1. Ödül, Salgınlar ve Sağlık Emekçilerini Anma Mekanı Tasarım Yarışması

PROJE RAPORU

ANMA VADİSİ

‘İyilik’

SALGINLARIN ARDINDAN SALGINLARIN ÖĞRETİSİ

Farkındalık I: Doğayla var olmak

Günümüze kadar yapılan araştırmalar, 1940’lardan sonra ortaya çıkan bulaşıcı hastalıkların %60’ının zoonotik olduğu yani hayvanlardan insanlara geçtiğini doğrulamaktadır Jones, Patel, Levy, Daszak, 2008). Zoonotik hastalıkların % 71,8’inin yaban hayvanlarından yayılır. Bu hastalıkların pek çoğu son 20-30 yıl içinde yayılım göstermiş olan AIDS, ebola, ciddi akut solunum sendromu (SARS) koronavirüsü, Batı Nil virüsü, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, kuş gribi, domuz gribi hastalıklarıdır. Bulaşıcı hastalıkların çoğu hayvanlardan insanlara sadece virüsler değil, çeşitli parazitler, bakteriler, mantarlar gibi mikroskobik canlılar gibi taşıyıcılar ile de geçebilmektedir. Günümüzde kontrol altına alınmış olan veba, kuduz, tifo, tifüs, şap, çiçek, tüberküloz, kızamık, brusella, salmonella gibi hastalıklar da hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklardır. Bu hastalıkların çoğu hayvanların evcilleştirilmesinden sonra insanlara geçmiştir.20. yüzyıldan itibaren havanların evcilleştirilmesi sonucu evcil hayvanlardan ve yaban hayvanlarından insanlara geçerek patojenlerin bulunduğu konakçıda geçirdiği mutasyonlarla insandan insana geçmesi mümkün olmuştur. J< Doğada çoğu canlı çeşitli patojenler barındırır. İnsanlar arası bulaşıcılığı tetikleyen mutasyonlar Hayvanlarda bulunan patojenlerin insana kadar ulaşması ile yani vektör olarak adlandırılan taşıyıcılar (pire, kene, sivrisinek, karasinek vb.) ile ya da konakçı olarak adlandırılan hastalık barındıran canlılar ile temasla gerçekleşir. Neoliberal kentleşme süreçlerinin sonucu olan ormansızlaşmak, sulak alanları kurutmak, kırsal da yeni tarım alanları kazanmak için doğaya yaptığımız müdahaleler, habitat değişimi ve parçalanması ya da bazı ekosistemlerin yok edilmesi dolaylı olarak hastalıkların yayılımını arttırmakta. Ekosistem tahribatına neden olan insan müdahalelerinin iklim değişikliğinin yanı sıra salgınlar üzerine de olumsuz etkileri bulunuyor. Küresel kentleşme ile virüsün yayılımı ivmelenerek Covid-19 salgınında olduğu gibi bir ayda tüm dünyada pandemiye yol açabiliyor.

Günümüzde doğayı koruyarak yaşamayı, ekosistemleri korumayı, iklim krizini yavaşlatmayı başaramazsak diğer canlılarla birlikte türümüzün de sonunun geleceği ortadadır.

Farkındalık II: Pandeminin İsimsiz Kahramanları Sağlık Çalışanlarına Şükran

Anlamların ve değerin kaybolduğu, görünmediği günlerden geçiyoruz. Günlük yaşantımız ve sağlık uygulamalarında daha iyi yaşamak, daha iyi bakım almak, özen görmek, fark edilmek, bireye odaklanan bakış açıları geliştirmek gibi üst değerlerden bahsederken son dönemlerde yeniden en temel ve öncelikli değer olan insan ve insan yaşamının önemine odaklanmamız gerekiyor. Bu gerçekler sağlık çalışanlarını da insan memnuniyetinin zirvelerini sağlamaktan ziyade insan ıstırabının derinliklerini anlamaya itmiştir. (Sam Harris, Ahlakın Coğrafyası, s. 21.) Süreç insanları daha iyi sağlık bakımı almak isteyen insandan hayatını koşmak yürümek, piknik yapmak, arkadaşları ile sohbet etmek gibi doğal ihtiyaçlarını özgürce yapabilmeyi dileyen, olmadığında çeşitli psikiyatrik problemlerle karşı karşıya kalan ıstırap çeken insana dönüştürmüştür. Herkes gibi anlaşılmak ve rahat hareket edebilmek istiyoruz. Hiyerarşik olarak üst düzey istek ve taleplerimizin azaldığı, yaşamak nefes almaya odaklandığımız bugünlerde anlaşılmak, maddi manevi sıkışmışlık durumu içerisinde karşımızdakine empati geliştirmek en temel ihtiyacımız olan şeylerin başında geliyor.

