Dünya Kültür Mirası Listesine 1994'te alınan Karabük'ün Safranbolu ilçesi, yüzlerce yıllık süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşayan en önemli yapı taşlarından birini oluşturuyor.
Birçok şair ve sanatçıya esin kaynağı olan ilçe, anıt eserlerin yanı sıra yaklaşık 2 bine yakın tarihi konaklarıyla ziyaretçilere adeta “zamanda yolculuk” yaptırıyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, anıt eserlerinin yanı sıra yaklaşık 2 bine yakın tarihi konaklarıyla ziyaretçilere adeta “zamanda yolculuk” yaptıran Safranbolu, Dünya Kültür Mirası Listesine kabul edilmesini sağlayan kültürel varlığını, korumacılığa önem vererek kuşaktan kuşağa aktarıyor.
İlçe merkezinde 18. ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında inşa edilmiş geleneksel Türk evlerinin yapımında, yerleşim düzeni ve yol-sokak-meydan yapısı gibi fonksiyonellik özelliklerin yanı sıra estetik unsurlardan da hiçbir şekilde vazgeçilmediği görülüyor.
Birçok şair ve sanatçıya esin kaynağı olan ilçede, 1977 yılında 14. Antalya Film Festivali En İyi Kısa Metrajlı Film Dalında Altın Portakal Ödülünü alan ve Süha Arın’ın yönetmenliğini yaptığı “Safranbolu’da Zaman” adlı belgesel film, ilçenin kültürel mirasını yansıtan en önemli eserlerin başında yer alıyor.
Herhangi mimari plan olmaksızın yapılan, hiçbir tarihi evin birbirinin önünü kapatmadığı Safranbolu’da, kendilerine göre daha merkezi konumdaki kamu binalarına, İslami yapılara ve anıt eserlere dönük evlerin hangisinden bakılı rsa bakılsın manzaraları kapanmıyor.
Şehrin genel yapısından Safranbolu evlerine doğru gidildikçe bunların büyük kültür birikiminin, maddi zenginliğin ve yüksek düzeyde ustalığın ürünü olduğu görülüyor.
EVLERDEN YANSIYAN KÜLTÜR
Bahçe içinde çoğunlukla 3 katlı, 6-8 odalı, geniş hacimli, insan ihtiyaçlarına uygun tasarlanmış ve estetik biçimde şekillendirilmiş büyük konaklar ın boyutunu ve biçimini, büyük aile yapısı, yağışlı iklim, kültürel ve maddi zenginlik olmak üzere 3 unsur belirliyor.
Çevreye saygılı tasarlanan evlerde, doğa, insan ve ev ilişkileri son derece düzenli ve dengeli şekilde yer alıyor. Çevreye olduğu kadar komşuya da saygı egemen, hiçbir ev diğerinin görüşünü engellemiyor.
Görünüm halkça paylaşıldığı evlerin içindeki odalarda oturma düzeni, bir hiyerarşiye bağlı bulunuyor. Sedirin en uygun yeri, ailenin en büyüğüne ya da gelen misafire terk ediliyor. Evlerin, dükkanların, camilerin, han ve hamamların cephelerindeki kuş evleri ise sevgi ve merhamet sembolü niteliği taşıyor.
CİNSİYETE GÖRE KAPI TOKMAĞI
Konakların kapısında bulunan 2 tokmaktan kalın ses çıkaranı erkekler, ince ses çıkaranı kadınlar çalıyor. Sese göre evdekilerin gelen misafirin erkek mi kadın mı olduğunu anlayabildiği tarihi konaklarda, tokmaklardaki ipin bağlanış şeklinden de ev sahibinin evde olup olmadığı anlaşılıyor.
İki tokmak arasına bağlanan ip “evde yokum”, aşağı doğru sarkıtılan ip ise “evdeyim” anlamını taşıyor. Kapı tokmakları, demir ustalarınca da yeniden yapılarak satılıyor.
Padişah 3. Selim zamanında sadrazamlık yapan Safranbolulu İzzet Mehmet Paşa tarafından 1796’da inşa ettirilen caminin altından geçen Akçasu Deresi’nin iki yakasına kurulu Demirciler Çarşısı’ndaki ustaların ürünleri de kültürel mirasın önemli unsurlarının izlerine taşıyor.
Geçmişte Osmanlı ordusunun ihtiyaçlarını karşılamak iç in yankılan çekiç sesleri, şimdi tarihi evlere kapı kolu, tokmak ve menteşeler ile bazı tarım aletleri yapılırken duyulabiliyor.
