Bu kanun tasarısı kanunlaştığında, ülkemizin yönetilmesi bugünkünden daha zor olacak, israf ve yolsuzluk artacaktır.
Büyükşehir belediyelerini (BŞB) yeniden tanımlayan ve yeni büyükşehirler kurulmasını öngören Kanun Tasarısı (Tasarı) Meclis Başkanlığı’na dün verildi.
Ak Parti’nin alıştığımız bir yöntemi var: Bir reform maddesinin yanına partizanlık maddesi eklemeden yapamıyor. Bu tasarıda da aynı anlayış hemen görülüyor, çok önemli, hatta reform sayılabilecek bir maddenin arkasından siyasal amaçlı maddeler konulmuş.
Mevcut 16 BŞB’ne 13 il daha katılıyor. Belediye sınırlarının bütün ili kapsayacağı bu 29 ilde “İl Özel İdaresi” tüzelkişiliği kalkacak. Tasarı bu maddeden ibaret olsa büyük reform, ama değil, birçok maddeyle sulandırılmış!
Nüfusun bu illere dağılımı aşağıdaki tabloda görümektedir.
*Tablodaki gibi, nüfusun dörtte üçü, yeni rejime göre yönetilecek bu 29 ilde oturmaktadır. Bilindiği gibi bu illerimiz nüfusun hızla arttığı yerlerdir.
Tasarı kabul edildiğinde, 29 ilde her belediye bellirli kurallarla BŞB’ne bağlı olacak, diğer 52 ilde İl Özel İdaresi devam edecek ve bağımsız belediyeler bulunacaktır.
Köyler ilçe belediyesinin mahallesine dönüşmektedir. Tarımsal kesimde bunun sakıncaları, herhalde komisyonda gösterilecektir. Belde belediyeleri kaldırılmakta, mahallelere dönüşmektedir.
Köyler ve mahallelere yönetim ve yetki devredilmek koşuluyla, belirli bir nüfustan daha az belediye kurulmaması makuldür ve temel ilkelerle çelişmez. Ancak yeni küçük ilçeler kurarken belde belediyelerinin hepsini kapatmak irdelenmelidir.
Büyükşehir Belediye Kanunun’da da çelişkiler yaratacak ve idareyi güçleştirecek bazı değişiklikler önerilmektedir.
BŞB sınırlarının bütün ili kapsaması ve il özel idarelerinin son bulması ciddi bir reform olabilir. Bu madde, gerçekte bütün ülkede, illerin (tabii bölgelerin, ilçelerin ve muhtarlıklarla birlikte) yerinden yönetim ilkelerine göre yönetilmesi yolunda atılmış bir adım olabilirdi.
Ancak, bu ilkeyi etkisiz hale getirecek yeni bir idari organ kurulmaktadır: Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezleri (YİKM). Bu merkezler “valiye bağlı” olacaklar ve ildeki yatırım hizmetlerini, afet işlerini yapacak, ayrıca ilin tanıtımı , kamu kuruluşlarına destek sağlanmasıyla da uğraşacaklardır.
Kanunun diğer maddelerinden de anlaşılmaktadır ki; Ak Parti yerel yönetimlerle elindeki iş yükünü paylaşmak istememektedir; seçimlerden sonra derinleştirdiği ve genişlettiği merkezileştirmeyi daha da güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bir yandan il özel idarelerini feshederek, belediyelere yetki verir gibi görünürken, diğer yandan YİKM ve başlarında bulunan valilerle, rehberlik, destek, yatırım olanağı diyerek gerçek işleri merkezden denetleme yolu bulunmuştur.
YİKM kurulduğunda ve yazılı işlevler verildiğinde, imar ve altyapı yatırımları bir karmaşaya teslim edilmiş olacaktır.
Özetle bu kanun tasarısının hızla, yerinden yönetim ilkelerine göre yeniden yazılması gerekmektedir; eğer bu yapılmazsa, ülkemizin yönetilmesi bugün olduğundan daha zor olacak, ve sık sık kaoslarla karşılaşılacaktır.
Önümüzdeki aylarda bütün yazarlarımızın ve bilim adamlarımızın bu konuya odaklanması bana göre zorunludur.
İktidar partisine bir tavsiye ile yazımı bitirmek istiyorum: Ülkenin bütün hücrelerini elinde tutmak isteyen, her şeyin elinden kaydığını görecektir!