Türkiye'de siyasi iktidarların şehirlerde biriken sorunları af yasaları ile çözme yöntemlerinin artık bir sonuç vermediğini şimdilerde acı bir biçimde görüyoruz.
Deprem kuşağında olan bir ülkenin bugüne kadar gerekli tüm tedbirleri almış olması lâzımdı. Ne yazık ki ne vatandaşta, ne de siyasetçilerde böyle bir düşünce biçimi oluşmadı. Ve bu zamana kadar bir avuç toprağın sahibi olan; yatırımcılar da dahil herkes, bu topraktan maksimum rant elde etmek istedi. Hatta istemenin de ötesinde baskı kurdu.
Sonuç ortada.
Şimdi ilk defa bir Başbakan seçimi kaybetmeyi göze alarak, üstelik bunu da kamuoyunun önünde deklare ederek ve üç dönemdir imar affı yasası çıkarmadan seçim kazanan bir iktidar olarak deprem tehdidi altındaki bölgelerde hasarlı binaları yenilemeyi taahhüt ediyor.
Başbakan ile Çevre ve Şehircilik Bakanının bunu söylerken altını çizdikleri çok önemli bir husus var: Yerinde Çözüm.
Bu işin altından kalkmak gerçekten zor. Ya hasarlı çürük binalarda oturmaya devam edeceğiz ya da yenilenmiş güvenli binalarda oturacağız. Bunun kararını hep birlikte vermeliyiz ki sonuçlarını artık başkalarının üzerine atmaktan vazgeçelim.
Peki “yerinde çözüm” nasıl hayata geçirilebilecek?
Başlangıçta, daha proje aşamasına geçilmeden önce yapılması gereken çok önemli çalışma var. Şehir, ilçe, mahalle ya da sokağımızda yapılacak kentsel dönüşüm ve gelişim projesinde yerinde çözümü gerçekleştirebilmek için önce iyi bir iletişim politikası uygulamak gerek.
İkinci nokta bu dönüşümün sağlayacağı yararların paylaştırılmasında adil olabilmek ve bu konuda güven vermektir. Bu her iki taraf içinde en iyi çözümdür.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin de birlikte çalışmasında, yapılacak uygulamalarda, kararların alınmasında bize en iyi çözümü getirecektir. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri farklı disiplinlerin de içinde bulunduğu çok yönlü bir çalışmadır.
Bu arada iyi bir haber. İnşaat sektörü geçtiğimiz birkaç yıl ile birlikte bu yıl da devam eden büyük bir değişim ve dönüşümün içinde. Çünkü ev sahibi olma isteği sadece İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde değil, diğer şehirlerimizde de büyük bir hızla devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda konut satışları Anadolu’nun çeşitli illerinde artış gösterdi. Bu yıl ilk dokuz ayın konut kredilerindeki artışta görüyoruz. Bu artışta, yüksek faize rağmen metropollere göre konut fiyatlarının uygun olmasının etkisi var.