Gayrimenkul Hukuku Derneği, Kentsel Dönüşüm Yasası ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Gayrimenkul Hukuku Derneği adına Başkan, Av. Ali Güvenç Kiraz’ın yaptığı basın açıklamasının tam metni şu şekilde;
İSTANBUL İÇİN SON ŞANS! PLANLI KENTSEL DÖNÜŞÜM İSTİYORUZ!
Dünyanın gözbebeği şehirlerinden birisi olan İstanbul artık nefes alamıyor. Trafik sorunundan başlayarak, yeşil alanlarının azlığına, çevresel olarak yaşanan sıkıntılara, yayaların yürüyemediği dar kaldırımlarına, çürümeye yüz tutmuş yapı stokuna ve neresinden bakarsanız bakın çarpık yapılaşma ile oluşan görüntü kirliliğine karşın kısa bir süre önce yasalaşan Kentsel dönüşüm yasasının uygulaması Ekim ayı içerisinde başlanacak deniliyor. Gayrimenkul Hukuku Derneği olarak kentsel dönüşüm süreçlerini ve yasalarını temelde destekliyoruz. Ancak Ekim ayında uygulaması başlayacağı belirtilen Kentsel dönüşüm yasası içeriğine ve sürecine bir takım itirazlarımız olduğunu bildirmek istiyoruz.
1) Kentsel dönüşüm yasaları dünya örneklerinde toplumun tüm kesimleri ile birlikte hazırlanan ve “uzlaşma” temel kültürüne dayanan yasalardır. (Londra ve Barselona örnekleri gibi) Van depremi sonrası oluşan psikolojik ortamda bir hızla çıkarılan bu yasa “Üniversiteler, Belediyeler, Meslek odaları, Barolar, Sivil Toplum Örgütleri ve elbette vatandaşların” düşünceleri ve görüşleri alınmadan ve müzakere edilmeden çıkarılmıştır. Uygulamada çok ciddi tepkiler oluşabilecektir.
2) Kentsel dönüşüm yasası ile riskli yapı tespiti sonrasında yıkılacak olan yapıların yerine deprem ve afetlere dayanıklı yenisi yapılacaktır. Biz bu yeniden yapımı destekliyoruz. Ancak İstanbul’un en büyük sorunu yerinde yeniden yapımda oluşacak olan bina fazlalığı ve İstanbul’un “deprem ve afet toplanma alanlarının” olmayışı “yolların darlığı, yeşil alanların azlığı” konularıdır. İşte biz daha planlı bir kentsel dönüşüm ile oluşacak fazlalık alanların deprem ve afet toplanma alanı, yeşil alan, meydan olarak düzenlenmesini öneriyoruz. Müteahhitlerin riskli yapı tespiti sonrasında binaları direkt yıkacak olması ve hemen yenisini yapması ile bu fırsat elden kaçırılacaktır.
3) Deprem nedeniyle can güvenliği en temel konudur. Can güvenliğinden daha önemli bir husus olduğuna inanmıyoruz. Ancak 2/3 kuralı getirilerek “Kat malikleri genel kurullarında oluşacak can güvenliği” sorunu bu yasa ile çözülememiştir. 2/3 kuralı ile yeniden yapımda;
a) 2/3 kat malikleri kendi aralarında ciddi sorun yaşayacaktır. Bu 2/3 yeniden yapıma evet demek için mi konulmuştur? Yoksa bu 2/3 aynı zamanda uygulama projesine de evet demiş midir? Mal sahibi 2/3’e girdiği için projesini beğenmediği bir müteahhitin yapacağı binaya evet demek zorunda mıdır?
b) Çok daha büyük sorunda 2/3’e girmeyen ve toplantıya fiziken katılamayan (örneğin Avrupa’da yaşayan gurbetçilerimiz, başka şehirlerde evleri olan mal sahipleri) 1/3’ün durumudur. İşte 1/3’ün “belki de hiç haberi olmadan” binasının veya yeniden yapımda kazanabileceği değeri değil arsa payı değeri kendisine ödenecektir. Bu bize göre ortaya çıkacak çok ciddi bir sorundur ve mülkiyet hakkının özüne aykırıdır.
4) Yasa ile idare hakiminin elinden en önemli yetkilerinden birisi yürütmenin durdurulması yetkisi alınmaktadır. Hakimin “Telafisi mümkün olmayan zararın varlığı halinde” kullandığı bir kanun yolu olan bu kuralın elinden alınması Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde milyarlarca dolar maddi zarara sokabilecektir. Türk yasamasının Türk yargısına ve hakimine güvenmesi esastır. Biz ülkemizin AİHM nezdinde uğrayabileceği bu zararlara karşı maddenin değiştirilmesini öneriyoruz.
İstanbul için bugüne kadar “nefes alınamayan bir şehir oldu, yıkıp yeniden yapılmalı” şeklinde ifadeler kullanılmıştır. İşte bu kentsel dönüşüm süreci ile bu yeniden yapım sağlanabilir. Ancak çocuklarımızın sokaklarında oynayamadığı, yürüyemediğimiz, binalarının fazlalığı nedeniyle çevresel görüntü sorunu yaşatan daha da önemlisi olası bir depremde toplanma ve yeşil alanların olamadığı, mülkiyet haklarının kısıtlandığı, komşuların birbirlerine düşman olduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde mülkiyet hakkı kısıtlaması ve idari yargının bir kısım yetkilerinin alınması nedenleriyle bugüne kadar olduğu gibi en büyük maddi tazminatlarla karşı karşıya kaldığımız bir kentsel dönüşüm istemiyoruz. İstanbul için önümüzdeki son şansın planlı bir şekilde, vatandaşın da hakları korunarak yapılmasını talep ediyor, yaşadığımız birçok örnekte olduğu gibi “biz demiştik” demek istemiyoruz.