‘’Göz göze geliyoruz ameliyathanedeki cerrahlar gibi
Alnımızda bir deniz kuruyor, anlaşıyoruz yeniden
İnceden açılıyor zamanın derisi
Sen erdel, ben eflak; böyle demiştik
Bond çantalara sığmıyor artık bu Türk Gecesi.’’ F.ÇALIŞKAN
Cevdet Kılıçlar ve Necdet Yıldırım kendi bireysel hikayelerini başka insanların hikayeleriyle perçinlediler. Zulmün neredeyse ete kemiğe büründüğü bir coğrafyanın sesi olmak için yola çıkıp, ruhlarını teslim ettiler. Şehit oldular Akdeniz’ de.
İki ayrı hayatın kesiştiği bu olay mezarlarının tasarımlarının temel girdisi oldu. Her ikisini de ayrı ayrı temsil eden yerden kopuk kaideler tıpkı hikayelerinde olduğu gibi bir girdapta kesişiyor. Suyun ortasında yitip giden kahraman hayatları mezarlarında bu yalın anlatıyla vücut buluyor. İki kaidenin ayak ucundaki kırmızı çizgiler şehadetlerine işaret ediyor. Bu kesişim noktası her ikisinin de iki ayrı hayatı ve iki ayrı ailesi olduğu gerçeğini bir kenara itmeden bir anma alanı oluşturuyor.