Astay Gayrimenkul'ün Zeytinburnu Kazlıçeşme sahilindeki OnaltıDokuz İstanbul projesi bir süredir sosyal medyada tartışılıyordu.
OnaltıDokuz İstanbul, tamamlandığı zaman bu şekilde görünecek.
Projenin bu kadar tartışılmasının sebebi binaların Tarihi Yarımada silüetinde artık belirgin bir yer alması.
Denize 200 m mesafede, lebiderya olarak tanıtılan binaların mimarı projenin internet sitesinde Tahsin Alpar olarak geçiyor.
Bir süredir Tweeter’da tartışılan bu konu Radikal gazetesinde Ömer Erbil’in haberi ile daha fazla kişinin gündemine oturdu. Ömer Erbil haberinde süreci şu şekilde anlatıyor:
“Belediye kurula sormadı
ASTAY Gayrimenkul tarafından geçen yıl nisanda başlanan ve Mart 2012’de hizmete açılması planlanan üç gökdelenin hemen yakınındaki eski Sümerbank arazisi içinde Bizans askeri garnizon kalıntıları bulunuyor. İstanbul’un tarihi alanlarını kapsayan Tarihi Yarımada Yönetim Planı’na ait ‘Yönetim Alanı’ sınırları içinde kalan inşaatlarla ilgili olarak İBB’nin ilgili Koruma Bölge Kurulu’na danışması gerekiyordu. Proje kurulun onayına sunulmadığı gibi hafriyat sırasında Arkeoloji Müzesi uzmanları da yer almadı.
Kurul rapor hazırladı
Gökdelenlerin bu tarihi yarımadada nasıl yükseldiği Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne yapılan vatandaş şikâyetiyle ortaya çıktı. Kıyıdan bakıldığında Sultanahmet Camii’nin minarelerinin arasına üç gökdelen eklenmiş gibi bir manzara vardı. Denize 200 metre uzaklıkta kurulan üç blok 27, 32 ve 36 katlıydı. Genel Müdür Yardımcısı Nermin Beşbaş, inşaatlar için 4 Numaralı Koruma Bölge Kurulu’ndan bilgi istedi. Kurul da raportör görevlendirdi. İki uzmanın yerinde yaptığı inceleme sonucunda hazırlanan raporda; “Müdürlüğümüz arşivinde yapılan incelemede parsele ilişkin işlem dosyası bulunmadığı, Koruma Bölge Kurulu tarafından alınan bir karara rastlanmadığı, parsele ait tescil kaydının olmadığı, sit alanı içinde olmayan parsele ilişkin plan yapma, onama yetkisinin İBB ve Zeytinburnu Belediyesi’nde olduğu, inşaat faaliyetlerinin devam ettiği, alanın İstanbul’un Marmara siluet kapsamında kalmakta olduğu, Tarihi Yarımada’ya çok yakın bir noktada bulunan parseldeki yapılaşmanın İstanbul’un siluetini olumsuz etkilediğinin tespit edildiği, konunun Koruma Bölge Kurulu’nca da değerlendirilmesi gerektiği” vurgulandı.
Projenin bir başka sorunu da ölçeksizlik. Mayıs 2011’de çekilen fotoğraflarda arkadaki binalarla arasındaki ölçek farkı çok rahat bir şekilde okunuyor.
‘Geri dönüşsüz zarar’
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Koruma Bölge Kurulu’ndan gelen bu bilgiler üzerine inşaatlarla ilgili belediyelerden değerlendirme istedi. İBB ve Zeytinburnu Belediyesi’ne gönderilen 11 Ağustos tarihli yazıda “Sit alanında olmayan ancak Tarihi Yarımada Yönetim Alanı Sınırı içinde kalan ve Tarihi Yarımada’ya çok yakın bir noktada bulunan söz konusu parseldeki çalışmaların incelenerek değerlendirilmesi ve varlığın olağanüstü evrensel değerini geri döndürülemez şekilde olumsuz yönde etkileyecek uygulamaların durdurulması” istendi.
Ancak inşaatlar devam ettiği gibi, bu yapının İstanbul’un siluetine zarar verdiğini tespit eden koruma kurulu tarihe karışmış durumda. Kurullar bir süre önce Kanun Hükmünde Kararname’yle lağvedilmişti.
