Ertuğrul Günay, Yassıada'nın yalnızca müzeden ibaret olmayacağını, çevresinde çeşitli kültür etkinlikleri yapılacak bir alanın yaratılacağını söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Yassıada’nın müze ada olmasıyla ilgili olarak, ”Bir anlamda bir demokrasi müzesi yapacağız burada (Yassıada). Ama bundan ibaret olmayacak, çevrede çeşitli kültür etkinlikleri yapılacak bir alan, belki küçük bir konaklama tesisi, sergi salonları, toplantı salonları gibi başka alanlar gibi düzenlemeler de yapacağız” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, beraberinde İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ile Sivriada ve Yassıada üzerinde helikopterle incelemelerde bulundu. Ardından tekneyle Yassıada’ya gelen Günay ve beraberindekiler, ilk olarak 27 Mayıs darbesinin ardından mahkeme salonuna dönüştürülen spor salonunu gezdi.
Burada gazetecilere yaptığı açıklamada, ”Burası bizim demokrasi tarihimizin, hukuk tarihimizin en acılı, en yüz kızartıcı olaylarının sergilendiği mekanlardan birisi” diye sözlerine başlayan Günay, bu salonun, 27 Mayıs askeri darbesinden sonra, halk oyuyla seçilmiş bulunan bir siyasi iktidarın temsilcilerinin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı dahil olmak üzere yargılandığı, olağanüstü yargılamaların yapıldığı bir mahkeme salonu olduğunu dile getirdi.
Günay, salonun 1958 yılında askeriyenin kullanımı için spor salonu olarak yapıldığını anımsatarak, 27 Mayıs askeri darbesinden sonra Demokrat Parti iktidarının bütün temsilcilerinin bu adada tutuklu olduklarını ve burada kurulan olağanüstü bir mahkemede yargılandıklarını anlattı. Yaşı yarım yüzyılı geçenlerin, radyodan bu yargılamanın sesli yayınını hatırladıklarını ifade eden Günay, ”Burada olağanüstü bir mahkeme kuruldu. En acımasız ve o zamanki darbe iktidarının siyasi iktidara karşı en fütursuz davranabilecek yargıçları toplandı. Burada, dünyanın demokrasi tarihinin, hukuk tarihinin yüzünü kızartan yargılamalar yapıldı” diye konuştu.
Dönemin mahkeme başkanı Salim Başol’un Yargıtay üyesi olduğunu ve daha önceki yıllarda Tan Matbaası olayından sonra Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel’i de mahkum etmesiyle tanınan bir yargıç olduğunu hatırlatan Günay, şunları kaydetti: ”Burada böyle bir yargılama sergilendi. Çevredeki yapıların bir kısmında da Cumhurbaşkanı ve Başbakan dahil olmak üzere Demokrat Parti bakanları, milletvekilleri tutuklu olarak bulundular ve sınırlı sayıda insanın da yargılamaları sözüm ona izlemesine imkan veriliyordu. Mekan askeriyenin yönetimindeydi, son zamanda Sayın Başbakanın da talimatlarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığına devredildi bütün buradaki yapılar.”
Burada ne yapılabileceği konusunda bir ön inceleme yapmak için geldiklerini dile getiren Günay, şöyle devam etti: ”Elbette, burada yaşananları anlatan bir müze düzenlemesi mutlaka yapacağız. Bu mekan tekrar bir mahkeme salonu görüntüsüne, o dönemdeki hukuksuzlukları anlatan, yargı kararlarını da belki bir biçimde burada sergileyerek bir mahkeme salonu görüntüsüne dönüştürülecek. Tutukevi olan bölümler de Celal Bayar’ın, rahmetli Menderes’in ve bütün öteki tarihimizde bildiğimiz önemli kişilikleri, belki eşyaları ve çeşitli canlandırmalarıyla, tutukluluk dönemini yansıtan bir müze düzenlemesi yapılacak. Bir anlamda bir demokrasi müzesi yapacağız burada. Ama bundan ibaret olmayacak, çevrede çeşitli kültür etkinlikleri yapılacak bir alan, belki küçük bir konaklama tesisi, sergi salonları, toplantı salonları gibi başka alanlar gibi düzenlemeler de yapacağız. Gelirken Sivriada’ya da baktık. Sivriada’da da tarihi taş ocağı, belki amfi tiyatro olarak kullanılıp bir toplantı salonuna dönüştürülebilir.”
