İnsan, var olduğundan beri dileklerinin gerçekleşmesi noktasında sembollerden ve canlı olmayan varlıklardan medet umar. Bu, kimi zaman uğurlu sayı olur kimi zaman uğurlu gün.
Türkiye’de bu tür inanışlar arasında akla ilk geleni ise dilek ağaçları. İslam’da hurafe olarak adlandırılan dilek ağacı geleneğine Avrupa’da da rastlamak mümkün. Fakat biraz farklı. Avrupalılar, dilek dileyip ağaç dallarına çaput bağlamıyorlar, bir kilidin üzerine isimlerini kazıyıp köprülerin demir parmaklıklarına asıyorlar. Anahtarlarını da nehre atan çiftler böylece aşklarının bir ömür boyu devam edeceğini düşünüyorlar. Bu inanış öyle bir noktaya gelmiş ki bazı köprülerin demir parmaklıkları kilitlerden görünmez durumda. Söz konusu geleneğe Avrupa’nın birçok ülkesinde rastlamak mümkün. Ancak Almanya’nın Köln kenti bu konuda başı çekenlerden. Zira şehrin kalbinde bulunan Hohenzollern köprüsü’nü kimse bu isimle tanımıyor. ‘Kilitli köprü’ dediğinizde ise hemen tarif ediyorlar. Köprülere kilit asma geleneği Avrupa’da 2000’li yılların başında başlamış. Nasıl başladığı konusunda ise çeşitli rivayetler var. İtalya’daki Ponte Milvio Köprüsü’ndeki geleneğin İtalyan yazar Frederico Moccia’nın bir kitabında bulunan hayali hikâyeye dayandığı söyleniyor. Sırbistan’da ise geleneğin Birinci Dünya Savaşı yıllarına dayandığı belirtiliyor. Kavuşmayan iki âşığın hikâyesinden etkilenen genç kızların kendi aşklarının benzer bir sonuçla neticelenmemesi için köprüye sevdiklerinin isimlerini yazıp kilitledikleri rivayet ediliyor. Şehir yönetimlerinin çoğu ise söz konusu gelenekten rahatsız. Köln’deki köprünün sahibi konumunda bulunan demiryolları işletmesi, birkaç kez söz konusu kilitleri kaldırma girişiminde bulunmuş fakat halkın karşı koyması ile karşılaşınca vazgeçmek zorunda kalmış. Paris ve Floransa’da da benzer tartışmalar yaşanmış. Paris’te belediye bir kez kilitleri kaldırmayı başarmış fakat kısa sürede köprü yeniden kilit cennetine dönüvermiş. Kilitlerin işe yarayıp yaramadığı bilinmez fakat köprü üzerinde yol açtığı rengarenk görüntü görülmeye değer.