Tarlabaşı’nın yeni fotoğrafı

Taraf Gazetesi yazarlarından Esmeray Tarlabaşı dönüşümünü değerlendiriyor.

Eski yazılarımdan hatırlayacaksınız Tarlabaşı ile ilgili yazmıştım. Tarlabaşı benim için çok önemli bir mekân. Tıpkı köyümü özlediğim gibi Tarlabaşı’nı özlüyorum. Köyüm çok uzakta maalesef gidemiyorum ama Tarlabaşı yanı başımda olduğu için ara ara ziyarete giderdim. Bu “Kentsel Dönüşüm” belası nasıl ki Sulukule’yi ve diğer yerlerdeki kültürleri, yaşam biçimlerini yok ettiyse Tarlabaşı’nı da yok ediyor.

Bundan iki gün önce şöyle bir Tarlabaşı’na gideyim dedim. Hani derler ya, “Keşke ayaklarım kırılsaydı da gitmeseydim!” Bu son zamanlarda Tarlabaşı’nı her gördüğümde içim yandığı için aklımdan böyle şeyler geçiyor. Hani yıktıkları o bölgede, özellikle Tarlabaşı Caddesi’ne bakan tarafına Tarlabaşı’nın Kentsel Dönüşüm ile nasıl bir değişime uğrayacağını gösteren fotoğraflarını asmışlar. Efendim isterseniz, yolunuz oralardan geçerse o fotoğraflara bir bakmanızı öneririm. Ama siz bakmadan önce ben neler gördüm sizinle paylaşmak isterim. O fotoğraflarda yepyeni binalar, balkonlardan sarkan çiçekler, her binanın girişinde mutlaka bulunan saksılar… Binaları yeniledikleri gibi insanları da yenilemişler. Çağdaş, bakımlı, bazıların elinde süs köpekleri, sarışın, kiminin elinde çocuk arabaları, çağımıza uygun modern Cumhuriyet kadınları, tabii ki erkekler de bu standartlara uygun! Ee, tabii bu çağdaş görüntüde olmak için de bütçenizin bir hayli kabarık olması lazım.

Yani bu semt zengin semti anam bacım, tabiri caizse yeni bir Nişantaşı! Hey gidi Tarlabaşı dedim içimden, nerede o çıplak ayaklı çocuklar, nerede o rengârenk giyimli Kürt kadınları, nerede akşam saatleri topuklu ayakkabıları ve mini etekleri ile birdenbire görülüveren trans kadınlar, bütün bu renkler arasında görülen Afrikalı siyahîler, ya Çingeneler nam-ı diğer Romanlar! Efendim kentsel dönüşüm sizin için dönmüyor. Fotoğraflara bakılırsa Tarlabaşı, tek tipli, tek kültürlü, hatta tek dilli, heteroseksüel, çağa ayak uyduran; çağa, sermayesi ile ayak uyduran insanların yaşadığı bir yer hâline geliyor, gelecek. Yani diyorlar ki, “Siz buralara layık değilsiniz! Sizlere şehir dışında, dere yataklarında binalar diktik. Gidin oralara! Nasıl olsa aylık erzaklarınızı da getiririz; bir çuval makarna, belki yanında çay, şeker, e hadi yanına yağını ve ununu da koyalım, e bir de tuzu olsun, bir kamyon da kömür vereceğiz size! Daha ne istiyorsunuz? Sizin neyinize Tarlabaşı’nda yeni binalarda oturmak!” Evet, bu kentsel dönüşüm böyle bir şey! “İnsanlar yaşadıkları yerlerde, kültürleri ile birlikte nasıl daha rahat yaşatılır” projesi yerine “kültürleri nasıl yok ederim” projesini pratikte uyguluyorlar. İşte iki gün önce gördüğüm o fotoğrafların bana görünen gerçekliği budur. Tıpkı savaşlarda ağır bombardımanda yok olan bir tarih gibi! Ya da büyük bir depremin ardında kalan enkaz gibi! İşte böyle yok oldu Tarlabaşı! Bir tarih yok oldu gitti; ne acı!

Etiketler

Bir yanıt yazın