Sağlık çalışanları ve emekçileri sağlık profesyonelleri diye adlandırdığımız hekim ve hemşirelerin öncülüğünde bu günlerin gizli kalmış kahramanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlığın böylesine önemli olduğu bu dönemde bu gizli kahramanların farkında olmak, yaşadıkları problemleri anlamak onlara olan en büyük yükümlülüklerimiz içerisindedir. Hekimlik, tababet mesleği bir uzmanlık alanı olmaktan ziyade hakim olma kökünden gelmekte, bu mesleği icra edenlerden sadece alanlarının ve hastanın bilgisine sahip olmalarını değil, evrenin, maddenin, cismin, kainatın, kainat içerisindeki insanın bilgisine sahip olmaları beklenmektedir. Tababet ve hekimlik mesleğini icra edenlerden bu yüksek beklenti bu mesleği hep saygı duyulası ve özellikli noktaya konumlamıştır. (İsmail Yakut, Tıp Felsefesi ve Etiği Üzerine, Ötüken, İstanbul 2010.)

Anlaşılmayı bu kadar istediğimiz hem salgın döneminde tedavi ve bakım sırasında hem de salgın dışında sağlık çalışanlarından çok şey beklemediğimiz açık, ancak gerçekten de biz onları anlıyor muyuz? İçerisinde bulundukları zor çalışma şartlarının, verdikleri hizmetin bir adım ötesinin ölüm olduğunu bilerek çalışmanın ne demek olduğunun farkında mıyız? Hakim olma sıfatıyla hastayı, doğayı, doğa içerisindeki tüm ruhsal fiziksel yönleri ile insanı bilmesini beklediğimiz bu gizli kahramanları ve maddi manevi hissiyatlarını bizler ne kadar biliyoruz? Burada artık daha da geç olmadan, ibreyi kendimiz odağından çıkararak bu insanlara yönlendirmenin vakti çoktan geldi de geçmekte. Sam Harris’in de dediği gibi, “esenlik herkeste olmadıkça evrende sükûnet aranamaz.”

Başkalarının acılarını hafifletmek üzerine kurulu sağlıkta tedavi ve bakım verme sağlık çalışanlarının salgın olarak adlandırılan ve uzun süre devam eden durumlarda göstermeleri gereken merhametten ızdırap çekme noktasına geldikleri yapılan pek çok çalışmada görülmektedir. Hastaların esenliğine odaklanan sağlık çalışanları, uzun çalışma saatleri, izin alamama, gerekli ücreti alamama, hak ettikleri saygı ve ihtimamı görememe, her gün sayısız hastasını kaybetmesi gibi maddi manevi problemlerle kuşanmış günler yaşamaktadırlar. Merhamet yorgunluğu olarak da adlandırılan, travmatik olay yaşayan ya da ağrı, acı çeken bireylere yardım etmenin olumsuz etkisi olarak ifade edilen bu manevi tükenmişliğin yaşanılan durumlara katlanma düzeyine olumsuz etkide bulunduğu da yadsınamaz bir gerçektir. (Tuğba Pehlivan, Perihan Güner, Merhamet yorgunluğu: Bilinenler, bilinmeyenler, J Psychiatric Nurs 2018;9(2):129-134)

