Osmanlı Topraklarında Arkeoloji, Diplomasi ve Sanat

“Osman Hamdi Bey ve Amerikalılar: Arkeoloji, Diplomasi, Sanat” sergisi kapsamında düzenlenen sempozyum 15 Ekim’de Pera Müzesi’nde gerçekleştirildi.

Sergi küratörlerinden Renata Holod moderatörlüğündeki ilk oturum, Pennsylvania Üniversitesi’nden C. Brian Rose’un arkeoloji biliminin gelişimini, günümüzde bu konuda karşılaşılan problemleri ve Osmanlı topraklarında arkeolojinin başlangıcını ele aldığı konuşmayla başladı. Rose, arkeolojinin yeni bir alan olduğunu belirtirken, aslında insanların uzun zaman önce kazılar yapmaya başladığını ifade etti. Konuşmacı “Rönesans döneminde antikiteye bir ilgi belirmişti fakat bu aynı zamanda arkeolojik mirasın tahrip olmasına da sebep oldu çünkü bir bilinç gelişmemişti. Yine sonrasında gerçekleşen kazılar da hazine avı niteliğindeydi,” dedi.

18. yüzyılda İngiltere’den Doğu’ya, İtalya ve Yunanistan’a gerçekleştirilen gezilerin arkeolojiye olan ilgiyi arttırdığını, bu gezilerin sonucunda akademik yayınların yayınlanmaya başlandığını, çeşitli enstitülerin kurulduğunu belirten konuşmacı, antikite merakı çerçevesinde 1734 senesinde Society of Dilettanti’nin kurulmasıyla Osmanlı topraklarındaki antik Yunan kentlerinin de bu ilgi alanına dahil olduğunu ifade etti. Rose, “18. yüzyıl itibariyle British Museum (1753), Louvre Müzesi (1793) gibi müzeler kuruldu ve arkeolojik mirasa sahip ülkelerde kazılara sponsorluk yapan okullar açılmaya başlandı. Osmanlı İmparatorluğu’nda da kazılar başladı. İlk kazılar 1870’te Troy, 1875’te Olympia ve 1878’de Pergamon’da gerçekleştirilen kazılardır,” dedi.

Sonrasında Amerika’da arkeolojinin gelişimine değinen konuşmacı, ilk kazıların Archeology Institute of America’nın gerçekleştirdiği, Joseph Clarke ve Francis Bacon yürütücülüğündeki Assos Kazıları olduğunu, bunu ise Pennsylvania Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği 1889-90 Nippur Kazıları ve 1922-34 Ur kazılarının takip ettiğini belirtti. Günümüze kadar arkeolojinin gelişimini politika çerçevesinde de ele alan Rose, Afganistan ve Irak’taki Amerikan askerlerine bölgedeki arkeolojik mirasın tahrip edilmemesi için oluşturulan projeden bahsederek konuşmasını tamamladı.

İkinci konuşmacı Assos Kazı Başkanı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim görevlisi Nurettin Arslan ise Assos Antik Kenti’nin kuruluşunu, topoğrafik yapısını ve üç dönemde gerçekleşen kazıların geçmişini, kazılarda karşılaşılan problemleri ele aldı.

Pennsylvania Üniversitesi’nden Robert Ousterhout, Amerika’da arkeolojik fotoğrafın babası olarak nitelendirilen, Osmanlı topraklarında Assos ve Nippur kazılarına katılmış olan John Henry Haynes’in (1849-1910) yaşamı, katıldığı kazılardaki rolü ve fotoğraflarının analizini yapan bir konuşma gerçekleştirdi. Ousterhout, Osman Hamdi Bey’in, Robert Koleji ve Central Turkey College Ainteb’de de ders vermiş olan Haynes’in bir fotoğrafı üzerinden yaptığı resmi de tanıttı.

Sergi küratörlerinden Robert Ousterhout’un moderatörlüğündeki ikinci oturumda ise ilk olarak Boğaziçi Üniversitesi’nden Ahmet Ersoy, Osman Hamdi Bey’in “Cami Kapısı Önünde” resmini dönemin toplumsal yapısı, Oryantalist resmin özellikleri ve Osman Hamdi’nin Batı Oryantalizminden ayrıldığı noktalar üzerinden değerlendirdi.

Sydney Üniversitesi’nden Mary Roberts ise ünlü Oryantalist ressam Jean Leon Gerome’un İstanbul’a ziyareti ve dönemde tahtta olan Sultan Abdülaziz’in ısmarladığı ve Dolmabahçe Sarayı koleksiyonunda yer alan, bazılarının 1878 Paris Dünya Fuarı Osmanlı Pavyonu’nda sergilendiği resimlerini anlatan bir konuşma gerçekleştirdi.

Sempozyum Renata Holod’un kapanış konuşmasıyla son buldu.

Etiketler

Bir yanıt yazın