Tarihi evlerin kapı tokmaklarının benzerlerini yapan demir ustalarının ürünleri, restorasyon işlerinin yanı sıra bölgeye gelen turistlerin talebi doğrultusunda satılıyor.
GÜNEŞ SAATİ
Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa Camisi avlusunda İslam dininde ibadet saatlerine verilen önem dolayısıyla zamanın en doğru şekilde belirlenmesi amacıyla yapılan güneş saati, günümüzde turizme hizmet eden eserlerin başı nda yer alıyor.
Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın sürgün olarak geldiğ i Safranbolu’da sıkıntılı anlar yaşadığı dönemde ilk namaz kıldığı dergah ın yerine, affedilmesi ve İstanbul’a dönmesi durumunda cami yaptıracağına yönelik adağı doğrultusunda inşa edilen cami, 1661 yılından bu yana ayakta duruyor.
İlçenin anıtsal yapılarından biri gösterilen ve büyük kemerli kapıdan girilen caminin, tuvaletler ve abdest musluklarının bulunduğu avludaki güneş saati, sabah 06.40 ile akşam 17.20 arasındaki zamanı, özel hazırlanmış mermer üzerindeki metal plakanın gölgesi yardımıyla gösteriyor.
Yatay tip güneş saati, gölge ile mermer üzerindeki çizgilerin buluş ma anı nı zaman olarak yanılgısız yansıtmayı günümüzde de sürdürüyor.
TURİSTLERİN UĞRAK YERLERİ
Safranbolu’da “Cinci Hoca” olarak anılan Hüseyin Efendi tarafından 1645’te dönemin baş mimarlarından Mimar Kasım’a yaptırıldığı tahmin edilen handaki 22 standart, 2 süit ve 1 han ağa odası, mükemmel bir taş işçiliğ i yansıtmasının yanı sıra tarihi konakların manzarasıyla turistlerin beğenisini topluyor.
Geçmişte handa konaklayanların değerli mallarını korumak için yapılan ve akşam kilitlendikten sonra gün doğumuna kadar açılmayan 3 ton ağırlığındaki büyük kemerli kapısıyla da ilgi çeken han, Safranbolu’nun tarihi mirasını yansıtan önemli eserler arasında yer alıyor.
Safranbolu’da 18. yüzyılın başlarında görev yaptığı bildirilen kışla kumandanı Hacı Mehmet Efendi’nin yaptırdığı ve günümüzde müze olarak kullanılan Kaymakamlar Konağı’nda, 150-250 yıllık ev eşyaları, müzik, mutfak ve tarım aletleri sergileniyor.
Tarihi ev, harem-selamlık bölümü, evin harem bölümünden selamlığa kadınların yemek ve kahve servisi yapmasını sağlayan dönme dolabı, gelin, sandık ve çocuk odalarıyla dönemin sosyal hayatı hakkında da bilgiler sunuyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının Safranbolu’nun korunması projesi çerçevesinde 1979’da kamulaştırılarak restore edildiği bildirilen konak, müze olarak düzenlenmesinin ardından da turistlerin ilgisini çekiyor.
Osmanlı dönemine ait 150 yıllık ev eşyaları, müzik aletleri, sedir, giysiler, beşik, oyun eşyaları ve yatak örtülerinin yanı sıra konaktaki 18. yüzyıldan kalan bindallı kıyafeti ile 250 yıllık taş ayna turistleri cezbediyor.
Kent Tarih Müzesi de yöresel kıyafetlerin, eski madeni paraların yer aldığı ve geleneksel mesleklerin canlandırıldığı bölümlerle 3 bin yıllık tarihsel mirası yansıtıyor.
Çeşitli dönemlerde askeri, mülki ve adli yönetim merkezi olarak kullanılan ve 19 Ocak 1976’da çıkan yangında büyük zarar görmesinin ardından 2000’de Kültür ve Turizm Bakanlığınca başlatılan restorasyon çalışmaları sonucu 2006’da onarılan bina, kentin kültürel, tarihsel, sosyal ve ekonomik zenginliğini yansıtıyor.
Tarihte üstün ekonomik ve kültürel düzeyine Osmanlı döneminde ulaşan Safranbolu ile ilgili kültürel yayınlar, uydu görüntüleri, Cumhuriyet dönemine ait kıyafetler, ilçeye özgü eşyalar, Roma, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait madeni paralar ve eski el yazması eserler müzede sergileniyor.
Orijinal haliyle korunan eserler, Safranbolu’yu açık bir hava müzesi, bir müze kent haline getiriyor.