Türkiyeli Bizans tarihi uzmanı 51 akademisyen imzaladıkları bir metinle son dönemde ortaya çıkan Tarihi Yarımada'yı talan görüntülerinden kaygı duyduklarını açıkladı.
Metnin imzacılarından Prof.Dr. Engin Akyürek, böyle giderse çok önemli bir tarihin yavaş yavaş yok edilebileceğini söyledi.
Sultanahmet’te otel inşaatı sonucu tarihi Bizans duvarlarının yok olmasını protesto eden 51 akademisyen, kamuoyuna duyurdukları imza metniyle herkesi Tarihi Yarımada’ya sahip çıkmaya çağırdı. Metnin imzacılarından İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Bizans Sanatı Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Sosyalistlerin Meclisi üyesi Prof.Dr. Engin Akyürek, yaşananları soL’a değerlendirdi.
İnşaata ve tarihi duvarların yıkılmasına göz yumuldu
Sultanahmet’teki otel inşaatı sonucu tarihi duvarların yok olmasını protesto etmek amacıyla bir araya gelen 51 Türkiyeli Bizans uzmanı, yetkilileri ve kamuoyunu Tarihi Yarımada’ya sahip çıkmaya çağırdı.
Otelin kurulduğu yerin çevresindeki temel kazısında karşılaşılan Bizans ya da Bizans öncesi döneme ait tarihi duvarların yerle bir edildiğini ifade eden öğretim üyeleri, yıkımın raporla tespit edildiğini hatırlattı.
Tarihi duvarların yıkımın, İstanbul Arkeoloji Müzeleri uzmanları tarafından 15 Aralık 2011’de yazılı raporla tespit edilmesine rağmen Şubat 2012’de bölgeye beş katlı bina inşa edildiğine dikkat çeken akademisyenler açıklamada şunları dile getirdi:
“Yıkımın 4 Numaralı Koruma Kurulu’nun gündemine 18 Ocak 2012 tarihinde, yani bir ay gibi çok geç bir tarihte alınması ve Fatih Belediyesi yetkililerinin iddia ettikleri gibi müteaddit kereler kontrol yapmalarına ve iki kez mühürlemelerine rağmen inşaatın beş katının da bitmiş olması açıklama gerektiren durumlardır. 8 Şubat 2012 tarihinde Kültür Bakanlığı ve Fatih Belediyesi’nin yeni yapılan binayı yıkma yönünde karar almaları kendi içinde doğru bir karar olsa da yok edilen duvarları geri getirmeyecektir. Önce sorunun ortaya çıkmasına katkıda bulunup sonra onu çözmeye çalışmak yerine olası sorunların önlemini baştan almak ilerde başka tarihi eserlerin yok olmasını engelleyecektir.”
“Yapılaşma vurgunu ve tarihi eser kaçakçılığı var”
Metnin imzacılarından olan Prof.Dr. Engin Akyürek, bölgedeki tek sorunun otel binası sonrasındaki yıkım olmadığını bunun da gazetelerde çıkan haberler sonrasında rahatça anlaşıldığını dile getirdi. Bölgede birçok binanın bir küçük delik bile kalmadan tahtalarla çevrilerek restorasyon kılıfıyla talan edildiğine dikkat çeken Akyürek, bölgenin altının tarihi eserlerle dolu olmasının define ve tarihi eser kaçakçılığı yapıldığını düşündürdüğünü ifade etti.
Otel inşaatında yaşanan yıkımın oldukça vahim olduğuna değinen Akyürek, her iki durumunda Tarihi Yarımada’nın korunmadığının kanıtı olduğunu söyledi. Ortada hiçbir denetim ve kontrolün olmamasının anlaşılamaz olduğunu vurgulayan Akyürek, “Hem yapılaşma rantından hem de kaçakçılık rantından çok önemli alanın kaybedilmesi tehdidi doğmuştur” dedi.
“Bölge açık alan müzesi olmalı yoksa yok olacak”
İstanbul’un birçok noktasında oldukça değerli tarihi alanlar olduğuna dikkat çeken Akyürek, günümüz dünyasında talanın bu tarihi alanlar üzerinden gerçekleştiğini dile getirdi.
İstanbul’da Ayasofya’dan Ahırkapı’ya kadar bölgenin saraylar bölgesi olduğunu belirten Akyürek şöyle konuştu: “Bu bölgede hiçbir yapılaşmaya izin verilmemesi gerekiyor. Bununla yetinilmeyip geçmişte yapımına izin verilen alanlarında yıkılması gerekiyor. Bu sayede bölgenin bir açık alan müzesine dönüştürülmesi gerekiyor. Bu söylediklerim hayal olarak algılanırsa yüz yüze olduğumuz şey, bölgenin tarihi tüm eserlerinin yavaş yavaş yok olması olacaktır. Bunun için bir an önce gerekli önlemler alınmalıdır.”