Sabah Gazetesi yazarlarından Şelale Kadark'ın İnönü Stadyumu ile ilgili yazısı.
İnsan yazdığına yazacağına pişman oluyor. İnönü Stadını yenileme diye çıkılan yolda, projeye avm, otopark ve otel iliştiriliverince, karşı çıkan yazılar yazdım ve Kültür ve Turizm Bakanı Günay’ın da görüşlerini aktardım diye gelen taraftar tepkisi inanılmaz!
Beşiktaş taraftarının küfür ve hakaret dolu mesajları beni gazetecilik mesleğinden soğuttu adeta. Bir fikre fikirle karşılık verme, düzeyli bir üslubu koruma diye bir anlayış yok hayatlarında ne yazık ki. Tek bildikleri küfür!
“Burası bizim mabedimiz!” diye başlayan ve sonrasında arka arkaya dizilen küfürler! Yazıklar olsun. “İnönü’yü yıktırmayız!” iyi de biz neyi savunuyoruz ki? Tabii ki yıkılmasın! Depreme karşı güçlendirilsin, yenilensin ama büyütülmesin, devasa bir rant yapısına dönüştürülmesin!
Şimdi anlıyorum, Beşiktaşlı erkek gazeteci arkadaşlarımın, dostlarımın tek bir satır yazamamalarının sebebini.
Kimse cesaret edemiyor. Bu fanatik taraftarın karşısına geçip de, “Ya durun bakalım. Olayın bir de bu tarafına bakalım” demiyor.
İstanbul eşsiz bir yer. Ne yazık ki çok büyük bir hızla değişiyor. En azından bu değişimin, doğaya, insana, tarihe saygılı olmasını sağlamaya çalışmak herkesin görevi olmalı.
Yıkmak ve yeniden modern bir şekilde inşa etmek istedikleri stadın deniz tarafındaki kale arkası, “tescilli tarihi eser” Yani öyle istendiği gibi yıkılıp yapılamaz. İkincisi de yıkmak istedikleri stat Times Gazetesi tarafından 2009 ‘da dünyanın en iyi dördönücü statı seçildi. Seçimde, “Stadın bulunduğu yerin inanılmaz bir manzaraya sahip olması” etkili oldu. Dünyanın neresinde bir imparatorluk sarayının müştemilatının içinde stat var? Bunun kıymetini bilip, koruyacaklarına dev bir kompeks inşa etmek istiyorlar. Üçüncüsü de bu stadı eşsiz yapan özelliklerden bir tanesi çevresiyle uyumu. Orada 33 bin kişilik bir stat olduğu belli olmuyor. Etrafını ezmiyor, dev statlar gibi buranın tek hakimi benim demiyor.
Bakan Günay’ın, “Çok daha ileri giderlerse, buranın eski orijinal haline, yani Dolmabahçe Sarayı’nın has ahırlarına dönüştürülmesi projesini savunanlara destek veririm” diyerek gösterdiği tepkiyi dahi, “yarın burada ahır yapılacak!” diyerek gerçek sanan zihniyetle savaşmak zor bunu biliyorum.
Ancak yine de İnönü Stadı’nın olduğu gibi depreme karşı güçlendirilip, derme çatma oturma alanlarının yenilenmesi fikrine sahip çıkmak için mücadeleden vazgeçmeyelim diyorum. Hem bir bilene danıştım ve o da bana dedi ki ‘Gerçek Beşiktaş taraftarı zaten burada sadece stat ister. Alışveriş merkezi gibi projeye eklenen ünitelerin bir yozlaşma olduğunu düşünür.’ Peki o zaman bana küfürlü mesajları gönderenler kim?
Bu arada yaptıkları eleştirileri çok saygılı bir şekilde ifade eden Beşiktaş taraftarları da oldu. Ne yazık ki onlar iki elin parmaklarını geçemedi. Ben bu fanatik taraftarlık mevzusundan hakikaten çok korktum!