MSGSÜ’ye Dair Son Haberler

Aylardır mimarlık camiasının ve MSGSÜ'lülerin tartışma konusu olan tadilat hakkında nihayet açıklayıcı bilgilere ulaşabildik.

MSGSÜ’deki inşaat hali yaklaşık üç aydır tartışma konusu. Öğrenciler, eski Mimar Sinanlılar bu inşaatla ilgili yorumlar yaparken konu hakkında MSGSÜ Yönetimi tam bir kapalı kutu. Ben de bir Mimar Sinanlı olarak artık durumun “Vah güzelim okul elden gidiyor!” duygusallığından arındırılıp subjektif verilerle konuşulması gerektiği taraftarıyım. Tüm ısrarlarımıza rağmen MSGSÜ Rektörlüğü suskunluğunu bozmayıp konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmasa da farklı kollardan bizlere ulaşan bilgiler ışığında tüm süreci sizlere aktarmaya çalışacağız.

Sürece Dair Bilgiler

“Öncelikle MSGSÜ Fındıklı Kampüsü, 6 ana yapıdan oluşuyor. Bu yapılar hakkındaki bilgiler Kabataş’tan Tophane’ye doğru sırasıyla şöyle:
– Rektörlük Binası: 2003 yılında mimar Ruşen Dora tarafından inşa edilmiş
– Atölyeler/Yönetim Binası: 1983 yılında mimar Sedad Hakkı Eldem tarafından inşa edilmiş.
– Cemile Sultan Sarayı (Güzel Sanatlar Fakültesi): 1856 yılında mimar Garabet Balyan tarafından yapılmış, 1953 yılında ise Sedad Hakkı Eldem ve mimar Mehmet Ali Handan tarafından restorasyonu yapılmış.
– Kütüphane Yapısı: 1976 yılında Sedad Hakkı Eldem tarafından yapılmış.
– Münire Sultan Sarayı (Mimarlık Fakültesi): 1856 yılında Garabet Balyan tarafından yapılmış, 1972-1976 yılları arasında ise Sedad Hakkı Eldem tarafından restorasyonu yapılmış.
– Oditoryum: 1976 yılında Sedad Hakkı Eldem tarafından inşa edilmiş.

Bu yapıların, teknik olarak iki ana sorunu baş göstermiş:
1- Dolgu alana yapıldıkları için temel ve rıhtımlarının denizden etkilenmesi,
2- Yapım yılları nedeniyle günümüzde geçerli kimi statik yönetmeliklere uymayan taşıyıcı nitelikleri.

Bu sorunların yanında sürekli arttırılan öğrenci kontenjanı nedeniyle de iç kurguda yapılan değişiklikler ve eklemeler (asma katlar, kapatılan orta hol ve aydınlıklar, özensiz çatı arası kullanımları) yapıları hem mekan kalitesi hem de strüktürel açıdan zorlamakta.

Tüm bunların sonucunda MSGSÜ Yönetimi 2012 yılında yaz tatili süresince bu yapıların zemin ve üstyapı güçlendirilmesi kararını alır. Bu amaçla yönetim İTÜ’den çeşitli görüşler ve teklifler alır ki tekliflerin içeriklerine ulaşılamamış ve bu tekliflerden birini uygulamaya koyar. Kabul edilen teklife göre yapılara ciddi strüktürel, mimari ve mekansal müdahaleler yapılacaktır.

Mimarlık Fakültesi, 2012 Mayıs ayında “Yalnızca zemin güçlendirmesi ve kimi basit müdahaleler olacağını sandıkları”nı ifade ettikleri bu çalışmanın bu denli büyük çapta olmasını kabul edemeyeceklerini söyleyerek projeye itiraz ederler. Ancak çoktan proje bedelleri ödenmiş, uygulama ihalesi yapılmış, yaz başında şantiye kurulmuş, yapıya inşaat makinaları sokulmuştur. Yıkılacak kesimler ve yapılacak yeni perde duvarların yerleri bile işaretlenmeye başlamıştır.

Rektörlük, tarafına ulaşan itirazlar üzerine yaz başında güçlendirme projesi müellifi ile mimarlık bölümü öğretim üyelerinin katıldığı bir toplantı düzenler. Toplantı sonucunda Rektörlük, “Güzel Sanatlar Fakültesi’nin bulunduğu blokun güçlendirme inşaatının aynen devam etmesini; buna karşın, Mimarlık Fakültesi’nin kendi içinde bulunduğu blok için alternatif bir proje önermesine de açık olduğu” kararını beyan eder. İnşaat sürdüğü için alternatif proje hazırlığı için verilen süre çok kısadır.