Esenlik kavramını sağlamak göründüğü kadar kolay olmamakla birlikte bilimin de insan esenliğini sağlamak da çok yeterli olduğu söylenemez. Esenlik kavramı tıpkı sağlık kavramı gibi keşfe tamamen açıktır. Ancak bireysel olarak ve bütün insanlık olarak tatminkâr bir hayata kavuşmak mümkün müdür? Oldukça zor bir ahlaki problemi karşımıza çıkaran bu soru son dönem ve sağlık çalışanları özelinde değerlendirildiğinde onlara karşı empati, vicdan, saygı, tolerans, hoşgörü geliştirebilmeyi başarabildiğimiz, içinde bulundukları duruma karşı, ahlaki duyarsızlaşma yaşamayı bir kenara bıraktığımız anda değişmeye başlayacaktır. Yüksek farkındalık ve devamlılık gerektiren ahlaki duyarlılık odağın kendimiz dışına da kayması gerekliliğine vurgu yapmaktadır. Ancak içinde bulunulan durum, her geçen gün ölümün kanıksandığı, ölüm sayıları arttıkça ahlaki duyarsızlaşma yaşanılan bir tabloyu da gözler önüne serer. Harris tarafından “ahlaki duyarsızlaşma” olarak adlandırılan ve “bir durum ne kadar çok kişiyi etkiliyorsa o kadar etkisizleşir” tezinde de olduğu gibi her geçen gün sayısız sağlık çalışanını kaybediyoruz, ancak sayılar arttıkça ve günler ilerledikçe bu olayı kanıksıyoruz. Tek kişinin kamuoyunda verdiği yankı ile artan sayılarda verilen yankı farklı hale geliyor. Fazla sayıda ölümler tek ölüm kadar ses getirmez noktaya geldikçe isimsiz kahramanların sayısı artıyor ve artmaya devam ediyor.

Bu şartlar altında insanlar arasında iş birliğinden daha önemli bir şey yoktur. Acilen çözülmesi gereken, saniyelerin önemli olduğu durumlarda, -ölümcül salgın hastalık, göktaşı çarpması, herhangi bir felaket- tek çare işbirliğidir.(tabi eğer çare varsa) Anlamlı bir hayat ve sürdürülebilir bir toplum iş birliği temelinde kurulur. Bu nedenle, insanın esenliği ile bir bilimin olgunlaşması bazı konularla doğrudan ilişkilidirler. Bilimin çaresiz kaldığı, yeni tarz pandemilerde tedavi yokluğundan kaynaklı işbirliği bazen sadece hizmet verenlere karşı empatik, hoşgörülü, vicdanlı ve ahlaki duyarlılıkla hareket etmekle sağlanabilir. (Sam Harris, Ahlakın Coğrafyası, s. 40-95) Sağlık çalışanlarının zorlu dış koşullar nedeniyle hedeflerine ulaşmalarının imkansız olduğu durumları içeren pandemi dönemlerinde sağlık çalışanları “özerklik boşluğu” ile hal tavırlarında belirsiz, seçimsiz eylemlerde bulunmaktadırlar. Son dönemde yukarıda sayılan pek çok durum sağlık çalışanlarını isimsiz kahramanlar olarak tekrar karşımıza çıkarmaktadır.

Salgın olarak nitelendirilen ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi kapsamında değerlendirilen hastalıklarda sivil halk üzerine sayısız inceleme ve çalışma yapılmıştır. Bunlardan sağlık çalışanları ve onların içinde bulundukları sosyo-psikolojik-ekonomik şartların vurgulanması da dönemin isimsiz gizli kahramanlarını vurgulamak açısından oldukça önemlidir.

SALGINLAR VE SAĞLIK EMEKÇİLERİNİ ANMA BAHÇESİ

Anıta karşı / Karşı anıt

Anma mekânı geçmiş ve o an arasında bir ilişki kurar. Bu ilişki kişi ve mekân arasında kurulan etkileşimin bir sonucudur. Toplumsal olarak geçmişi hatırlama ve hatırlatmak, salgınların nedenleri, etkileri ve sonuçları ile bağ kurmak için kurgulanan sağlık emekçilerini anma mekânı, anıtlaşarak ölümü yüceltmez, sembolik bir yapı/heykel olarak anma etkinliğini merkezileştirmek yerine kamusal alana/parka ve gündelik hayata anma eylemini yaygın kılarak kişiyi kuşatır. Anılar, anıtlar ve tarihler, şimdiki deneyimlerle süreksiz varlıklardır ve geçmiş ile şimdi arasındaki sürekliliği bir kurguya çevirirler. Dolayısı ile anılar, anıtlar ve tarihler, geçmişle başa çıkmak için semantik araçlar olarak temsiliyet kazanır. Geçmiş ve şimdiki eylemler ve olaylar arasındaki bağ, semantik zemin-sonuç ilişkisidir: geçmiş bir olay, mevcut bir durumu temellendiren, neden böyle olduğunu açıklayan öncüldür. Önerilen anma mekânı geçmişle kurulacak semantik ilişkiyi deneyime çevirmeyi hedefler. Kullanıcının hafızası, tahayyülleri ile katmanlaşarak yeni deneyimlere, temsillere olanak sağlar.

