Geçen hafta "Çıralı'da gerçekte ne oluyor?" yazım üzerine Orman Genel Müdürlüğü'nden bir açıklama geldi.
Açıklamada “Bölgede Orman İşletme Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen yıkım işlemleri yazınızda belirtildiği gibi bir misilleme değil, onanmış mahkeme kararlarının yerine getirilmesinden ibarettir” deniyor.
Ama yıkım işlemleri sırasında pansiyonlara ulaşmak için ağaçların kesildiğine dair bolca fotoğraf var. Mesele kanunsuz iş yapılması değil. Mesele, mahkeme kararları. Mesele, her şeyin kanun kılıfına uydurulması.
Yazıma mimar Feridun Uyar’ın da itirazı var. “Planın hem hazırlanışında hem onaylayan ekibin içinde ismi yer alan” diye belirttiğim zat.
Uyar’ın buna itirazı var: “Plan raporunun proje çalışmalarında görev aldım. Turizm Bakanlığı 2000’de planı ilgili Bakanlıklara gönderdi. Süreç 2007’de tamamlandı, yeniden düzenlenerek Antalya Koruma Kurulu’na gönderildi. İsmim Koruma Kurulu’na sunulan bu planlarda yok. Müellif olarak hiçbir hak ve sorumluluğumun bulunmadığı bu planların Antalya Koruma Bölge Kurulu’nda görüşülmesinde Kurul Üyesi olarak bulundum ve kararı da imzaladım. (Kurul tarafından alınan karar koruma mevzuatı çerçevesinde yapılan bir uygun olma ya da olmama durumunun değerlendirilmesi kararı.) Çıralı Koruma Amaçlı İmar Planı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca onaylandı.
Bu planın iptali için Danıştay 6. Dairesi’ne açılan davadaki Bilirkişi raporunun sonuç bölümünde planın iptal gerekçeleri sıralandı. Sıralamanın 5. Maddesinde, ‘Plan yapımcılardan biri (isim belirtilmeden) 2004’te Antalya Koruma Kurulu’nda görevlendirilmiş ve 2007’de plan incelemesinde ‘uygundur’ kararında yer almıştır (çelişkili durum) deniliyor. Bilirkişi raporundaki değerlendirmeler mahkeme kararında da isim belirtilmeden yer alıyor. Tarafımca 2000’den sonraki sürece katılınmamıştır.”
Çıralı’da olan şu… Bilirkişi heyeti, bakanlığın planı yaptıran ve onaylayan kurum olmasını anayasaya aykırı, planı yapan Doğal Hayatı Koruma Derneği’ni de yetersiz buluyor. Çıralı meselesini baştan sona takip eden ve Feridun Uyar ismini raporlardan çıkaran gazeteci Yusuf Yavuz’a bir kez daha başvurdum. Yavuz şöyle diyor: “Feridun Uyar ‘O ben değilim’ diyemiyor. ‘Biz de koruma için çabaladık ama sonuç ortada’ demeye çalışıyor. Planı hazırlayan tek kişi olmadığını, diğer isimleri de ekleyerek anlatmaya çalışmış ancak yargı kararında Uyar’ın ismi hem planlama çalışmasında hem de planı onaylayan kurumda bulunduğu için yer alıyor.”
Bilirkişi raporunda “koruma amaçlı plan” mantığının tartışılması gerektiğine de vurgu yapılıyor.
Çünkü son dönem koruma kurullarında “Koruma planımızı yaparız, işimize bakarız” tarzında bir anlayış hakim. Patara’da olan buydu, Çıralı’da da olan bu.
Son 15 yılın koruma kurullarının aldığı kararlara ve bu kurullarda görev yapmış meslek erbaplarının bugün hangi belediyenin ya da hangi özel şirketin danışmanı veya görevlisi olduğuna baksak bu ülkedeki kurullara olan inancımızı hepten yitiririz.
Bugün Antalya’nın en büyük alışveriş merkezlerinden biri, bu kurullar sayesinde Olbia antik kentinin sınırları içinde kurulabildi, düşünün.
Çıralı’dan son haberler ne derseniz… Yıkımın ardından kirli pazarlıklar dönmeye başlamış. Köylülere “Davaları geri çekerseniz yıkım kararlarını durdurabiliriz” şeklinde yine havuç uzatılmaya başlanmış.