CoBAC Workspace

CoBAC Workspace

Mimaristudio tarafından tasarlanan ortak çalışma alanı İstanbul’da, Haliç kıyısında eski bir iş hanından dönüştürülmüş.

Tasarımcılar, projeyi anlatıyor:

İstanbul Eminönü’nde tarihi doku içerisinde, ortak iş, ortak sanat ve ortak kültür mottosu ile yola çıkarak, profesyonel iş alanları ile yaşam arasındaki sınırları kaldırmayı, yaratıcılık ve üretkenlik için gerekli fiziksel ve sosyal koşulları sağlamayı hedefleyen, ortak çalışma, gelişim ve yaşam alanı CoBAC Workspace, İstanbul Eminönü’ nün tam kalbinde kapılarını açtı.

Girişimciler, kurum ve kişiler için iş yaşamını, kültür ve sanat aktiviteleri için üretimi destekleyebilecek teknik, teknolojik ve hizmet alt yapısına sahip CoBAC, sakin, yaratıcı ve insanı merkezine alan çalışma ortamı ile kullanıcılarının ihtiyaçları ve güncel iş yaşamının gereklilikleri doğrultusunda hizmet veriyor. Özellikle tarihi yarımadanın merkezinde yer alması ile, kültür ve sanat aktiviteleri için cazip bir merkez, kültür, sanat ve iş kıtalarını birleştiren, insani kabiliyetlere sahip bir köprü konumunda.

Haliç’ in hemen kıyısında, 2.800 m2 toplam alana sahip mevcut bir iş hanının dönüştürülmesi ile hayat verilen CoBAC Workspace tasarımında Mimaristudio ekibi, markanın “insan odaklı yüzü”nü projeye yansıtarak, “paylaşımlı çalışma alanı” kavramını bir yaşam alanına dönüştürüyor ve geleneksel çalışma kültürünü değiştirecek bir yaklaşım izliyor.

Mimaristudio, zamanının büyük bir kısmını kapalı mekânlarda ve teknolojiye bağlı geçiren mekan kullanıcılarının, sadece fiziksel değil, zihinsel ve ruhsal anlamda da sağlıklı ve mutlu olabilecekleri, verimliliği ve üretkenliği yüksek bir mekan önerisi ile, esenlik (wellbeing) kavramını önceliğine alarak, interaktif bir çalışma ortamı sunuyor. Böylece mekan kullanıcılarının azami gün ışığında, sürekli temiz havada, uygun ısısal ve akustik konfor şartlarında, hareket temelli çalışma (activity based working) prensipleri çerçevesinde, nerede, ne zaman ve nasıl çalışabilecekleri özgürlüğüne sahip olacakları, temiz besin ve suya ulaşabilecekleri, zihnen rahat ve mutlu olacakları, teknolojik imkanlar ile adeta bir yaşama alanı olarak planlanmış bir çalışma ortamı sunuyor.

Tasarım ekibi, biyofilik tasarım yaklaşımı içinde yer alan, “Mekan İçinde Doğa”, “Doğal Anımsatıcılar”, “Mekanın Doğası” kavramları altındaki 14 biyofilik tasarım yoluna da planlama aşamasından itibaren, gerek kullanılan malzemeler ve formlarda, gerekse doğanın kendisi ile çalışmalarında yer veriyor. Özellikle katlarda planlanan farklı büyüklükteki teras alanları yanında, en üst katta planlanan tamamen açık hava kullanımına sahip alanda, çalışanlara özgür bir dış mekan kullanımı imkanı vermenin yanında, tarihi yarımadayı, Haliç’ i ve şehri hissetmelerini sağlıyor.

Tasarım ekibi, planlamada birbirinin tekrarı yerleşim düzeni yerine, herkesin özgürce kullanabileceği sosyalleşme alanları, farklı ölçek, fonksiyon ve formda çalışma, toplantı ve görüşme mekânları ile tüm katlara esneklik katıyor. Gün içinde farklı profildeki kullanıcıların ortak çalışabilmelerine imkân veren yeni nesil bir mekân hayal ediyor ve binanın farklı bölümlerinde çalışabilme esnekliği ve “çevik” (agile) bir kullanım olanağı sunuyor. Ergonominin ön planda tutulduğu yeni nesil ürünler ile sadece oturarak değil, ayakta da çalışabilecekleri bir çalışma ortamı öneriyor.

