GlobalABC 2020 Küresel Durum Raporu Odakları-Sağlık ve Esenlik (Well Being)

GlobalABC, 2020 yılında yayımladığı küresel durum raporunda iklim krizi ile mücadelede odaklanılması gereken 5 hedef belirledi. Net sıfır enerji emisyonu ve net sıfır karbon, malzeme ve döngüsel ekonomi ve doğa temelli çözümlerin ardından belirlenen 4. hedef ise sağlık ve esenlik.

Evlerimiz sağlığımızı artık her zamankinden daha fazla etkiliyor. Sürdürülebilir ve sağlıklı evler inşa etmek ve bunlara erişimi sağlamak halk sağlığını iyileştirebilir, eşitsizlikleri azaltabilir, karbon emisyonunu azaltabilir, kentsel sürdürülebilirliğe ve dayanıklılığa katkı sağlayabilir.

Kentleşme, demografik ve iklim değişiklikleri gibi küresel eğilimler, bugünün ve geleceğin toplumlarının ihtiyaçlarını karşılayan konutlar için artan bir talep yaratıyor. Konut sektörü, 2030 yılına kadar 3 milyar insanın yeterli konutlara erişmesi, 2050 yılına kadar 60 yaş ve üzeri dünya nüfusunun iki katına çıkması (WHO, 2015) ve iklim değişikliği ile bağlantılı aşırı hava olaylarının daha sık meydana gelmesi gibi büyük zorluklarla karşı karşıya.

İnsanların yaşadığı, uyuduğu, çalıştığı, Covid-19 salgını ile birlikte her zamankinden daha fazla zaman geçirdiği ve hayatlarının merkezi unsuru olan konut, insan sağlığının en önemli belirleyicisi konumunda. Sağlıklı konutlar hayat kurtarabilir, hastalıkları önleyebilir ve sakinlerin refahını artırabilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO 2012) sağlıklı barınma ile ilgili dört boyutu dikkate alıyor: konutun yapısı, evin sosyal çevresi, mahallesi ve bölge halkı.

Kötü barınma koşulları, hem bulaşıcı hem de bulaşıcı olmayan hastalık risklerini önemli ölçüde artırabiliyor. Örneğin, ısıtılması zor veya pahalı olan konutlar, kardiyovasküler ve solunum yolu hastalıkları riskini arttırıyor. Mevcut ölüm verilerine erişilen 11 Avrupa ülkesi için, soğuk evlerin yılda yaklaşık 38.200 ölüme neden olduğu (WHO 2011) tahmin ediliyor. Bununla birlikte, yüksek iç ortam sıcaklıkları da buna bağlı hastalıklara neden olabilir. Hindistan’ın Ahmedabad kentinde Mayıs 2010’daki sıcak hava dalgası sırasında tüm nedenlere bağlı ölümlerde tahmini %43,1 artış gözlemlenmiş.

Kötü iç mekan hava kalitesi, akciğer iltihabı, felç ve akciğer kanseri dahil olmak üzere bir dizi kardiyovasküler ve solunum yolu hastalığına neden olabiliyor. Gübre, odun ve kömür gibi katı yakıtların verimsiz sobalarda veya açık ocaklarda pişirme, ısıtma ve aydınlatma amaçlı kullanımından kaynaklanan ev içi hava kirliliği, 2016 yılında 3,8 milyon ölüme neden olarak küresel ölümlerin %7,7’sini oluşturmuş.

Yeterli konut, güvenli su ve sıhhi tesisat hizmetlerine erişimi de içeriyor. Bununla birlikte, 2017’de 1,4 milyar insan evinde sabun ve sudan yoksundu. Dünya nüfusunun %10’unun temel içme suyu hizmetlerine erişimi yoktu (WHO 2019). Yeterli su, sıhhi tesisat ve hijyene erişimin olmaması, 2016 yılında dünya çapında ishalden kaynaklanan 829.000 ölümden sorumluydu.

Yapısal eksiklikleri olan konutlar, sakinlerin kayma veya düşme olasılığı daha yüksek olduğu için evde yaralanmalara yol açıyor. Dünya çapında her yıl yaklaşık 646,000 kişi düşme nedeniyle ölmekte ve 37 milyondan fazla düşme tıbbi müdahale gerektirmektedir. Evlerine erişimin zayıf olması, özellikle yaşlıları ve engellileri yaralanma, stres ve izolasyon riskine sokuyor. Örneğin, Birleşik Krallık’ta hareketlilik sorunları olan yetişkinlerin %72’si konutlarına girişin uygun şekilde erişilebilir olmadığını bildirmiş.

Mevcut konut alanının kapasitesini aşan kişi sayısı, tüberküloz veya grip gibi bulaşıcı hastalıkların kolayca yayılmasına sebebiyet veriyor. Örneğin Kırgızistan’da hane halkı kalabalığı, yılda 100.000’de 18,13 oranında tüberküloza bağlı ölüme neden olmuş (WHO 2011).

