Taraf Gazetesi yazarlarından Ertan Altan'ın Haliç Metro Geçiş Köprüsü hakkındaki yazısı.
Fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in tabiriyle, Haliç’in siluetinin “içine eden” metro köprüsüne onay verilmesi için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na yapılan baskıları anlatan kurulun eski başkanı F. Özer Erenman, köprü güzergâhına karşı çıktığı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından “vatan hainliğiyle”, “ülkeyi 500 milyon dolar zarar uğratmakla” suçlandığını açıklamıştı.
Haliç’teki rezaletin “mimarı” Kadir Topbaş kurul üyelerini suçluyordu çünkü kurulun onayından sonra başlanması gereken inşaat çalışmaları çoktan bitirilmiş, metro tüneli Haliç kıyısına kadar gelmişti. Köprü güzergâhına karşı verdiği mücadeleyi ve yaşadığı baskıyı Taraf’a bütün detaylarıyla anlatan Erenman, kurulun başkanlığını bıraktıktan sonra emekliye ayrıldı.
Yeniden dizayn edilen Koruma Kurulu, Kadir Topbaş imzalı köprüyü onayladı. Ancak kurulun köprüye onay veren üyeleri bir çeşit “Galileo taktiği” uygulamaya mecbur edildi. Onay sürecinde kurulun bütün üyeleri, köprünün Haliç’in ve Süleymaniye’nin siluetine geri dönülmez bir zarar vereceği konusunda hemfikirdi. Gelgelelim hepsinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile çeşitli ilişkileri vardı.
Yapımı tamamlanmak üzere olan köprüyü onaylayan kurulun ismi bizde saklı bazı üyeleri, Büyükşehir Belediyesi ile yaşadıklarını anlattı. İstanbul’un kültür varlıklarını korumakla görevli olan uzmanların anlattıkları, dünya şehircilik tarihinde örneğine Sovyetler’de ya da eski Doğu Bloku ülkelerinde rastlanabilecek türden.
Kurul üyelerinin verdiği bilgilere göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Koruma Kurulu’na onay için başvurduğunda projeyi inceleyen kurulun verdiği ilk cevap “Bu hâliyle onaylayamayız, gözden geçirin” oldu. Ancak kurulun önüne giden, bir proje taslağı değil, neredeyse tamamlanmış bir metro ağıydı. Tüneller kazılmış, geriye yalnızca Haliç’in üzerinden geçecek köprü kalmıştı. Köprünün Haliç’in siluetini bozacağı konusunda hemfikir olan kurul üyeleri, şakayla karışık, yapılan tünellerin “meyve-sebze deposu” olarak kullanılmasını önerdi. Ancak Büyükşehir Belediyesi ciddiydi. Köprüye açıkça karşı çıkan üyeler hedef hâline getiriliyor, direnmeye devam ederlerse dışlanacakları mesajı veriliyordu.
Kurul üyeleri güzergâhı iptal ettiremeyince mevcut köprü projesindeki hataları düzeltme yoluna gitti. Bunun için altı ay süren bir çalışma yaptı, ancak bu çalışma da boşa gitti. Topbaş kendi projesinde ısrar edince hiçbir değişiklik yapılmadan kabul edildi.
Kurulun üyelerinin, “Gördükçe tüylerimiz diken diken oluyor” dedikleri köprüde direkler ve boynuz konusunda ısrar eden Büyükşehir Belediyesi, köprünün yüksekliğiyle ilgili yapılan uyarılara da kulak asmadı. Çok yakında Haliç’te ortaya çıkacak manzarayı herkes görecek. Köprüyle ilgili maalesef yapacak hiçbir şey kalmadı. Bu konuda söylenebilecek son sözü köprüye onay vermeye mecbur edilen kurul üyelerinden aktarıyorum: “Mimar Sinan’a yaptığımız nezaketsizlik kabul edilemez.”