Yapılan araştırmalar ile mekan kullanıcılarının çalıştıkları mekanlarda renk kullanımını tercih etmeleri ve bunun performans, verimlilik ve memnuniyetlerini artırdığı verisinden hareketle, binanın fiziksel tasarımında, mekanı boğmadan, kullanıcıyı sıkmadan tasarım süreci içinde renk kullanımını değerlendiriyor. Sakinleştirici, iyileştirici, rahatlatıcı özelliği olan renkler ile, kapalı mekan içinde uzun süre çalışanların üzerindeki “stres sebepli hastalıklar” a ufak çaplı bir çözüm olması adına, tasarım içinde rengin doğru, kararında ve zamansız kullanımını öneriyor.

Mimaristudio, tasarım sürecini zemin, duvar, tavan, aydınlatma, akustik, peyzaj, mobilya gibi alt bileşenler ile birlikte bir bütün olarak ele alıyor, farklı programlara sahip olsa da, katlar arasında bir tasarım dil birliği sağlıyor. Katlar arası geçişlerde, farklı iş tanımına sahip kullanıcıların bir arada çalıştığı, güven veren, rahatlatan bir mekan algısının hissedilmesini sağlıyor. Çalışma alanlarının en büyük sorunu olan “sessizlik” ve “sessiz çalışma ortamı” konularını, özellikle açık çalışma alanlarında, tasarım süreci ile birlikte planlanan akustik kriterler ile bu proje özelinde dikkatle ele alıyor. Açık çalışma ve yaşam alanlarındaki akustik konfor konusunu, tasarımın planlama aşamasından itibaren öncelikleri içinde değerlendiriyor. Sadece kapalı odalar arası ses geçişlerinin engellenmesi olarak değil, aynı zamanda açık alanda çalışan herkesin gerekli konfor şartlarında, birbirlerini rahatsız etmeden çalışabilmeleri için mekân içi hacim akustiği tedbirlerini göz önüne alınarak, tasarım sürecinde uygun malzeme ve yaklaşımlar öneriyor. Burada, Ayça Akkaya Kul tasarımı olan, Feltouch tarafından geliştirilen ve üretilen “Moon” duvar ve tavan panelleri ile, “Make-up” akustik aydınlatma ürünleri mekanda göze çarpan detaylar arasında yer alıyor.

Bina doğal ışık yönünde oldukça zengin bir imkana sahip olsa da, doğal ışığı destekleyen iç mekan aydınlatma tasarımı da Mimaristudio’nun tasarım süreci içinde dikkatle ele aldığı bir diğer konu. Enerji verimliliği önceliği ile tüm projede günün farklı saatlerinde çalışanların ihtiyaç duyacağı ışık şiddeti ve rengine geçiş yapabilecekleri LED teknolojisi kullanımı mevcut. Bunun yanında tasarım ekibi, katların fiziksel yapıları içinde, dengeli ve insan merkezli bir aydınlatma (human centric lighting) tasarımına öncelik veriyor. Mekan içlerinde tasarlanan farklı geometri ve detaydaki akustik panellere entegre ışık kaynakları burada dikkat çeken detaylar arasında.

İçinde bulunduğumuz salgın hastalık ve etkileri de ayrı bir konu olarak ele alınıyor. Özellikle planlana aşamasında kişi başına düşen alan ve hacim konularının önemi ile yerleşim planları geliştiriliyor. Katlarda çalışanların azami temiz havaya ulaşmaları, uzun süreli sabit şekilde çalışma yapılan alanlarda farklı ayırıcıların kullanımı ile temasın azaltılması planlanıyor. Bina kullanıcıları için planlanan yönlendirme ve temizlik protokollerinin oluşturulması, çalışma alanları kadar, yeme-içme, dinlenme ve sosyalleşme alanlarındaki planlamayı ilgilendiren kullanım kuralları, havalandırma ve doğal havalandırmanın öneminin proje sürecinin ilk gününden itibaren tüm katlarda sisteme entegre edilmesi, temizlenme ve hijyen konularında uygun yüzey malzemelerinin kullanımı gibi bir çok detayı çalışmada öncelikli konular olarak görülüyor. Tüm bunlar da, bilimsel araştırma sonuçları üzerinden, Well kriterlerinin takibi ile hayata geçiriliyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın