PROJE RAPORU
Kampüsün ana ve en sık kullanılan girişi olan A Girişi; kentsel ulaşım ağları ile kurduğu ilişki doğrultusunda çok önemli bir odak ve geçiş noktasıdır. Birçok öğrenci, öğretmen ve çalışan için üniversite ile kurulan ilk temas noktası olan bu alan neredeyse hepimiz için Yıldızlı olma yolunda ilk adımlarımızı attığımız yerdir. Yüksek potansiyel ve anlam barındıran bu odak noktası, kişilerle iletişim kurma noktasında yetersizdir. Ekip olarak amacımız A girişi ve çevresinin; sadece geçilen, kişilerle iletişim kuramayan, kullanıcı odaklı olmayan bir alan yerine; yaşayan, kullanıcısıyla birlikte var olabilen sosyal bir mekân karakteri kazanmasını sağlamaktır.
Yıkıp yıkıp yeniden inşa etmenin anavatanında, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde bulunduğumuz yıllar boyunca hiçbir yapısal unsurun görsel kaygılar doğrultusunda yıkılmaması gerektiğini çok iyi bir şekilde öğrendik. 2019 yılında Mimarlık Fakülte hocalarımız tarafından tasarlanıp uygulanan kapının söylemek istediği alt metni ve yapısal niteliğini olumlu bulmaktayız.
Girişin mevcut problemlerinin kapı özeline indirgenmemesini ve çevreyle bir bütün olarak irdelenmesinden yanayız.
Mevcut giriş alanı araç yoğunluğunun son derece fazla olduğu, araç ve kullanıcı arasında mekânsal hiyerarşi açısından uçurumların olduğu bir alandır. Mevcut giriş alanının en kesitlerine baktığımızda 20 metre genişliğindeki alanın sadece 4 metresinin yaya için ayrılmış olması bizi bu noktada araçların varlığını sorgulamaya yöneltti. A giriş kapısını kullanan araç hareketlerini incelediğimizde muhtemel varış noktalarına ulaşmak adına uzun mesafeler kat ettiğini gördük. Bu durum kampüs genelinde kesintisiz ve geniş araç yollarının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Böylelikle araçları varış noktalarına daha yakın konumlanacak alternatif bir giriş ile mevcut A girişinden araç hareketlerini uzaklaştırarak yaya odaklı ve sosyal bir geçiş alanı yaratmayı hedefledik.
Alternatif araç girişini Yıldız Caddesi üzerinde bir noktadan öneriyoruz. Mevcut giriş alanı yaya-araç ilişkisi bağlamında problemli olduğu kadar üniversite ve kent arasındaki araç ilişkisi konusunda da bir o kadar problemli olduğunu gördük. Araç giriş-çıkışının yapıldığı üniversite trafiğinin kente, kent trafiğinin üniversiteye katıldığı Eski Londra Caddesi, yoğun trafik akışı yüzünden problemli bir ilişki doğurmaktaydı. Bu kargaşanın içinde barınamayan kullanıcının alanı terk etme eğiliminde olduğunu fark ettik. Tüm bu sorunların A giriş kapısını ve çevresini sadece geçilen, etkileşim barındırmayan bir düğüm haline getirdiğini fark ettik. Aracı bu alandan uzaklaştırarak kullanıcı odaklı bir giriş/geçiş mekânı ön gördük.
Ulaşım sistemlerini değerlendirirken önceliğimiz; üniversitemizin de desteklediği sürdürülebilir anlayış çerçevesinde insan ve çevre bir odaklı yaklaşımdır. Mevcut ulaşım sistemi olan lastik tekerlekli araçlar olumsuz olarak değerlendirilmiştir. Ulaşım için kullanılan otobüslerin gerektirdiği manevra ihtiyacının, giriş alanında mekânsal anlamda bir kayıp yarattığı tespit edilmiştir. Bu durum; ön görülemeyen kazalar, alanı asfalta boğan yol kesitleri oluşturmuştur. Bu noktada çevreye duyarlı, manevra ve geniş yol kesitlerine ihtiyaç duymayan, kullanıcı ve çevre dostu ulaşım sistemlerini düşündük ve elektrikli tramvayı kampüs içi ulaşım aracı olarak tercih edilmiştir. Alternatif ulaşım sistemleri önererek, yoğun öğrenci nüfusunun varış noktalarına kolay erişebilmelerini hedeflenmiştir. Üniversitelerde kullanımları günden güne artan bisiklet ve elektrikli scooter için güvenli ve özerk yol kesitleri ön görülmüştür. Bu durumun üniversitenin yapacağı planlama açısından uygulanabilir hale getirilmesi için ulaşım sisteminin değişim süreci kurgulanmıştır.
Üniversitenin girişinde bulunan koru ile asfalt yolu ayıran istinat duvarı, yeşilin algılanmasını ve koru ile ilişki kurulmasını engelleyen bir ögedir. Mevcut yeşil doku ile ilişki kurulmasına olanak tanımayan istinat duvarı, bir potansiyel olarak görülüp yeniden yorumlanmıştır. İstinat duvarı; koruya erişimi sağlayan, alternatif kotlar oluşturan, akışkan, fonksiyonel ve mekânsal olarak zenginlikler yaratan, engelli dostu sarmal bir omurga olarak öngörülmüştür. Oluşturulan sarmal, girişteki beton etkiyi kırarak yeşilin giriş hattında daha fazla hissedilmesini sağlamıştır. Sarmal; fonksiyonel olarak, kotlar arası geçiş, dinlenme ve etkinlik alanları gibi esnek mekanlar sağlayan bir öge olarak kurgulanmıştır. Bu bağlamda, giriş hattı mevcut potansiyellerin de kullanılmasıyla keyifli ve esnek bir alan haline gelmiştir. Çam korusunun mevcut zemine kademeli olarak akması için kot ilişkisi kurgulanmış, farklı kullanım olanakları sunulmuştur.
Eski ve atıl durumda olan ambar yapısı yeniden tasarlanan giriş hattının bitiş noktasında konumlanmaktadır. Yapının geçmişteki izi referans alınarak, üniversite içi sosyal etkinliklere, serbest çalışma aktivitelerine olanak sağlayacak bir mekan tasarlanmıştır.
Girişi sarmalayan lineer hat boyunca koruyla maksimum derecede ilişki kurmak ve bunu maksimum erişilebilirlikle sağlamak tasarımın odak noktası olmaktadır. Sarmalın başlangıç ve bitiş noktasında belirli toplanma ve etkinlik alanları oluşturulmuştur. Girişi olduğu gibi tanımlayan, yoğunluk, karşılaşma ve ulaşım amaçlı ilk odak, meydan niteliği taşımaktadır.
Girişteki yoğunluk ve karşılaşma odaklı bu düğüm noktasıyla hiyerarşi bağlamında eşdeğer sayabileceğimiz diğer nokta ise sarmal hattının sonunda bulunan, metruk yapıyla ilişki kuran ikinci odaktır. Kullanıcı hareketlerini bu noktada yoğunlaşacağı ön görülmüştür. Bu iki odak arasında ise ara boğumlar oluşturularak hem geçirgenliğin arttırılması amaçlanmış hem de farklı kotlarla koru kotuna doğru yükselen platformlar oluşturularak bu uzun aks boyunca kullanım esnekliği sağlayan sosyal alanlar oluşturulmuştur.
Oluşturulan omurga, noktasal çözümlerin birleşimi olarak değil, çizgisel bir hattın yeniden yorumlanması ve bütünüyle bir sarmal oluşturması olarak düşünülebilir.