Atelye 70 tarafından hazırlanan kapsamlı kentsel dönüşüm projesinin parsel bazında inşa edilen ilk etabı, Parsel49 konut sitesi 2021 yılında tamamlandı.
Projenin tasarımcılarından Doğu Kaptan, Başıbüyük ve Gülsuyu-Gülensu mahalleleri için bir kentsel dönüşüm modeli olarak sundukları projeyi aşağıdaki gibi anlatıyor:
“Kentsel dönüşüm denilince insanın tüyleri diken diken oluyor değil mi?
Aklımıza hemen Fikirtepe, Kadıköy, gibi yaşadığımız spekülatif dönüşümler, Bursa’nın tarihi merkezine saplanan Doğanbey blokları ya da TOKİ’nin bir dönem Anadolu’nun her kentinde özellikle şehrin yaslandığı tepelerde planladığı (uyguladığı) tip konutlar geliyor.
Özellikle Fikirtepe silüetiyle gözümün önünden gitmiyor. Bir Kadıköylü olarak her Avrupa yakası dönüşünde evime varmadan önce beliren o silüet… Kışları kömür tüketimi nedeniyle yoğun hava kirliliğiyle yaşayan mahalle pek tabii ki Kadıköy ilçesinin düşük gelir grubu sakinlerinin mahallesiydi. Fikirtepe mahallesini kısaca Kadıköy’ün varoşu olarak tanımlayabiliriz.
Biz Kadıköylülerin hiç uğramadığı, bir şekilde içten içe küçümsediğimiz bu mahalle korkunç bir şekilde dönüşerek bizden intikamını aldı. Hiçbirimiz onun eski halini bu kadar özleyebileceğimizi düşünmezdik. Gayrimenkul odaklı bu ve buna benzer dönüşümlerin altında yatan sosyolojik-psikolojik, kültürel ve ekonomik meseleler üzerinde farklı disiplinlerin bir araya gelmesi ile yapılan yanlışlar üzerinde kafa yormamız, yanlışlardan gerekli dersleri çıkarmamız pek kıymetli.
Neyse, keşke Fikirtepe’yi daha çok sevseymişiz.
Fikirtepe örneği aklımızın bir köşesinde, Maltepe Belediyesi’nin davetlisi olarak ofisimizin plancı lideri Prof. Hüseyin Kaptan ile birlikte Gülsuyu-Gülensu ve Başıbüyük mahallerini dolaşıyoruz. Dönemin Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin ve ekibi, Toki ile yaptıkları kentsel dönüşüm anlaşması çerçevesinde Kaptan hocadan bir dönüşüm planı çalışması istiyorlar.
Bölgeyi incelediğimizde 1950’lerin başından itibaren İstanbul E-5 merkezli sanayileşme politikası ve iş gücü ihtiyacı nedeniyle kırdan kente göç olgusu yaratırken, kırdan kente gelen göçerler, şehir yaşamının zorluklarıyla karşılaşmış, bu zorlukları akrabalık ve hemşehrilik ilişkileriyle aşmaya çalışmışlar. Gülsuyu-Gülensu ve Başıbüyük mahalleri de bu doğrultuda gelişigüzel gelişen gecekondu yapılaşmasına sahne olmuş.
Köyden kente göç eden insanların bu yeni yaşama ayak uydurmaya çalışmalarının yanı sıra beraberinde getirdikleri sosyal ve kültürel yapılarının kent dinamizmiyle savrulduğu da görülmekte. Bu çerçeveden bakıldığında özellikle yoğun bir yapılaşmanın da olduğu Gülsuyu–Gülensu mahallelerinin yeniden planlanma süreçlerini çok hassas ve karmaşık süreçler olarak değerlendirebiliriz. Çok disiplinli ve katılımcı bir model ile de olsa uzmanlık alanımız olan mekansal planlamanın bu bölgede iyi bir sonuç vermeyeceği, nitelikli bir çevre yaratılamayacağı gibi ekonomik olarak da sürdürülebilir olamayacağı çok net.
Başıbüyük mahallesi ise düşük yoğunluklu, daha seyrek bir yapılaşmaya sahip olmasının yanı sıra parsel sahipliliği açısından büyük bir çoğunluğu kamu mülkiyetindedir. Ancak bu bölge de üzerinde plansız spekülatif konut gelişimi baskısını hissetmektedir. Özellikle çevre hinterlantta gelişen mega projeler, dev üniversite kampüsleri ve hastaneler gibi yoğunluğu çeken oluşumlar bu gelişim baskısını daha da hızlı arttırmaktadır. Bu anlamda zaman içerisinde mahallenin kendine has romantik görüntüsünü kaybedeceği maalesef öngörülmektedir.
Modern planlama ve kentsel tasarım ilkeleri ekseninde katılımcı ve bütüncül bir plan ile alt bölge olarak tarif edebileceğimiz alanda planlanan alt merkez ve konut alanları yaptığımız çalışmanın omurgasını oluşturmaktadır. Bu plan çalışması getirdiği şehircilik standartları ve sosyal çeşitlilik ile sadece Başıbüyük mahallesini etkilemeyecek yarattığı zengin açık-kapalı yaya odaklı, yeşil ve mavi ile bütünleşen kamusal mekanları ile çevre hinterlantına da önemli katkılar sunabilecektir.
Proje bir planlama ve kentsel tasarım çalışması ve de bir tür yerinde dönüşüm modeli olarak doğmuştur. Şu an plan kapsamında bir ada bazında gerçekleştirilen mimari uygulama süreci de tasarlanan bütünün ilk etabı ve örneğidir.
İlk etap kapsamında gerçekleştirilen konut alanı ada bazında dönüşüm ile kamuya açık ortak alanlara imkan veren bir komşuluk grubudur. Konutlar yatayda gelişen ve alanın zorlu topografyasına uyum sağlayan kademeli mimarisi ile ölçek bağlamında çevresi ve kurguladığı peyzaj ile entegre olmaktadır. Bloklar arazinin sahip olduğu eşsiz deniz manzarasına yönelerek ve birbirlerinin görüşünü kesmeden konumlanmıştır. Sokak kültürünü benimsemiş yapı adasında konut büyüklükleri ve kullanılan malzemeler anlamında ekonomik bir üretim gerçekleştirilmiş, ortak kapalı alanlarda doğal ışık ve hava sirkülasyonu düşünülmüş, teras ve balkon gibi açık alanlara özellikle önem verilmiştir.
Sonuçta kentsel dönüşüm sürecinde yapı, sokak, mahalle üçlü sistematiğini ön plana çıkaran, dönüşümü hem mekansal hem de yaşamsal bileşenleriyle ele alan, “sosyal etki yaratan” yeni yaklaşımlara ve modellere ihtiyacımız var.
Uygulanan ilk etapta hayatın başlaması ile edineceğimiz deneyim bize birçok konuda ışık tutacaktır. Bir süre sonra alanda yapılması gerekli görülen etki analizlerinin üzerinde çalışılması faydalı olacaktır. Uyguladığımız modelin artıları ve eksileri ancak bu analizler sonucunda ortaya çıkabilir.
Başıbüyük Mahallesi alt bölgesine ait nazım plan İBB ve Maltepe belediye işbirliğiyle yürürlüktedir. Planın altlığını oluşturan Prof. Hüseyin Kaptan’ın özet raporuna ise buradan erişebilirsiniz.”