UNESCO Türkiye’yi uyarmıştı
UNESCO 2003 yılından bu yana İstanbul’da büyük ölçekli projelerin, kentin silueti üzerinde endişelerini dile getirmiş, büyük ölçekli projelerin uygulanması öncesinde uluslararası standartların göz önüne alınması istenmişti. Çalışmaların Dünya Mirası Kültür Varlıkları için Etki Değerlendirmesi Rehberi doğrultusunda yapılması tavsiye edilmişti. Uzmanlar UNESCO’nun ilk toplantısında gökdelenlerin gündeme geleceğini ve bu konuda İstanbul’a büyük yaptırımlar uygulanabileceğini söylüyor.
Topbaş da rahatsız, önlem yolda
Üç gökdelene yapı ruhsat iznini Zeytinburnu Belediyesi verdi. Belediyenin, projeyi onaylarken yükseklikten çok yapının arazi içinde kaplayacağı genişliği baz alarak ruhsat verdiği belirtiliyor. Ancak binaların boyu uzadıkça İstanbul siluetine zarar verdiği de ortaya çıktı. Görüntünün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı da rahatsız ettiği öne sürülüyor. Yeni imar düzenlemesi hazırlandığı, tarihi ve doğal sit dışında kalan yerlerde yapılacak yüksek yapılara, bundan sonra bu yasaya göre izin verileceği belirtiliyor.”
8 yorum
Ayiptir, milletçe utanmamız gereken projelere bir yenisi daha ekleniyor. Bu binalar ancak görgüsüzlük, kültürsüzlük ve umursamazlık örnegi olabilirler.
Kim hangi hakla bu binaların yapımına izin verebilir. Tek çözüm derhal yıkılmalarıdır.
Kentlerimizin siluetini hice sayip, degistiren ve mimarlikla hicbir alakasi olmayan, insansizca yapilan bu finans projelerinden kurtulalim artik.
Dunyaya en guzel, gelisen bir ulke ornegi olacagimiza, daha da batiriyoruz kendimizi. Tavla oynarcasina boyle zar atip arsalara oturtulan ve etraftaki yasami hice sayip goklere dogru tirmanan bu projelerin onunu birileri kessin, veya akilli mimarlar ve finanscilarla calisilsin.
Bir projeyi dunyaya getiren para olabilir, ama, yasatan bu projeyi evlatlik edinen halktir…
bu aralar pelesenk oldu ama tam anlamıyla ucube bunlar.
http://www.astayyatirim.com /index.php/page /index/tr/iletisim
Büyük şehir belediye başkanı, Kadir topbaş’ın açıklaması: http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/Pages/Haber.aspx?NewsID=19669
Silüet konusunda sabıkalı olduğumuz kesin. Sadece tarihi yarımada değil -ki dünyanın sayılı silüetlerindendir ve kesinlikle bu binaların bu silüetin içine yerleşmelerine biran önce engel olunmalı, silüete giren katlar bedeli ne olursa olsun yıkılmalıdır- Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bu silüet faciası yaşanmakta. Bunun nedeni de bizim ulusal özelliğimiz olan mimariyi parsel bazında yapılan, ruhsatını politikacıların verdiği bir iş sanmamız.
İlk kez Ankara’da Anıtkabir Aslanlı yol’da görmüştüm bu silüetin ne kadar önemli olduğunu, o tarihe kadar sonsuzluk duygusu veren Aslanlı yol bir ucunda Sabancı Kız yurdu diğer ucunda Karayolları binası olan garip bir platforma dönüşmüştü.
Bu arada hiç olmazsa meslek odamızın bir kez olsun “bu projeye vize vermemiş olduğunu ve özellikle de vize harcı almamış olduğunu ümit ediyorum”. Malum timsahlarda ağlarmış sonradan…
Bravo bize, İstanbul bitmiştir artık. imar magandaları iş başında, tabii yapacakları bu…Sadece m2 hesaplamak, iki boyutlu düşünmek, saygı ve ahlaktan yoksun olmak.
keşke proje bu aşamaya gelmeden bu kadar itiraz edebilseydiniz.istanbulda bunun gibi siluete zarar veren onlarca yapı var neden biri bişey diyince yada bu proje “moda” olunca konuşuyoruz. ertesi günde hiç bişey olmamış gibi devam ediyoruz… anlaşılması güç toplumsal bilinçsizlik gibi bişey malasef artık buna alıştık.. bu yapılardan görmeye alıştık. artık o kadar çoğaldılar ki siluete zarar vermeyi bi tarafa bırakıp siluet oluşturdular kendilerine…