Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği’nin yayınladığı Betonart Dergisi’nin Yaz Okulu 10.yılında Çanakkale’de düzenlendi. 16 farklı üniversiteden 20 mimarlık öğrencisi, Üvecik Köyü'nde 14 gün boyunca bir meydan düzenlemesi üzerine çalıştılar.
5. Gün (12 Temmuz 2011)
Öğrenciler gece boyunca tartışılanları uygulamaya yönelik hale getirmek için arazinin kotlarını aldılar. Farklı takımlara ve iş gruplarına ayrılarak projenin son halini ortaya çıkarmak için çalıştılar. İş grupları detay, avan proje, sunum ve maket başlıkları altında bölündü. Moderatörlerin katılımı ile gerçekleşen son değerlendirmede projenin revizyonları yapıldı. Gece boyunca ertesi sabah başlayacak olan inşaat için projelerin çizimine devam edildi.
6. Gün (13 Temmuz 2011)
Güne çizimlerini alıp köy meydanına gitmekle başlayan öğrenciler, müteahhite son projeyi çizimlerle ve maket üzerinden anlattılar. Bunun üzerine iş makineleri ile alanda zemin tesfiyesi yapıldı. Düzenleme yapılacak bölgede ömrünü bitirmiş ağaçlar söküldü, bunların yerine çınar ağaçları dikildi. Köy kahvesindeki çardağın üst kısmı değiştirilmek üzere söküldü. Öğrenciler bir yandan inşaat içerisinde görev alırken, bir kısmı köy içerisinde dolaşarak uygulamalarına yönelik yerel referanslar aradı. Akşamüstü Akçansa tarafından iş güvenliği eğitimi verildi. Öğrenciler sahada uymaları gereken güvenlik kuralları hakkında bilgilendirildiler. Akşam yemeıinden sonra moderatörlerden Deniz Güner’in “What’s going on in architecture?” başlıklı çağdaş tasarım teknikleri üzerine olan sunumu gerçekleşti.
7. Gün (14 Temmuz 2011)
Hafriyat yapılmış alanda inşaata devam edecek olan mimar adayları, güne yapılacak iş listesini çıkararak başladı. Öncelikle saha içerisinde uygulama projesinin üzerinde çalışabilecekleri bir ofis mekanı oluşturuldu. İnşaat sahasının etrafına şerit çekilmesinden sonra, öğrenciler baret, eldiven ve tulumlarını giyerek şantiye çalışmasına hazır oldular.
Uygulama projesini sahaya aktarabilmek için gerekli noktaların ölçüleri tekrar kontrol edildi. İş makinası yardımıyla tesfiyenin tamamlanmasının ardından su fıskiyelerinin besleneceği havuzun tahliye boruları ve elektrik tesisatı döşendi. Tesisatın yerini almasının ardından havuzun duvarlarını örmeye başlayan mimar adayları, mala kullanma, çimento karma gibi uygulamaları deneyimleme fırsatı buldu. Havuzun ve toprak dolgu yapılacak alanın duvarlarının örülmesininin ardından, kahvenin önündeki saçağın direkleri zımparalandı. Saha da tüm bu işler yürütülürken, bir gurupta çevre düzenlemesi için bitkileri seçip, satın almaya gitti.
Sahada sadece projenin uygulanmasını değil aynı zamanda deneysel uygulamalar ile malzemeleri keşfetmeye yönelik çalışmalar da yapıldı. Beton dökmek için kare kalıplar hazırlandı. Kalıplardan birinin içerisine pet bardak diğerine ise buruşturulmuş naylon yerleştirildi. Bu işlemin ardından kalıplara beton döküldü.
Yoğun ve yorucu bir günün ardından mimar adayları Geyikli sahilinde, deniz ve kum ile günün yorgunluğunu atıp, müzik eşliğinde eğlendi.
