'Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları'nın Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik' yürürlüğe girdi.
Ancak yönetmeliğin 5. maddesi büyük tartışmaya neden oldu. Arkeologlar ve müzeciler, müzelerden eser satılmasını gündeme getirebileceği söylenen maddenin değiştirilmesini istiyor: “Her yıl sonunda kazı başkanlarına şu soru yöneltilebilir: Bu yıl kaç paralık eser topladınız?”
19 Ocak günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren madde, müze dünyasında tartışma yarattı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Her tür tarihi eser hareketi kayıt altına alınacak” diye savunduğu madde şöyle diyor:
“Madde Değerlendirme Komisyonu tarafından müzeye alınmasına gerek duyulmayan tescile tabi taşınır kültür ve tabiat varlıkları, envanter bilgileri çıkartılarak müze emanetinde alıkonulur. Bu şekilde değerlendirilen taşınır kültür ve tabiat varlıkları ile komisyon tarafından etütlük eser olarak tasnif edilen ve müzeye alınmasına gerek görülmeyen taşınır varlıkların bakanlık denetimindeki özel müze veya koleksiyoncuların envanterlerine kaydedilmek üzere satışına izin verilir. Bir yıl içerisinde özel müzelere veya koleksiyonculara devri gerçekleşmeyen bu taşınır kültür ve tabiat varlıkları durumlarına uygun olarak müzelerde kayıt altına alınır.”
Ancak müze ve arkeoloji dünyasından birçok isim maddeye tepkili.
‘Ucu açık bir pazar’
Arkeologlar Derneği’nden ismini açıklamak istemeyen bir üye:
“2863 sayılı yasa arkeolojik eserleri devlet güvencesi altına alır. Bu haliyle devlet geçmişe ait eserleri toplumun ortak mülkiyeti olarak görür ve bu doğru, çağdaş bir yaklaşımdır. Bilim insanları için ise eser sadece bilgi kaynağıdır. Depolardaki eserler değerlendirilmek isteniyorsa üniversitelere verilebilir ya da uygun ortam ve açık sergileme koşuluyla ödünç olarak verilebilir. Ayrıca yönetmelik akıl karıştırıcı; müze takdir komisyonunun uzmanlığından hangi eserlerin satılabileceğine ya da kimlerin bu ticareti yapabileceğine kadar birçok şeyin ucu açık bırakılmış. Böyle bir pazarın açılmasıyla ülkemiz uluslararası düzeyde olumsuz etkilenir. Müzeler kültür varlıklarını satarak para kazanan kurumlara dönüştürülmemeli. Müzeci ya da arkeologların ‘Bu yıl kaç liralık eser topladınız?’ sorusuyla karşılaşmamalarını umuyoruz.”
Arkeolog Şeniz Atik: “Kazılarda bulunan eserler önce kazı envanterine kaydedilir, kazı sezonu sonunda ise müzelere teslim edilir. Bunlar müzede yeniden değerlendirilerek, müze envanterine alınması gerekenler tespit edilir. Müze envanterine kaydedilecek nitelikte bulunmayanlar ise etütlük olarak ayrılıp listelenerek depolara yerleştirilir. Etütlük olarak ayrılanlar, satılacak, dağıtılacak eserler değildir. Aksine gerektiğinde kullanılabilecek nitelikteki eserlerdir. “
‘Çirkin bir durum’
Eski Ayasofya Müzesi Müdürü Erdem Yücel: “Etüdlük tarifi çok iyi yapılmalı. Anadolu’da bir müzeye göre bir Kuran müzelik değerde. Ancak Topkapı Sarayı uzmanına göre bu İstanbul’da satılık olabiliyor. Çünkü İstanbul’da bu eserden çok var. Devlet müzesinin eser satması ne demek? Çok çirkin bir durum. Urartu dönemi bir matara kazıdan paramparça çıkar. Müzeye getirin o parçalara direk etüdlük der. Ancak restore edip piyasada satın. Yani bunun önünü alamazsınız.”
19 Þubat günü Evrensel gazetesi düzenlemeyi ‘Sahibinden satýlýk tarihi eser’ manþetiyle duyurmuþtu.
Bakanlığa göre denetim olacak
Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada düzenleme şöyle savunuldu: “Özel müze izni ya da koleksiyon izin belgesi iptal edilenlerin koleksiyonlarında bulunan eserlerin yanı sıra aralarında yapacakları eser hareketlerine ilişkin işlemler düzenlenmiştir. Devlet müzesine alınmasına gerek duyulmayan özel koleksiyon eserleri ile etütlük nitelikli eserlerin bakanlığımız denetimindeki diğer bir koleksiyoncu veya özel müzeye satılması yoluyla kültür varlığının kayıt altına alınması ve denetim amaçlanmıştır. Ayrıca özel müze ve koleksiyoncular tarafından satın alınması düşünülen eserlerin de mutlak surette önce bakanlık müzesine getirilerek belgelendirilmesi ve devletin rüçhan hakkını (öncellikli satın alma hakkı) kullanması daha anlaşılır hale getirilmiştir.”