11 Mart 2020 tarihinde, Dünya Sağlık Örgütü tarafından, 114 ülkede 118.000 vakanın tespiti sonucunda “pandemi” olarak ifade edilen Covid-19 ile birlikte “Hayat Eve Sığar” olgusu eşliğinde kendi sağlığımız ve başkalarının sağlığını korumak adına evlere kapandık. Pandemi sürecinde dünyanın her yerinde sokağa çıkma yasakları, her türlü seyahat yasakları, karantina psikolojisi, yaşlı bireylerin uzun süreli izolasyonu, zorunlu haller için dışarı çıkıldığında maske kullanılma zorunluluğu, medyadaki ölüm haberleri, hastalığın herkese bulaşma ihtimali, yavaşlayan yaşamın ekonomiye getirdiği olumsuzluklar, oldukça korkutucu ve moral bozucu bir tehdit oluşturdu. Çince fırsat ve kriz kelimesinin birbirinin yerine kullanılması ilginçtir. Pandemi süreci krizin yanı sıra, aynı zamanda yeniden düşünme, varoluşçu sorgulamalar yapma, yaratıcı yıkımlar, yeni bilgisayar programlarını mecburen öğrenme, canlı yayın bağlantıları ile farklı alanlardaki uzmanların evlerimize konuk olması, dünyanın her yerinde doğanın canlanması, havanın ve suyun temizlenmesi, sağlık çalışanlarının fedakarlığının balkonlardan alkışlanması gibi eylemlerle toplumsal birlik duygusunun güçlenmesi, ev içi daha önce hiç zaman ayrılmayan yaratıcı üretimlerin yaygınlaşması ve sosyal medyada paylaşılması, spor, eğitim gibi gündelik yaşam pratiklerinin farklı bilgisayar programları üzerinden yürütülerek sınırların kalkması gibi fırsatları da beraberinde getirdi. Her alanda mevcut düzenin paradigmaları hızla değişti. Adeta dijital bir devrim yaşandı.
Bu evlere kapanma hali iletişim, alışveriş, sosyalleşme, sağlık hizmetleri, eğlence, ibadet, eğitim, üretim tüketim ilişkilerimizi değiştiren bir durum yarattı. Mart ayının başında üzerimizde belirsizliğin ve krizin baskısı o kadar fazlaydı ki herkes bir çeşit varoluş, bir çeşit sığınma refleksi ile birbiri ile ekran başında temasa geçmeye başladı. Bu geçiş ve kriz anını en güzel yöneten oluşumlardan biri Türkiye’nin ilk haber portalı olan Arkitera idi. Arkitera yıllardır mimarlık ve tasarım alanına güçlü bir sinerji katmayı sürekli ve nitelikli çalışmaları ile katmayı başarmış olmanın özgüveni ile bir dizi pandemi dönemi çalışması yaptı. Türkiye’nin her yerindeki mimarlık okullarındaki eğitmenlere ve mimarlık öğrencilerine uzaktan eğitim ile ilgili görüşlerini ifade etmeleri için bir çağrıda bulundu. Cevap veren akademisyen ve öğrencilerin yanıtlarını iki ayrı yazı halinde yayınladı.
Tam o tarihlerde krizin baskısı ile akademisyen arkadaşlarım, dostlarım ve hocalarım ile ne yapacağımıza dair fikir alışverişinde bulunuyordum. Arkitera ekibinin bu sistematik paylaşımı ilham verici oldu. Arkitera ekibi iki önemli temayı kavramıştı;
a) Yalnız değildik, benzer sorunlarla farklı bağlamlarda boğuşuyorduk
b) Kendi bulunduğumuz konum ve durum her neyi gerektiriyorsa süreci atlatmamızı kolaylaştırmak için sorumluluk almamız gerekiyordu.
Arkitera tüm bu paylaşım ve sorumluluk alma ödevini bir dizi canlı yayın ile de yerine getirdi. Aslında bu yeni yayın dizisi de o çabanın bir başka formatta devamıdır.
Arkitera’ya bizleri düşüncelerimizle bir araya getirdiği için teşekkürü zevkli bir görev bilirim. Çünkü ne kadar çok paylaşırsak o kadar kalıcı ve sağlıklı çözümler üreteceğiz.
Prof. Dr. Nur Çağlar ile mimarlık eğitimi üzerine yaptığımız söyleşi olağanın dışında, belirsizlikte, kaosta ve krizde paylaşarak varoluşumuzu güçlü kılmak adına kurulan temaslardan ilki oldu. Pandemi döneminde djitalleşen ve uzaklaşan mimarlık eğitimi hakkında görüşlerini aldığımız Prof.Dr. Tayyibe Nur Çağlar TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı’dır. TOBB Mimarlık Bölümü’nün kurucusu olup, 2011 yılından bu yana yepyeni bir mimarlık eğitim modelini yaşama geçirmiş ve bunu “en gurur duyduğu eser” olarak tanımlamıştır. Paylaşımcı, gençlere ve meslektaşlarına yol açıcı hümanist tarzı; çağdaş, teknolojik, deneysel olanı takip eden yapısı ile mentor bir akademisyendir. Tasarım pratiklerini girdiği mimari yarışmalarda aldığı dereceleri ile gerçekleştiren Nur Çağlar, inovatif süreç ve ürünler hakkında araştırma projelerine yürütücülük yaparak, araştırma sürecinin mimari tasarım stüdyosunun parçası olması yönünde atölyeler yürütmüştür. Mimarlık eğitimi üzerine yirmi senedir vizyoner fikirleri ile mimarlık camiasına yol gösterici ve ilham vericidir.
Dijital Devrim-Covid19 Eşiğinde -Mimarlık Söyleşileri olağanın dışında, belirsizlikte, kaosta ve krizde paylaşarak mimarlık eğitiminin hayatın eve sığdığı günlerdeki durumuna kayıt düşmeye amaçladı. Mimarlık eğitimi için adanmış bir şekilde çalışan ve bu yolda uzun yol almış uzman hocalar bakın neler dediler? Hadi, hep birlikte dinleyelim.
Prof.Dr. Havva Alkan Bala
2018 yılında Selçuk Üniversitesi’nden ayrılan Konya Teknik Üniversitesi (KTÜN) Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü’nde görev yapan Prof.Dr. Havva Alkan Bala, KTÜN Mimarlık Bölüm Başkanı ve Bina Bilgisi Ana Bilim Dalı Başkanıdır. 1995 yılında Selçuk Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Bina Bilgisi Anabilim Dalı’nda başladığı akademik yaşamını kesintisiz olarak Konya’da sürdüren Bala, Anadolu Üniversitesi (Eskişehir), Girne Amerikan Üniversitesi (Kıbrıs), Lund University (İsveç) misafir öğretim elemanı olarak görev yapmıştır. Kentsel ara yüzler, mimarlık eğitimi, sinema-mimarlık alanında akademik çalışmaları ve yayınları bulunmaktadır.