8. Gün (15 Temmuz 2011)
Şantiye günlüğünü oluşturarak güne başlayan mimar adayları, havuzun rölövesini çıkararak güne başladılar. Ölçüleri çıkarılan havuz üzerinde fıskiyelerin yeri belirlenerek, tesisatın döşenmesi izlendi. Ayrıca inşaatta kullanılacak olan malzeme siparişleri de şantiye alanına geldi. Şantiyede işlerini tamamlayan mimar adayları öğleden sonrasını Bozcaada turu ile değerlendirdiler.
Bozcaada’nın kentsel dokusu içerisinde, iki farklı kültürün birbiri içerisinde ki uyumlu birlikteliğini gözlemleyen mimar adayları, adanın mimari yapısını inceleme fırsatı yakaladılar. Ada turunun ardından deniz ve kum ile yorgunluklarını atarak, sahil kenarında yenilen akşam yemeği ile keyifli bir günü geride bıraktılar.
9. Gün (16 Temmuz 2011)
Şantiyede o gün yapılacak iş planını çıkararak çalışmaya başlayan mimar adayları için, günün önemi beton dökülmesinin gerçekleştirilecek olması idi. Beton dökülmesi için kalıplar çakılırken, öğrenciler de kalıpların uygulama projesinde doğru yerlere çakılıp çakılmadığını kontrol ettiler. Ardından beton dökülmesi gerçekleştirilirken, öğrenciler de çizmelerini giyerek sahadaki uygulamada yer aldılar. Beton dökülmesinden yayılmasına, mastarlanmasına kadar bir çok uygulamayı kendileri de uygulayarak, deneyimlediler.
Beton dökümünün ardından kahvenin yenilenecek saçaklarını zımparalayan öğrenciler, saçak demirleri pas önleyici uygulanarak ertesi gün gerçekleştirilecek boyama işlemine hazır hale getirildi.
Sahada bir yandan uygulamalar gerçekleştirilirken, diğer taraftan da projenin uygulanması ile ilgili detayları da düşünmeye devam ettiler.
10. Gün (17 Temmuz 2011)
Bir önceki gün dökümü yapılan betonun daha iyi priz alabilmesi için gün boyu sürekli sulandı. Çatlama olmaması, betonun mukavemeti düşmemesi ve kırılmaması için sulama işinde sırayla tüm öğrenciler görev aldı.
Pas önleyicisi yapılan kahvenin saçaklarının beyaz renk ile boyanması gerçekleştirildi. Beyaz renginin seçilmesinde, yerel doku da ağırlıklı olarak kullanılan renk olması, aynı zamanda saçak üzerinin kapatıldığı panellerin üst örtüsü ile de uyumlu olması etkiliydi.
Ertesi gün boyanacak olan dükkan duvarları için astar boyaması yapılırken, bir taraftan da havuzun üzerini kapatıp, sadece fıskiye ve aydınlatmaların açıkta kalacağı betonun dökülmesi için kalıp hazırlandı.
Şantiyede işlerini erken tamamlayan öğrenciler, köydeki bir düğün yemeğine katıldılar. Düğünde yenilen yemekte köy halkının sevgi ve ilgisi ile karşılaşan öğrenciler daha sonra soluğu sahilde aldılar.
Akşam yemeğinin ardından genel koordinatör Handan Kırımtay’a süpriz doğum günü düzenlendi. Önceki yılların öğrencilerinin hazırladığı videolar ve resimler ile Betonart’ın on yıllık tarihinde bir yolculuğa çıkıldı. Bu eğlencenin ardından tüm ekip tekrar düğüne katıldı.
11. Gün (18 Temmuz 2011)
Şantiyenin son günlerine girildiği için günlük iş planında daha fazla iş yer alıyordu. Günün en önemli işi seramik kaplama yapılacak olan alanlara şap betonu dökülerek, düzlenmesiydi. İşçiler şap atarken, öğrenciler de çimento taşıma, alanı sulama gibi görevlerde yer aldılar.