Anıta ihtiyaç: Hatırla(t)ma

Salgınlar ve Sağlık Emekçilerini Anma Bahçesi kamusal alanda anma etkinliğini gündelik hayatın bir parçasına dönüşmesine, anma mekanı ile kurulan bireysel ilişkiye, toplu etkinliklere, çağrışımlara bir platform sağlar. Gündelik hayatın içinde sürekli bir güzergah kurgulamanın yanı sıra, Elmadağ parkı ile bütünleşerek parkta farklı kullanıcıları (çocuklar, öğrenciler, yetişkinler, kuşlar, böcekler…) buluşmasına ve birlikte yaşam pratikleri geliştirmesine olanak sağlar. Bu rota gezi parkından katılıp köprüden geçen bir kişi parkın içinden geçerken kendini anma mekânının içinde bulur. Dolayısı ile anma mekânı yeni bir kamusal alan kurgusu ile parkla/doğayla bütünleşir.

Salgınların isimsiz kahramanları sağlık emekçilerini anma mekanı onları kamusal alanda görünür kılmak için bir fırsattır. Sağlık emekçileri ve Covid nedeni ile hayatını kaybedenler bir cenaze töreni yapılamadan defnedilmiştir. Yakınları ağıtlarını yaşayamamış ve onları onurlandıramamıştır. Bu nedenle özellikle Covid-19 salgını sırasında kaybedilen sağlık emekçilerinin isimlerinin kamusal alanda görünür olması sağlık emekçilerinin yakınlarının ve toplumun onları onurlandırması için bir araç ve toplumsal hafızanın canlı tutulması için önemli bir temsiliyettir. “Anma vadisi” tek bir birimin tekrarı ile vadi, amfi ve duvara dönüşen akışkan bir sirkülasyon kurgusundan oluşur. Her bir blok salgınlarda yitirilen insanları temsil eder. Sağlık emekçileri için ayrılan bloklar da onların isimleri yer alır, şeffaf olan bu bloklar güneş enerjili solar sistemle hava kararırken aydınlanır. Böylece tasarımda seçilen malzemeler ile gündüz güneş ışınları ile parlayarak, gece ise ışık vererek salgınların isimsiz kahramanları kamusal alanda görünür olması hedeflenir. Amfi yaratılan teraslarda oturanlar hem anma güzergâhından geçenlerle etkileşim kurar hem de anma duvarına bakar. Anma güzergâhı salgın grafiklerinin dalga hareketinden esinlenerek oluşturulmuştur. Salgın grafiklerinin dalgalarında olduğu gibi, anma duvarı derinleştikçe anılan sağlık emekçilerinin isimler de artmaktadır. Bu tasarımda formel bir kurgudan öte anma mekanının parkta yatay örgütlenmesini destekler. Oluşturulan yapay topografya ile doğa içinde kullanıcıyı algısal bir deneyime sürükler.

Anma duvarı üzerinde oluşturulan bulut salgın sürecinde yaşanan çaresizlik ve belirsizliği vurgularken, görüşün bulanıklaşması ile kişiyi kendi ile baş başa kalacağı bir atmosfere sokar.

Sağlık çalışanlarına övgü, şükran ve saygı kurgulanan anma vadisinin ilk hedefidir. Anma vadisinin bir diğer amacı ise sağlık emekçilerini anarken iklim değişikliğine paralel salgınlar ile yitirdiklerimizi, yaşadığımız tuhaf zamanları, birlikte yaşadığımız diğer canlıları gözeten mekânsal bir sözleşmenin gerekliliğini gelecek nesillere aktarabilmektir. Kamusal alanda yaratılan izleyiciyi park içinden geçerken sarmalayan anma mekânı ziyaretçiler ile yakından ilişki kurarak, gündelik hayatın bir parçasına dönüşür.

