Taksim’de ‘AVM Kışlası!’

Cumhuriyet Gazetesi yazası Oktay Ekinci, yazısında Taksim Projesi'ni konu ediniyor.

Taksim Meydanı’nda inşaata başlandı. İstanbullular 240 gün sıkıntı çekseler de Taksim artık “gerçek!” bir “meydan” olacakmış…

Hemen belirtelim ki İstanbul’un ve ülkenin en “anlamlı” meydanlarından biri için projenin elde ediliş tarzı affedilemez. Onca akademik ve sivil uzman kuruluşun uyarılarına aldırmayan baş sorumlunun “mimar” olması ise talihsizlik…

Ya, aynı yerel yöneticinin “5 proje hazırladık; Başbakan’ın seçtiğini uyguluyoruz” açıklamasına ne demeli? Mimarlıkta, şehircilikte, mühendislikte yüzümüzü ağartan uluslararası başarılara imzalar atılırken tüm birikimlerimizi hiçe saymak hüzün verici değil midir?

En gelişmemiş ülkelerde bile ulusal teknik güç böylesine dışlanamaz. En cahil halk bile en önemli meydanlarının düzenlenmesinde böylesi bir “dikta” tavrına sessiz kalamaz.

Peki, “proje nasıl üretilmeli”ydi derseniz; her yönüyle “Cumhuriyet Meydanı”mız için en uygunu elbette “yarışma”ydı. Ya da iktidardaki siyasetçilerin şu her fırsatta övünerek dillendirdikleri “ortak akıl”, üniversiteler ve meslek kuruluşlarıyla el ele ortaya konabilecek en iyi çalışma yöntemi değil miydi?

Bunun yerine Taksim’in “tek akıl”a bırakılmasına acaba aynı siyasetçiler “vicdanen” ne diyorlar, çok merak ediyorum…

Park yerine AVM?

Projeye gelince… Basına dağıtılan resimlere göre meydan “tünel” bağlantılarıyla araçlardan arındırılıyor; yayalaşıyor. Bu elbette ki olumlu; 80’lerde Bedrettin Dalan’ın düzenlediği yarışmanın ödüllü projelerinde de temel hedef zaten buydu.

Başbakan’ın seçtiği projedeki yeraltı ve yerüstü yol bağlantılarının “akılcı” ve “ulaşım planlaması ilkelerine uygun” olup olmadığını ise ulaşım uzmanlarımıza bırakıyorum; ancak “Taksim Kışlası”nda ciddi endişelerimiz var.

Kentin en önemli yeşil alanlarından biri olan, Atatürk’ün şehircisi Prost’un tarihi planında “Taksim-Dolmabahçe yeşil kuşağı”nı başlatan “Gezi”yi yok edecek “Taksim Kışlası restitüsyonu” (yeniden yapımı) acaba hangi “ihtiyaç”ın ürünü?

Kadir Topbaş’ın “kültür ve sanat mekânları olacak” sözü yeterli değil. Yeşilin yerini alacak on binlerce metrekare kapalı alanın ne kadarı sergi galerisi, konferans salonu, sinema, tiyatro kafe vb. olacak? Herhalde tümü değil…

Belli ki yapının önemli bölümü şu pek sevdikleri AVM’ye dönüşecek… İşte bunun “oran”ı projenin püf noktasını oluşturuyor. Eğer baskın işlev “ticaret” ise buna özellikle tüm Beyoğlu esnafının en kararlı şekilde tepki göstermesi gerekir.

Cumhuriyetin İstanbul’a armağanı yeşil alana “tüketim hangarları”nın yerleştirilmesine, üstelik bu hedef için “tarihi canlandırma”nın bahane edilmesine, adaba uygun hiçbir şey söylenemez…

Taksim’de yanıt bekleyen acil soru şudur: 70 yıl önce yıkılmış kışla olmadan da meydan düzenlenemez miydi?

Etiketler

Bir yanıt yazın