Günün ikinci önemli işi ise, tasarımdaki en önemli çizgilerden birisi olan – 25 kotu basamağının kalıbının çakılarak, betonunun dökülmesiydi. Beton dökülmesi sırasında, betonun yayılmasında ve mastarlanmasında öğrenciler çalıştı. Ayrıca kotlar ölçülerek, uygulama projesine göre yapılıp yapılmadığı da kontrol edildi.
Mevcut tuvalet için tasarımlarında iyileştirme öngören öğrenciler, bu iyileştirmeleri yapmak için çalışmaya başladı. Tuvaletin kapısı yan duvardan açılırken, mevcutta bulunan kapısını da tuğla duvar örerek kapattılar. İç duvarlarda yeni tasarıma uygun seramik kaplanması için mevcutta bulunan kaplamalar balyoz yardımı ile kırıldı. Ayrıca vitrifiyelerin çok temiz ve kullanılır durumda olmamasından dolayı yenilenmesine karar verildi.
Fıskiye havuzunun dibine şap atılarak düzlendikten sonra, havuz üzerine demir konstrüksiyon yapıldı. Demir konstrüksiyonun zımparalanması, pas önleyici ile boyanması gibi işleri yine öğrenciler üstlendi.
Bitkilendirme yapılacak olan alanların toprak dolguları yapılarak, bitkilerin ekimine hazırlanmaya başlandı.
Şantiye de işler hızla ilerlerken, öğrenciler sadece işlerin teknik detaylarını değil, aynı zamanda şantiyedeki bilek gücü, iş bölümü, koordinasyon ve kotların projeye uygunluğunun kontrol edilmesi gibi işlerin ne kadar önemli olduğunu da gördüler.
Gün sonunda Çanakkale merkezine giden öğrenciler, çalıştıkları şehri tanıma, gezme fırsatı yakaladılar.
12. Gün (19 Temmuz 2011)
Meydan tüm hızıyla projeye göre uygulanırken her geçen gün biraz daha şekillendi. Seramik döşenmesi tamamlandı. Seramiklerin alışılagelmiş şekilde döşenmesi yerine kahvenin önünün koyu renkli, dükkanların önünün açık renkli olarak başlayıp birbirlerine yaklaştıkları anda birbirleri içinde bu iki rengin eriyip karışarak yeri şekillendiren bir renk etkisi oluşturulması tasarımın önemli kararlarından biriydi.
Yer, bir taraftan beton ve seramik ile şekillenirken, diğer yandan yerdeki bu şekillendirme etkisini güçlendirecek olan duvarların boyaması da devam ediyordu. Astarları atılmış olan duvarlar yerel dokuya uygun olan beyaz renk ile boyanmaya başlandı.
Tuvalet iç duvarları örülürken, bir yandan da eski seramikler yerlerinden söküldü. Mevcut halinden değiştirilen tuvalet kapısının yeni yeri düzenlenerek örüldü. Verilen bir tasarım kararı ile ne kadar önemli bir iyileştirme yapılabileceğini görmek önemli bir deneyimdi. Tuvalet artık meydanda doğrudan algılanmak yerine, ikinci planda algılanırken aynı zamanda meydana koku gelmesi de önlenmiş oldu. Burada bir mimarın verdiği tasarım kararları ile insanların konforuna ne kadar önemli değişiklikler getirebileceğini de öğrenciler deneyimlemiş oldu.
Havuzun demir konstrüksiyonu çakıldıktan sonra zımparalanarak anti pas ile boyandı.
Şantiye sonrasında Assos antik kenti gezmeye gidildi, burada MÖ. 6 yüzyıla kadar uzanan bir yerleşmenin izleri ile karşılaşmak tüm herkesi heyecanlandırırken, taşın işlenmesinde ki ustalığa hayran kalındı.
Assos sahilinde denize girerek serinleyen öğrenciler daha sonra sahil kenarında yemek yediler. Yemekte hep birlikte söylenen şarkılar, çalınan akordeon ile yoğun bir günün daha sonuna gelindi.