BİR PEYZAJ ALTYAPISI OLARAK ANMA MEKÂNI

Anma mekanı için önerilen tasarım salgınları unutmamanın ve sağlık emekçilerini anmanın yanı sıra, salgın hastalıkların menşei olan iklim krizi, kırsalın yok oluşu, ormansızlaşma, kentlerde sağlıklı yaşam ve hijyen koşullarının sağlanamaması gibi birbiri ile bağlantılı pek çok olumsuzluğun farkındalığı ile ekosistemin kendini yenileyebileceği bir altyapı sunma hedefindedir. Proje alanın mevcut potansiyellerini koruyarak geliştirmeyi amaçlar. Tasarım arazide var olan hiçbir ağacı kaldırmayı veya taşımayı önermez. Programda yer alan servis yolu, anma vadisi ve servis yapısı mevcut ağaçlar korunarak tasarlanmıştır. Parkın kuzeyinde konumlanan servis yapısı anma vadisinin bir parçası olarak tasarım ile bütüncül bir kurgu da tasarlanmıştır.

Tasarım “İnsan-merkezcilik” yerine “yaşam-merkezciliği” yani tüm canlılarla birlikte yaşayabilme fikrini benimser. Peyzaj yaklaşımı önerilen parkta bir manzara kurgusu yaratmaktan öte, peyzajı yağmur hasadına olanak sağlayan, ekolojik bariyer yaratmayan, yeşil altyapının sürekliliğini sağlayan bir alt yapıya dönüştürmektir. Çevre yapıların çatılarında ve mevcut zeminde biriken yüzey akış suları anma vadisinin biyolojik arıtma havuzlarında kademeli olarak filtrelenerek anma duvarının arkasında konumlanan su toplama kanalına aktarır. Bu kanal aynı zamanda su deposu görevi görerek, vejetasyonun dört mevsim sulama ihtiyacını giderir. Parkın batısında yer alan (açık sistem) bioswale kanalı ise yağmur suyunu biriktiren ikincil bir sistem olarak park ekosistemine katkı sağlar. Parkta iki adet yer altı su deposu – mekanik oda yapısı bulunur. Tüm sistemler parkın sulama ihtiyacını dört mevsim karşılanmasına katkı sağlar. Anma bahçesinde yapısal peyzaja ait malzeme seçiminde üç temel kriter öne plana çıkmaktadır; sürdürülebilirlik, geçirgenlik ve dayanıklılık.

1. Sürdürülebilirlik: Günümüzde yapı endüstrisinin %35’inin sera gazı salınımlarından sorumlu olduğu araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Projede önerilen yapıda etkin –enerji kullanımı, inşaat sürecinin optimizasyonu önemli kriterler olarak tasarım parametrelerini şekillendirmiştir. Bu amaçla malzeme, altyapı, iklim, teknoloji, doğal kaynaklar gözetilerek uzun vadede ve gelecek nesiller için de kendi kendine yaşayabilecek bir kurgu geliştirilmiştir. Proje sürdürülebilir tasarımı yalnızca insanlara hizmet edecek bir yapılaşma yerine, doğa (deep ecology) için kendini yenileyen, esnek ve yeniden üreten bir anlayışı benimser.

2. Geçirgenlik: Ekolojik olarak habitatların, sosyal olarak ise mekânlar arası ilişkilere ve rekreasyonel kullanımlara olanak sağlayan kamusal, sosyal, çevresel ihtiyaçlara ekonomik çözümler sunan bir altyapı önermektedir. Anma vadisi Elmadağ Parkı’nda enerji, su, organik madde akışına olanak sağlar. Önerilen su arıtma teraslarından amfilerinden oluşan vadi aynı zamanda faunanın dinlenme ve beslenme arasında hareketliliğini sağlayarak iletim görevini üstlenmektedir. Dolayısı ile iletimin kesilmemesi başka bir deyişle park içinde önerilen yapıların ve yapısal peyzajların bariyer görevi görmemesi amacı ile önerilen yapısal programlar geçirgenlik prensibini benimser. İnsanlar için bir anma mekanı kurgularken, kamusal kullanımı ile bölgeye değer katar ve ekolojik bilincin yükselmesine katkı sağlar.

