Milliyet Gazetesi yazarlarından Meral Tamer, İstanbul'da sanayinin desantralizasyonuna yönelik uygulamaları eleştiriyor.
Doğup büyüdüğüm, ayrılmayı göze alamadığımdan üniversite öğrenimi için bile bırakıp da yurt dışına gidemediğim canım İstanbul. Tarih boyunca önemli siyasi merkez olmakla kalmamış; zengin kültürel mirasıyla dünyanın en özel ve muhteşem birkaç kentinden biri.
Aynı zamanda sanayimizin kalbi de burada atıyor. 19. yüzyılda sanayimizin temellerinin atıldığı İstanbul, Türkiye’nin sanayileşme serüveninde de başrolü üstlenmiş, 1950’lerden bu yana imalat sanayimizin merkezi olarak bugünlere gelmiş.
Biliyorsunuz AKP hükümeti İstanbul’da sanayinin payını azaltmakta kararlı; çünkü İstanbul finans, ticaret, kültür ve turizm ağırlıklı bir merkez olsun istiyor. Büyükşehir Belediyesi’nce bu hedef doğrultusunda 1/100 000 ölçekli plan da hazır! İstanbullu sanayici ise epeydir bunun tedirginliğini yaşıyor.
İstanbul Sanayi Odası’nın cumartesi günü düzenlediği Meslek Komiteleri toplantısında gündem İstanbul sanayisinin geleceğiydi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu Başkanı Sefer Kocabaş’ın da hazır bulunduğu toplantıda İSO Başkanı Tanıl Küçük, İstanbul’un sanayi fonksiyonundan neden kolaylıkla vazgeçemeyeceğini rakamlarla ortaya koydu:
– İstanbul’da 2011 yılında istihdam edilen 4.2 milyon kişiden 1.7 milyonu sanayi sektöründe çalışmış.
– Türkiye genelinde istihdamın % 28.3’ü sanayi sektöründeyken İstanbul’da bu oran % 40. Sanayimizin ağırlığının İstanbul’da olduğu, zaten hepimizin malumu.
– İstanbul, Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının % 38’ine ev sahipliği yapıyor.
İstanbul, 14 milyona yaklaşan nüfusu ve pek çok sektöre yayılmış ekonomik potansiyeliyle, çevremizdeki pek çok ülkeden daha büyük bir megakent. Bu kadar büyük ölçekli bir ekonomi, sanayisiz düşünülebilir mi? Kaldı ki bir kentin kültür, turizm, finans, ticaret, moda merkezi olması, sanayiden vazgeçmesi anlamına da gelmez.
Nitekim Küçük’ün de konuşmasında örnek verdiği gibi alın Paris’i ya da Berlin’i! Paris kültür turizm ve moda merkezi, ama sanayiyi dışlamamış. Turistik ve kültürel yönleriyle öne çıkan Berlin’de, büyük bir ilaç firması şehir merkezindeki fabrikasını taşımak istediğinde Berlin Belediyesi’nden itiraz gelmiş ve fabrikanın yenilenmesi için yardım önerilmiş.
Aslında İstanbul’da sanayinin yerleşimi ve sektörel içeriği, zaman içinde Türkiye ve dünya ekonomisindeki değişime paralel olarak önemli ölçüde değişti, kuşkusuz bundan sonra da değişmeye devam edecek. Plan, İstanbul’da yeni sanayileşmeye izin vermediği gibi, mevcut sanayinin tevsi yatırımı yapmasını da engelliyor. Çoğu orta ve küçük ölçekli işyerleri (KOBİ) için gösterilen yeni yerleşim yerlerinin ise erişilemez ölçüde pahalı olduğu belirtiliyor. Özetle İstanbullu sanayici diken üzerinde. Onların endişelerini giderecek uygun formülü bulmak ise hükümet yetkililerine düşüyor.