Mimarlık Fakültesi’nin görevlendirdiği öğretim elemanları bu kez farklı bir mühendislik ekibine başvururlar. Alternatif proje ekibi, bir önceki güçlendirme projesinin zemin altı bölümünü, kimi sakıncalarına karşın veri olarak kabul eder (çünkü bu arada zemine beton enjeksiyonu hızla yapılmaktadır). Çok kısa süre içinde mevcut yapıdan yeni karot numuneleri de alınarak bu alternatif proje kotarılır.

Ancak Güzel Sanatlar Fakültesi (Cemile Sultan Sarayı) için de alternatif önerilebilecek biçimde daha derinlemesine bir statik inceleme olanağı ve zamanı bulunamamış ve yönetim de bu blok için farklı bir öneriyi kabul etmemiştir.

Mimarlık Fakültesi’nin kendi içinde bulunduğu blok için hazırlanan alternatif proje ilkine göre hiçbir mekansal müdahale yapmaksızın, kimi iyileştirmeler ve arındırmalar ile Münire Sultan Sarayı’nın “statik sorunlarını” çok daha hızlı, basit ve ucuz olarak çözülebileceğini öne sürmektedir. Aynı süreçte, görevli ekip, bu yapı için özgün durumu gözeten bir arındırma mimari projesi de hazırlar. Bu binayı kullanan Mimarlık Fakültesi, kimi mekanlarda ortaya çıkabilecek sıkışıklıkları da binanın korunması adına kabullenir.

Rektörlük, (Haziran sonu itibariyle) iki farklı projeyle karşılaşır ve tekrar İTÜ’ye başvurma kararı alır. İTÜ’nün Mimarlık Fakültesi Statik hocalarından oluşan üç kişilik kurulu ise yaklaşık Ağustos ayı sonunda; “Her iki projede anlayış-yaklaşım açısından kimi farklar olduğu, ancak her ikisinin de sonuçta kendi içlerinde tutarlı” oldukları üzerine bir rapor verir.

Bu arada, Mimarlık Fakültesi yapılar bütününün “Korunması gereken kültürel varlık” olarak koruma kurulları tarafından alınan tescil kararlarının derlendiği bir dosya da Rektörlük’e iletilir.

Eylül 2012 sonu itibarıyla Rektörlük, “Son kararın kendisine ait olduğu” dayanağı ile inşaatın ilk projeye göre sürdürüleceğini duyurur. Ancak iş beklenen süre içinde bitirilemediğinden dolayı, eğitimin başlaması 24 Eylül’den 5 Kasım’a kadar yaklaşık iki ay ertelenir.

Son karara göre; Güzel Sanatlar Fakültesi (Cemile Sultan Sarayı) bu süre içinde tamamlanacak, Mimarlık Fakültesi (Münire Sultan Sarayı) blokundaki inşaat ise şimdilik zemin kotunda durdurulacak, üst kesimlerdeki strüktürel mekansal dönüşüm ise ilk projeye göre 2013 yazında yapılacaktır.

Açıklamalar

1- Rektörlük “Bu kararın alınması için zaten çok geç kalındığını, konunun yeterince tartışıldığını ve kararın yeterince şeffaf olarak alındığını” belirtmiş; “Yüceltilen Sedad Hakkı Eldem mimarisine ise Mimarlık Fakültesi tarafından zaman içinde çokça müdahale yapıldığını” vurgulamış. Kimi Fakülteler ise kendilerine konunun yalnızca bir zemin güçlendirme çalışması olarak sunulduğunu ve kesin projelerin ancak inşaat başladıktan sonra ellerine geçtiğini ve bu aşırı müdahalenin ancak o zaman algılanabildiğini belirtiyorlar.

2- Bu sürecin nasıl geliştiğini öğrenmek olanaksız ancak sonuçta bir inşaat Mühendisi ekibinin bir İTÜ öğretim üyesi danışmanlığında hazırladığı projenin uygulanmasına karar verilmiş.

3- Rektörlük, bu konuların bir yıldır yönetici kadrolar tarafından bilindiğini ifade ediyor. Mimarlık Fakültesinden gelen bu oldukça gecikmiş itiraz ancak projelerin çizili birer belge olarak ortaya çıkması sonrasında, Haziran 2012’de iletebiliyor.

4- İnşaatı yapan firmadan bazı kişiler, yine sözlü olarak gerekli izinlerin (Beyoğlu Belediyesi, Anıtlar Bölge Kurulu) alındığını beyan etmişlerdir. Yüklenici tarafından inşaatın yaz sezonunda bitirileceği belirtilmiş. Bu aşamada, şantiye halindeki yapılarda su, elektrik, kanalizasyon, doğal gaz bağlantıları henüz yoktur. Ancak gözlemlenebildiği kadarıyla, memurlar, öğretim üyeleri ve öğrenciler yapılara girmekteler.