3. Dayanıklılık: Anma mekanı zamanla katmanlaşarak var olur. Anımsama ve hafıza zamanla pekişerek kamusal alanda temsiliyet kazanır. Dolayısı ile kamusal alanda kalıcı olması veya dayanıklılık önemli bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır. Tasarlanan anma mekanının işlevsel ve dayanıklı malzemeler ile inşası, yeniden üretimlerin, tekrar yapımların, bakım onarımların önüne geçerek karbon ayak izinin minimize edilmesine katkı sağlar.

Yer

Elmadağ parkı, 19. Yüzyıl sonunda ortaya çıkan “ garden cities” akımının bir devamı olarak kentsel yerleşkeleri yeşil kuşaklar ile çevrelendiği kentsel planlama stratejisini kullanarak Henri Prost tarafından İstanbul için planlanan park sisteminin içinde yer alır. Prost’un 2.No’lu parkının Gezi parkına bağlantısı olan bu alan özelleştirmeler sonucu yeşil alan sürekliliği bozularak parçalı kent ceplerinden birine dönüşmüştür. Alanın Kongre Vadisi ve Maçka Parkı ile ilişkisi kesilmiş olsa da Taksim Gezi’sine ekolojik köprü ile bağlanarak Gezi parkının bir parçası olma özelliğini korumaktadır. Gezi Parkı ve devamında Elmadağ Parkı’nın kamusal niteliği ve sıkışık kent dokusun içerisinde yeşil alan potansiyeli, kent ekosistemine katkısı düşünülerek alana yapılacak anma mekânı, yapılaşmayan, mavi yeşil alt yapıları destekleyerek park ekosistemine katkı sağlayan bir kurgu ile tasarlanmıştır. Anma vadisi Elmadağ Parkı’nı kent parkı programını sürdüren bir anma mekânına dönüştürür. Vadi’de yer alan amfiler, yağmur suyunu filtreleyen biyolojik arıtma teraslarına dönüşürken, yeşil ıslah (fitoremediasyon) için kullanılan bitkiler ile peyzaj karakterini güçlendirmektedir. Anma vadisi yarattığı farklı kamusal kullanımlar ile gündelik hayattın bir parçasına dönüşürken sağlık emekçilerini kamusal alanda görünür kılar.

ERİŞİM-SİRKÜLASYON

Sağlık Emekçilerini anma bahçesi içerisinde önerilen anma vadisi oluşturulan yapay topoğrafya ile suyun, faunanın akışına olanak sağlarken, engelsiz erişimi destekler. Park’ın batı ve güney girişlerini kullanarak kullanıcıyı rampalarla bir yolculuğa çıkartır. Oluşturulan anma güzergâhı, insanları doğayla kavuşturan kamusal kullanımları içerir. Önerilen servis yolu köprü üzerinden gezi parkına bağlanarak parkı, itfaiye, ambulans ve diğer servisler için erişilebilir kılar.

Üretim teknolojisi

Karmaşık geometrilerden oluşan tasarımın uygulamasında karma gerçeklik (augmented reality teknolojisi) kullanılacaktır. Karma Gerçekliğin inşaat aşamasına entegrasyonu, iki boyutlu teknik çizimlere, robotlara ihtiyaç duymadan holografik yönergeler yardımıyla tasarımın aplikasyonunu mümkün kılar. Geleneksel 2D çizimler, robotik teknolojiler ve kalifiye işçilik gerektirmeyen karma gerçeklik teknolojisi inşaatı kolay uygulanabilir kılacaktır. Artırılmış inşaat teknolojisi kullanan HoloLens inşaatçıların karmaşık görevleri yerine getirmelerine ve şantiyedeki görüş alanlarına dijital tasarım bilgilerini yerleştirerek yapısal ilişkileri sezgisel olarak anlamalarına olanak tanır. Bu, uygulama sistemi aynı zamanda tasarımcıya da farklı kontrol seviyeleri sağlar. HoloLens ve mobil cihazlar için özel olarak oluşturulmuş Artırılmış Gerçeklik uygulamaları günümüzde pek çok projenin uygulamasında kullanılmaktadır. HoloLens teknolojisi gerçek ve dijital arasında sürekli bir geri besleme döngüsü aracılığıyla inşaat aşamasında beton blokların montajına ilişkin belirsizlik tasarıma entegre edilerek optimize olacaktır. Artırılmış inşaat teknolojisi ile tasarımın ekonomik, ekolojik ve süreç bazlı optimizasyonu sağlanacaktır.


