Emek Sineması Basın Açıklaması

Emek Sineması'nın yıkılmasını protesto eden sivil toplum kuruluşları 24 Aralık tarihinde ortak bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamanın tam metni şu şekilde:

“Emek Sineması’nın içerisinde yer aldığı adanın yıkılıp yerine bir AVM yapılacağını, Emek’in bu AVM’nin en üst katına her nasılsa ‘yıkılmadan, sökülerek taşınacağını’ duymayan kalmadı. Hatırlanacak olursa geçtiğimiz Mayıs ayında 9. İstanbul İdare Mahkemesi öngörülen projenin durdurulmasına karar vermişti. Ancak, bilirkişi raporunda projenin kültür dokusuna uygun olmadığının belirtilmesine rağmen mahkeme 1 Aralık’ta raporu hiçe sayarak durdurma kararını iptal etmiş bulunmakta.

Bir kaç gündür Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay gözümüzün içine bakarak Emek’i yıkmayacaklarını söylüyor. Öte yandan Demircan dün yaptığı açıklamada ‘salonun içindeki önemli bölümler söküldü, saklanıyor, bire bir kullanılacak’ diyor. Bu yıkımın ta kendisidir! Öncelikle ve acilen, henüz hukuki süreç devam ederken, henüz yıkım kararı çıkmamışken, Emek Sineması’nın içinin sökülmeye başlanmış olmasının kimler tarafından, hangi hukuki gerekçelere dayandırılarak ve ne zaman gerçekleştirilmiş olduğunun, sökülen parçaların nerede korunduğunun ve bunun denetiminin kimin tarafından yapıldığının kamuoyuna açıklanmasını talep ediyoruz.

Demircan, aynı açıklamasında ‘bu tartışmayı siyasetçilerin veya sokaktaki vatandaşların yapmasının süreci kilitlediğini, konunun uzmanlarına bırakılması gerektiğini’ söylüyor. Belli ki, bir buçuk yıldır devam eden mücadele, binlerce İstanbullunun tek bir ağızdan yükselen sesi duymazdan gelinmiş ve Emek içeriden sökülmeye başlanmış.
Şimdi soruyoruz, üzerinde yürüdüğümüz sokak, gittiğimiz okul, hastane, sinema, sesimizi duyurmak için çıktığımız meydan, nefes aldığımız park… Bütün bunlar hakkında uzman olan kişiler kimlerdir? Biz bugün burada toplanmış olan binler, eğer iktidarın nezdindeki tek vasfımız sokaktaki vatandaşlık ise, sokaktaki vatandaşlar olarak soruyoruz: Fener-Balat-Ayvansaray’da, Sulukule’de, Dikmen’de, Senoz’da, Tortum’da, Gerze’de, Solaklı’da yaşam alanları yok edilenler bu konuları hangi uzmanlara bırakmalı?

Bizler Emek Sineması projesinin Beyoğlu’nda uygulamaya konulması öngörülen kentsel dönüşüm planından bağımsız olmadığını çok iyi biliyoruz. Masa sandalye operasyonlarıyla boşaltılan ve büyük sermayeye açılması kolaylaştırılan İstikal Caddesi, yayalaştırma adı altında elitleştirilecek Taksim Meydanı, satışa çıkartılan okul ve hastaneler, çürümeye terk edilen AKM, boşaltılan Tarlabaşı ve yıkım tehdidi altındaki Bedrettin Mahallesi, kaçak katlarıyla kazulet gibi yükselen Demirören AVM; hepsi aynı planın parçası! Bu topyekûn saldırıya karşı topyekûn bir cevap vermek için bugün buradayız. Çünkü sokaklar, mahalleler, meydanlar, parklar bizim! Beyoğlu bizim, İstanbul bizim!

Başından beri vurguladığımız gibi, Emek Sineması tarihi ve kültürel bir miras olarak yerinde ve olduğu gibi korunmalıdır. Bugüne kadar korunmadıysa, bunun hesabını bizim vergilerimizle semirilen, tarihi yapıları korumakla yükümlü kurumlardan soruyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yenileme ve Anıtlar Kurulu, Sosyal Güvenlik Kurumu, Beyoğlu Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi! Hesap Verin!

Bir kez daha tekrar ediyoruz, haksız ve hukuksuz bir şekilde sermayeye devredilen Emek Sineması ve Serkildoryan binası Sosyal Güvenlik Kurumu’na, yani kamuya, yani bizlere aittir! Bu alan üzerindeki her türlü kullanım hakkı kamunundur ve kolektiftir. Bu nedenle nazarımızda meşru ve esas olan devlet kurumlarının ve şirketlerin çıkarları değil, kamunun yararı ve kararıdır.

Emek kolektif hafızamızın mekânıdır. Orada seyredilen filmler, kurulan hayaller, gidilen festivaller kadar adına yakışır şekilde 80 darbesi sonrası gerçekleştirilen ilk 1 Mayıs kutlamasının da mekânıdır Emek. Tüm bu nedenlerle Emek Sineması yıkımına karşı çıkmak geçmişimize sahip çıkmak kadar bugünümüzü kurmak ve farklı bir gelecek tahayyül edebilmek için verilen bir mücadeledir. AVM’ler içerisine sıkıştırılan sinema salonlarına, ticarileşen ve metalaşan sanatsal ve kültürel üretime karşı durmak, kenti ve kentsel mekanları sermayenin ve iktidarın elinden geri almaya yeltenmek, kamusallığı yeniden telaffuz etmeye ve kurmaya dair bir çabadır.

Bu nedenlerle, öncelikle Kamer İnşaat’ın sunduğu projenin ivedilikle iptal edilmesi gerekli! Devlet burayı yerinde ve olduğu gibi korumakla ve restore etmekle yükümlüdür. Bizler Emek Sineması ve Serkildoryan binası gibi kamuya ait mekânların sermaye ve siyasi iktidarın kararına ve çıkarına göre yeniden işlevlendirilmesini reddediyoruz. Dolayısıyla, kapalı kapılar arkasında, tartışılmadan, şeffaf süreçler yaşanmadan geliştirilen her türlü ‘projeciliğe’ itiraz ediyoruz. Sosyal sorumluluk veya kültür-sanat hamiliği çerçevesinde, sermayenin kamu mekânlarını yeni yatırım ve prestij alanlarına çevirmesine göz yummuyoruz. Bu mekânların geleceğinin ancak ve ancak kamusal bir tartışma süreci içerisinde belirleneceğini savunuyoruz. Sendika, meslek örgütleri, sinemacılar, kültür sanat üreticileri, kent aktivistleri, sivil toplum kuruluşları ve demokratik kitle örgütlerini demokratik ve katılımcı bir karar alma mekanizması inşa etmeye çağrıyoruz. Sonuç olarak iki yıldır süren bu mücadelenin bize yeniden ve daha güçlü bir biçimde sordurtması gereken temel soru şudur: Yaşadığımız kent üzerindeki söz hakkı kimin? Biz, hepimizin diyoruz!

24 Aralık 2011, Emek Sineması Hâlâ Burada. Yıkmak istiyorlar. Yıktırmıyoruz!

Emek Bizim İstanbul Bizim!

İstanbul Kültür Sanat Varyetesi

Beyoğlu için Mücadele İnisiyatifi

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD)

Sinema Emekçileri Sendikası (SİNESEN)

İşçi Filmleri Festivali

Yeni Sinema Hareketi

İMECE-Toplumun Şehircilik Hareketi

Kamusal Sanat Laboratuvarı”

Etiketler

Bir yanıt yazın