5- Bu toplantı son derce tartışmalı geçmiş, statik müellif adına danışman profesör, farklı bakış açıları öneren görüşlere karşın kararlarından ödün vermemiştir.

6- Rektörlüğün beklediği söz konusu alternatif çalışmayı Mimarlık Fakültesi tarafından bu konuda görevlendirilen bir ekip sürdürmüştür.

7- Statik Proje için ise, bu kez farklı bir inşaat mühendisliği grubu, yine İTÜ’den bir statik profesörü danışmanlığında bir ekip oluşturmuştur.

8- Bir: Bu tür bir yapının zemini aşırı rijidleştirilince, üstyapı görece narin kalabiliyor. İki: Yapılan enjeksiyon, tüm altyapıyı kullanılmaz hale getirebiliyor. Üç: Önlem alınmadığı için denize sızan beton, denizi kirleterek yakın Boğaz Kıyısındaki tüm flora ve faunayı öldürebiliyor. Dört: Aynı biçimde karadaki tüm ağaçlar da kurumaya mahkum ediliyor.

9- İki proje arasındaki temel farklar fazla mühendislik ayrıntılarına girmeksizin şöyle belirlenebilir:
• Yapı, tüm dış çevresini sarmalayan eski duvarlar ile birlikte modellenip test edildiğinde hiçbir ciddi sorun yaşamamaktadır. Ne var ki uygulanacak olan ilk öneri projenin, dış kabuğu göz önüne almaksızın yalnızca içerideki betonarme strüktürü tek başına ele alıp modellediği bizzat müellifi tarafından Rektörlük’te yapılan ortak toplantıda belirtilmiştir.

• Alınan numunelere göre her iki yapı arasında doğallıkla (yapım yılı nedeniyle) beton kalite farkı vardır ve strüktürel elemanlar açısından (perde duvarlar vb.) sonraki, öncekinden daha güçlüdür.

• En üst döşeme sürekli olduğu için tüm yapıyı her iki eksende güçlü bir biçimde bağlamaktadır.

• Aslında yapı içinde strüktürel olmaktan çok mekan kurucu olarak tasarlanmış betonarme düşey taşıyıcılar ana sisteme pek az katılmaktadır. Yaklaşık 4-5 düşey taşıyıcının yerinde sökülüp yeniden dökümü gibi minimal, noktasal müdahaleler gerekli olabilir.

• Zaman içinde yapılmış kimi eklentilerin sökülmesi de, yapının genel sağlığı açısından noktasal olarak yararlı olabilir.

10- Bu heyetin yazdığı rapora ulaşılamamıştır.”

MSGSÜ’ye Neler Olacak?

MSGSÜ’lüler henüz Bomonti’deki “ilginç” kampüs binasının şokunu atlatamadan Fındıklı Kampüsü’ndeki tadilatla neye uğradıklarını şaşırdılar. Herkesin aklında “Yoksa bu inşaat bir tadilatın ötesine mi geçiyor?” sorusu var. Nitekim fotoğrafları da incelediğimizde eskiden basket sahası bulunan alanda yeni bir binanın yükseldiği de aşikar. En kısa zamanda sürecin yetkili kişilerce aydınlatılması ve kampüsün akıbeti hakkında bilgi verilmesi dileğiyle…

Etiketler

2 yorum

  • egem-uzer says:

    Son paragrafta sözü edilen yeni bina Prof.Ruşen Dora’nın ortaya çıkardığı İstanbul’un düşman işgali yıllarında Cihangir tepelerinden Okulumuzun (Cemile Sultan Sarayının) göründüğü fotografta mevcut bir binadır. 1870’lerde cadde cephesi çok geniş bir park girişiyken müştemilat binasıymış. Menderes yıllarında Melisi Mebusan caddesi açılırken yıkılan pekçok degerli tarihi yapılardan biridir.Temel izleri 3 yıldır kazılı durumdaydı. Ruşen hocanın ısrarları ile yeri tesbit edilmiş bu tadilatlarla aslı gibi eski bina ortaya çıkmakta demek ki.

  • Erdem Savaş Arslan says:

    Güncel bir haber olduğunu sanıp sevinmiştim ancak 2012 tarihli bir habermiş. Şu an yapılan deprem ve güçlendirme çalışmaları hakkında bir bilginiz varsa almayı çok isterim çünkü tahmin edebileceğiniz üzere okul herhangi bir bilgi paylaşımında bulunmadı. Mimarlık fakültesi şu an tabelasında İstanbul Devlet Konservatuvarı yazan askeriyenin eski ,bir çok lise binasından beter durumda olan Dolmabahçe kampüsünde yarı zamanlı olarak eğitime devam etmekte. Okulun fiziki şartları değerlendirilemeyecek kadar kötü durumda. Neyse kısaca bir bilginiz varsa almayı çok isteriz.

Bir yanıt yazın