Hürriyet Gazetesi yazarlarından Yalçın Bayer yazısında, kent ve mimarlıkla ilgili gündemdeki gelişmelere değiniyor.
Beyoğlu eski Belediye Başkanı Haluk Öztürkatalay’ın Taksim meydanı ile ilgili bazı önerileri var. Diyor ki:
Başbakan Taksim’e cami yeri olarak, Taksim maksemi yeri olan 2500 metrekare civarındaki arsayı gösteriyor. Arsa halen Kasımpaşaspor Kulübü’nün otoparkı olarak kullanılıyor. (Öbür takımlar buradan neden pay istemezler diye düşünmek lazım.)
Bu alanda küçük bir cami yapılabilir. Ancak; maksem sular duvarı bu camiyi gölgeleyecektir. Beyoğlu’nun eski bir belediye başkanı olarak bu yer bana göre hiç uygun değildir.
Taksim’e yapılacak cami büyük olmalı, heybetli olmalı, uluslararası proje yarışmasına açılmalı, İstanbul ve İslam dünyasına hizmet etmelidir.
Taksim meydanı ve çemberine baktığımız zaman bu büyüklükteki tek yer, 28.000 metrekare’lik (28 dönüm) alanı ile eski Şan Tiyatrosu’nun bulunduğu Surp Agop Ermeni Vakfı’na ait olan alandır.
Bu yer günün rayiç bedeli ile satın alınabilir. Bu konuda elini cebine atacak birçok işadamımızı görür gibiyim. Konumu itibariyle Dolapdere’ye doğru eğimli olan bu yer için Türkiye ve dünya mimarlarının bir şaheser çıkaracaklarına inanıyorum.
Taksim Sıraselviler Caddesi ile Meşelik Sokak arasında bulunan kilise 1880 yılı yapımıdır. Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi olarak bilinmektedir.
Bu kilisenin Taksim Meydanı’na bakan tarafı 35 adet işyeri ile adeta kuşatılmıştır. Bu işyerlerinin tamamına yakını dönerci ve köftecidir. Bu manzara İstanbul’a yakışmamaktadır.
Taksim Meydanı düzenlemesi bittikten sonra bu yerlerin nasıl bir görüntü vereceğini düşünmek bile istemiyorum. Çoğu tek katlı olan ve bir kısmı da iki veya üç kata çıkan işyerleri de mevcuttur.
35 işyerinin yıkılması için Aya Triada Kilisesi yetkilileri ile konuşularak sorun çözülebilir. Bu işlemler gerçekleştikten sonra, İstiklal Caddesi, 27 kapı nolu Taxim Palas binasından başlayarak, kilise dekoratif şık demir parmaklıklarla çevrilerek ve açılan alan çimlenip çiçeklenerek yeni Taksim Meydanı’na güzellikler katılacaktır.”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, İstanbul Boğazı’nda tüm yeşil alanların % 30’unun imara açılacağı iddiaları gündemde ağırlık kazanıyor.
Özellikle Boğaz’daki yeşil alanların meçhul kişiler tarafından satın alındığı, İstanbul’un son kalesi olan Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün yetkilerinin de elinden alınarak, bölgede büyük bir rant yaratılmaya çalışıldığı, kentsel dönüşüm ve yenileme adı altında başta Beşiktaş olmak üzere tüm Boğaz’da bir belirsizliğin hâkim olduğu yaygın şekilde konuşuluyor.
Bu konuda İstanbul milletvekili Celal Dinçer, Bakan Erdoğan Bayraktar’a, bu iddialar doğru mudur ve hangi aşamadadır, diye sordu. Sorular şöyle devam ediyor:
“Yapılan ya da yapılacak imar çalışmalarında; Beşiktaş, Sarıyer, Beykoz ve Üsküdar ilçe belediyelerinin görüşleri alınacak mıdır? Bu bölgede sit alanlarının imara açılması söz konusu olacak mıdır? Sizce bu doğru bir uygulama mıdır? Bakanlığınızın Boğaz’daki yeşil alanları imara açmadaki amacı nedir? Beşiktaş, Dolmabahçe ve Ortaköy’ün sit alanları ile ilgili planlar kabul edilirse yasal olarak nerede askıya çıkacaktır?