Ayrıca konut koşulları, çevresel ve sosyal eşitsizliğin sağlık eşitsizliğine dönüştüğü mekanizmalardan biridir. Dünya genelinde, düşük gelirli kişilerin, onları artan sağlık risklerine maruz bırakan konutlarda yaşama olasılığı daha yüksektir (WHO 2008). Ek olarak, sosyoekonomik faktörler, sakinlerin güvenli ve sağlıklı konutları karşılayıp karşılayamayacaklarını; yemek pişirmek, ısıtmak ve aydınlatmak için güvenli içme suyu, elektrik veya diğer yakıtların maliyetini karşılayıp karşılayamayacaklarını etkiler. Yakıt ve su yoksulluğunun yanı sıra mülk güvencesizliği, fiziksel ve zihinsel sağlık üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olabilir. Sağlıksız barınma koşullarının neden olduğu artan sağlık yükü, okul veya işte daha yüksek devamsızlık nedeniyle düşük eğitim kazanımı veya gelir üretimi gibi sosyal eşitsizliklere dönüşür. 2018’de UNDP tarafından 1,8 milyar insanın gecekondular, gayri resmi veya aşırı kalabalık yerleşimler de dahil olmak üzere yetersiz konutlarda yaşadığı bildirildi. Bu durumun hijyen, karantina ve sosyal mesafe koşullarını zorlaştırarak mevcut sağlık krizini şiddetlendirebileceği tahmin ediliyor (BM 2020).

Konutun sağlığı etkilediği çeşitli yollar, onu sektörler arası halk sağlığı programları ve birincil önlem açısından önemli bir giriş noktası haline getiriyor. Dünya Sağlık Örgütü, sağlıklı konutu teşvik etme potansiyeline sahip politikaların gözden geçirilmesi adına ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde uygulanabilecek üç ana yaklaşımı ve ilgili araçları belirledi: standartlar formüle etmek, sağlıklı konut stoku yaratmak ve sağlıklı konutlara erişime imkân vermek.

Konut yoluyla sağlığı iyileştirmeyi amaçlayan politikalar ve müdahaleler genellikle önemli ortak faydalar sağlar. Örneğin, verimli ve güvenli ısı yalıtımı kurmak, sağlığı destekleyen iç ortam sıcaklıklarını iyileştirirken aynı zamanda enerji harcamalarını ve karbon emisyonlarını da azaltabilir. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Green and Healthy Homes Initiative, girişimden yararlanan çocuklar için astım semptomatik ataklarında, acil servis ziyaretlerinde ve hastaneye yatışlarda bir azalma tespit ederken, aynı zamanda okul ve ebeveynlerin işe devamında iyileşmeler göstermiş.

Etkili sağlıklı konut politikaları ve programlarının sunulması sağlık, bina ve inşaat, kentsel planlama, finans, enerji sektörlerinden araştırma, politika ve uygulamada çalışan paydaşların yanı sıra tüm hükümet düzeylerinde iş birliğini gerektirir. Konutları iyileştirmeye yönelik bütünsel bir yaklaşım; sağlık, eşitlik ve iklim değişikliğinin hafifletilmesi adına olumlu etkiler yaratarak sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlar.

Barınmanın halk sağlığı için önemini kabul eden Dünya Sağlık Örgütü’nün geliştirdiği kılavuzlar, yetersiz yaşam alanı, düşük ve yüksek iç ortam sıcaklıkları, evdeki yaralanma tehlikeleri ve engelli kişiler için barınma erişilebilirliğinin nasıl ele alınacağına dair kanıta dayalı öneriler sunuyor. Kılavuzların ulusal ve alt ulusal düzeylerde uygulanması, herkes için sağlıklı ve sürdürülebilir konut sağlanmasına önemli katkı sağlayabilir.

Healthy Homes Barometer, Avrupa’nın bina stokunun nabzını tutan, araştırmaya dayalı yıllık bir rapor. 2015’ten bu yana raporlar, toplumlar arasında sağlık ve iklim sorunlarını ele almak için binaların iyileştirilmesinin önemini vurguluyor. Konut sağlanmasına dahil olan tüm taraflar için farkındalığı artırmak ve karar verme sürecini bilgilendirmek için güvenilir, karşılaştırılabilir, bilimsel kanıtlar sunuyor. Ayrıca, Avrupa bina stoku içindeki büyük zorluklar ve fırsatlar hakkında politik farkındalık yaratmayı da amaçlıyor. 2020 yılına ait raporda, Covid-19’un ardından hızlı ve yeşil bir toparlanma için sağlıklı ve iklim dostu binalara yeniden odaklanmaya teşvik edebilecek gerçekler ve görüşler derlenmiş.

GlobalABC 2020 Küresel Durum Raporu Odakları-Direnç ve Adaptasyon İçin Soğutma

GlobalABC 2020 Küresel Durum Raporu Odakları-Doğa Temelli Çözümler

GlobalABC 2020 Küresel Durum Raporu Odakları-Malzeme ve Döngüsel Ekonomi

GlobalABC 2020 Küresel Durum Raporu Odakları-Net Sıfır Emisyon

Etiketler

Bir yanıt yazın