13. Gün (20 Temmuz 2011)
Havuz konstrüksiyonu zımparalanarak pas önleyici ile boyanması tamamlandı. Havuzun üzerine yerleştirilecek betonun kalıbını çakan öğrenciler, zemine asma yaprakları yapıştırarak beton dökümünü yaprakların üzerine gerçekleştirdiler. Mevcutta bulunan asma ağacından ilham alınarak yapılan bu uygulama ile havuzun üzerindeki betonun, dokusu ile farklılaştırılması öngörüldü. Bitkilendirme için bırakılan yeşil alanın etrafı tuğla duvar ile örülerek, kahve saçağı ile meydan arasında görsel bir ayrım gerçekleştirmek istenirken aynı zamanda buraya oturma birimi olarak kullanılması öngörüldü.
Meydanın girişine, dışarıdan araç girişini engellemek ve oturma birimi işlevini üstlenecek olan tuğladan birimler örüldü. Bu tuğla birimler yerdeki seramik dokunun içerisinden yükseltilerek, üzerlerine seramik yerleştirildi. Bu şekilde ana konsept olan yeri şekillendirmek fikrine sadık kalınarak, yerin oturma birimlerini şekillendirdiği bir tasarım gerçekleştirilmiş oldu. Tuvalet iç sıvası yapılarak, seramik döşenmesine hazır hale getirilirken, dükkanların boyaması da bitirildi.Yer seramiklerinin döşenmesi de tüm hızıyla devam etti.
Yoğun bir günün sonunda öğrenciler 1989 yılında Ağa Han Ödülü alan ve 1971 yılında inşa edilen Sedat Gürel Evi’ni ziyaret ettiler. Öğrenciler, yerel malzemenin kullanımına, araziye göre bir yerleşimin tasarlanışı, evin birimlerinin birbirinden açık alanlar ile ayrılması gibi farklı yaklaşımları görme fırsatı yakaladılar.
Ziyaretin ardından öğrenciler ve moderatörler bir çay bahçesinde oturarak sohbet ettiler. Tasarım sürecinden uygulama sürecine kadar bu on beş günlük sürecin değerlendirilmesi yapıldı.
14. Gün (21 Temmuz 2011)
Projede sona yaklaşmanın heyecanı ile işlere sarılarak başlanan son gün yapılacak işler listesi oldukça uzundu. Zemin son halini alırken, oturma birimleri ve bahçe duvarı da sıvanarak kullanılabilir duruma getirildi.
Meydanın girişinde, girişi vurgulayacak aynı zamanda oturma birimi ve durak olarak öngörülen alanın üzerine gölgelik etkisi yaratacak olan örtü demir direklere yerleştirildi.
Köylülüler arasında havuz isteyen ve istemeyenlerin olduğunu, pek çoğunun da su sesi istediği düşünülerek zeminle aynı yüzeyde tasarlanan fıskiyeler tüm meydan kullanıcılarına hitap edecek hale geldi.
Fıskiyelerin suyunu besleyecek olan havuzun üstünü örtecek olan beton kalıplar sökülerek, kapak gerektiği şekilde kesildi. Kapak üzerinde doku etkisi yaratmak için kullanılan asma yapraklarının işe yaradığını görmek ise tüm mimar adaylarını mutlu etti.
Meydan içinde yer yer öngörülen yeşil alanların bitkileri de dikilerek, projenin uygulanmasında son dokunuşlar yapılmaya başlandı.
Gün sonunda son akşam yemeği yenirken, herkesin gözlerinde proje de sona gelmenin mutluluğu vardı. Canlı müzik eşliğinde yenilen yemek sonrasında sertifika törenine geçildi. Betonart koordinatörü Handan Kırımtay’ın konuşması ile başlayan sertifika töreninde belgelerini alan öğrenciler de Betonart Yaz Okulu’na katılmış olmalarından duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Ardından müzik eşliğinde eğlence kısmına geçilerek, Betonart’ın onuncu yılı çoşkuyla kutlanırken, on beş günün yorgunluğu da atıldı.