KAYNAKÇA
Alp Ş, Ünal S. Yeni koronavirüs (SARS-CoV-2) kaynaklı pandemi: Gelişmeler ve güncel durum. FLORA 2020;25(28 Mayıs 2020).
Akova , M., & Azap, A. (2020, Mayıs 11). TTB. Mayıs 12, 2020 tarihinde https://www.ttb.org.tr/h1n1/index.php?option=com_content&view=article&id=111&Itemid=132 adresinden alındı.
Bulaşıcı Hastalıklar İle Mücadele Rehberi, Erişim: https://hsgm.saglik.gov.tr/dosya/mevzuat/genelge/Bulasici-Hastaliklar-ile-Mucadele-Rehberi-Genelgesi-2017-11.pdf)
Chang, L., Yan, Y., & Wang, L. (2020). Coronavirus Disease 2019: Coronaviruses and Blood Safety. Transfusion medicine reviews, 34(2), 75–80. https://doi.org/10.1016/j.tmrv.2020.02.003
Coronavirus Disease 2019: Coronaviruses and Blood Safety. Transfusion medicine reviews, 34(2), 75–80.
https://doi.org/10.1016/j.tmrv.2020.02.003;
Fadime Çınar, Berrin Özkaya, Koronavirüs (COVID-19) Pandemisinin Medikal Turizm Faaliyetlerine Etkisi, Sağlık ve Sosyal Refah Araştırmaları Dergisi 2020, Cilt 2, Sayı 2, s. 35-50.
İsmail Yakut, Tıp Felsefesi ve Etiği Üzerine, Ötüken, İstanbul 2010.
Jones, K.E., Patel, N.G., Levy, M.A., Storeygard, A., Balk, D., Gittleman, J.L., Daszak P., 2008. Global trends in emerging infectious diseases. Nature, 451:990-994.
Koçer, Z. A. (2020). Pandemi oluşumunda zoonotik patojenlerin önemi. TÜBİTAK Covid-19 Web Portal. URL: https://covid19.tubitak.gov.tr/bilimsel-arastirma-paylasim-platformu/pandemiolusumunda-zoonotik-patojenlerin-onemi, Erişim Tarihi: 11 Mayıs 2020.
Özdemir, Hikmet (2005), Salgın Hastalıklardan Ölümler 1914 – 1918, Atatürk Kültür Ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları Xvı. Dizi – Sayı 104, Ankara – 2005.
Sam Harris, Ahlakın Coğrafyası. Akılçelen Kitapları. Ankara 2016.
Şanlı, K. (2010). İnfluenza Virüsü ve Domuz Gribi. JOPP Dergisi, 4-12.
Temel, M. Atatürk Döneminde Bulaşıcı ve Salgın Hastalıklarla Mücadele, Nehir Yay. İstanbul 2008, s.1-15.
Tuğba Pehlivan, Perihan Güner, Merhamet yorgunluğu: Bilinenler, bilinmeyenler, J Psychiatric Nurs 2018;9(2):129-134.
WHO, World Health Organization, 2010
Yıldırım, Nuran, (2006), ‟Su ile Gelen Ölüm: Kolera ve İstanbul Suları”, Toplumsal Tarih, sayı:145.
Yıldırım Nuran, (2010), ‟1894‟ten Günümüze Üsküdar Tebhirhanesi” , Uluslar arası Katılımlı Üsküdar Sempozyumu V, 1-5 Kasım 2010, İstanbul.
Etiketler

Bir yanıt yazın