İstanbul’un pek çok dönemine tanıklık etmiş, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Yedikule Hisarı, şehrin tarihsel öğelerini içinde barındıracak bir restorasyon sürecine giriyor.
Restorasyon boyunca Yedikule Hisarı aşamalı olarak ziyarete açılacak. Müzik dinletileri, ulusal ve uluslararası sergiler ile kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak olan tarihi yapının, Türkiye ve bölge ekonomisine katkıda bulunması ve dünyanın en gözde kültür sanat merkezlerinden biri olması hedefleniyor.
Dünyanın en değerli açık hava müzelerinden biri olan ve 16 yüzyıldır tarihe tanıklık eden Yedikule Hisarı Fatih Belediyesi tarafından restore ediliyor. Restorasyon sürecinde Yedikule Hisarı aşamalı olarak halkın ziyaretine açılacak. Müzik dinletileri, ulusal ve uluslararası sergiler ile kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak olan Yedikule Hisarı’nda uluslararası düzeyde bir sanat galerisi ile I. Theodosius’tan Fatih Sultan Mehmed’e, Genç Osman’dan Macar elçisine kadar Yedikule’de izi olan önemli şahsiyetlerin hikâyelerinin anlatılacağı bir müze de yer alacak. Böylece Yedikule Hisarı dünyanın en gözde kültür ve sanat merkezlerinden biri haline gelecek. Restorasyon ile tarihi yapı aslına uygun olarak yeniden eski günlerine dönerken, bölge ve ülke için ekonomik anlamda önemli bir değer oluşturacak.
“Hisarın restorasyonu yıllara yayılarak etap etap gerçekleştirilecek. Restorasyon süreci devam ederken aynı zamanda iç avlu düzenlemeleri yapılarak hisar ziyarete açılacak. Ayrıca devam eden restorasyon çalışmaları ziyaretçiler tarafından gözlemlenebilecek. İlk etapta duvar güçlendirme ve orta avlu peyzaj çalışmalarına başlandı. Yürüyüş yolları da yapılıyor, sonraki etapta kule restorasyonu olacak. Güney pilon üzerinde yer alan terasa cam korkuluk yapılarak, yerli ve yabancı turistler için seyir terası oluşturulacak. Hisarın adını aldığı ‘yedi’ kulesinden biri bugüne ulaşamamış. Bugün gördüğümüz altı kulenin ise ikisi Bizans, diğer dördü Osmanlı zamanında yapılmış kuleler. Revize Restorasyon Projesi ile kuleler çağdaş koruma anlayışına uygun olarak restore edilecek. Bu sayede ara katları, etkileyici iç hacimleri, karakteristik çatıları ile ülkenin kültür ve sanat ortamına yeniden kazandırılacak. Hem semt insanının, Yedikule Mahallesi’nin, Suriçi sakinlerinin hem ulusal ve uluslararası kültür ve sanat ortamının faydalanacağı mekânlar olarak düzenlenecek. Uluslararası düzeyde bir sanat galerisi, buraya verilecek yeni fonksiyonlardan biri. Ayrıca Yedikule’nin I. Theodosius’tan Fatih Sultan Mehmed’e, Genç Osman’dan Macar elçisine kadar tüm hikâyesini anlatacak bir müze de burada yer alacak.”
Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan
Yapımına 5’inci yüzyılda başlanan ve Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi’nde şehri çevrelemesi için yapılan Yedikule Hisarı’na ismini veren yedi kuleden üçü Bizans Dönemi’nde dördü ise Osmanlı Dönemi’nde yaptırıldı. Yedikule Hisarı, Bizans Dönemi’nden bu yana tarih boyunca farklı amaçlar için kullanıldı.
Bizans Dönemi kara surları ve en önemli kapılarından Altın Kapı ile Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen kule ve surlardan oluşan yapı kentin çok katlı, çok kültürlü ortak kültür mirasının en görkemli anıtlarından biri. Yedikule Hisarı, çoğunlukla zindan olarak anılsa da aslında yapılış amacı şehre gelen yabancı kralları ve yabancı ülkelerden gelen mevki sahibi kişileri görkemli bir giriş kapısıyla karşılamaktı. M.S. 413-439 yılları arasında, Kral II. Teodosios Dönemi’nde yapımı tamamlanan yapının bugünkü halini alması ise İstanbul Fethi’nden sonraya dayanıyor.
İstanbul Fethi’nden önce bir süre hapishane olarak da kullanılan yapı, Osmanlı Dönemi’nde hapishane, darphane, sanat evi, hayvanat bahçesi olarak kullanıldı ve hatta uzun bir süre Osmanlı hazinesi burada muhafaza edildi. Hisarların içerisinde bir de mahalle vardı ve İstanbul Fethi’nden sonra inşa edilen ilk cami bu hisarların içerisinde yer alan Yedikule Hisarı Fatih Camii’dir.
1 Yorum
İnşallah aslına uygun olarak restore edilir ,saçma sapan alçı sıva filan uygulamaları yakın zamanda gördügümüz için ayn zamanda galata kulesinde yapılan tahribat gibi olmamasına da özen gösterilmelidir.tarihi taşınmaz kültür varlıkları medeniyetimizin bizlere miras kalan en büyük zenginlikleridir.