Valilik, Büyükşehir ve yerel yönetimlerin katkılarıyla düzenlemelerin yapılacağını ifade eden Günay, şunları söyledi: ”İstiyoruz ki, Türkiye tarihiyle yüzleşebilsin. Türkiye’nin demokrasisi neden çok partili sisteme geçtiğimizin üzerinden 65 yıl geçmesine rağmen hala yeni kurumlaşabiliyor. Kuralları hala yeni oluşabiliyor. Çünkü 1960’da bir darbe, 1971’de bir başka darbe, 1980’de bir başka darbe… Daha sonra da 28 Şubat’lar, 27 Nisan’da da çeşitli örselenmelerle Türkiye demokrasisi karşılaştı ve kurumlaşması o yüzden gecikti. Bugün biz hala özgürlükçü yeni bir anayasanın, gerçek bir hukuk devletinin özlemini çekiyoruz. Bunun için tarihimizle yüzleşmemiz, ne olduğunu yeni kuşakların bilmesi, hatta dünyanın bilmesi gerekir. Yassıada hatta Sivriada, bir anlamda bizim tarihimizdeki bu haksızlıklar, uğursuzluklar, olumsuzluklar yüzünden ‘Yaslı ada’ olarak anılan bir mekandı. Biz bu mekanlar demokrasi ve özgürlükler adası haline gelsin, bir tür vicdani yüzleşme mekanları haline gelsin diye düşünüyoruz.”
Adnan Menderes’in tutuklu kaldığı oda
Adnan Menderes’in tutukluluğunu geçirdiği 10 metrekarelik odayı da ziyaret eden Ertuğrul Günay, burada da şunları dile getirdi: ”Bu küçük oda Türkiye’ye üç dönem halkoyuyla Başbakanlık yapmış bulunan rahmetli Adnan Menderes’in tutuklu olarak bulunduğu oda. Zaten fotoğrafları da anımsayacaksınız, yakın tarihimize meraklı olanlar, köşede bir küçücük yatak, başında bir küçük sehpa ve bitkin, pijamalarıyla Başbakan Menderes, güleç yüzüyle burada onu tutuklamış olan ve burada nezaret altında tutan bir takım görevliler. Bu bizim tarihimizin ibret sayfalarından birisidir.”
Menderes’in iyi eğitim görmüş bir insan olduğunu belirten Günay, 1930’lu yıllarda Serbest Fırka ile siyasete heveslendiğini, bölgesinde sevildiğini, 1946 yılında CHP milletvekili seçildiğini, daha sonra da Demokrat Parti kurucuları arasına katılarak, Türkiye’de üç dönem Başbakanlık yaptığını anlattı. Günay, bütün karalamalara, iftiralara, suçlamalara rağmen Menderes’in hala milletin sevdiği bir siyaset adamı olduğunu belirterek, şöyle konuştu: ”Bu oda bir simge. Yandaki bütün öteki odalar, Cumhurbaşkanı’nın, bakanların, milletvekillerinin kaldığı mekanlar. Bir ülken tarihinde, halkoyuna karşı böyle suçlamalar, böyle suçlar işlenmişse, o ülkenin demokrasi yolundaki yürüyüşü çok meşakkatlidir, çok çilelidir. O yüzden, bütün bu çileler bir vade sonra demokrasiyi kırılmaz bir hale getirir, çelikleştirir. Biz de böyle bir serüven yaşadık. Bu serüvenin başlangıcı işte buralar. Bu bizim demokrasi tarihimizin değil sadece, dünya hukuk tarihinin ve dünya siyasi partiler tarihinin en acı sayfalarından birisidir, en haksız, en yüz kızartıcı sayfalarından birisidir. Şimdi, yarım yüzyıl sonra artık Türkiye Cumhuriyeti hem demokrasisine, hem halkına güvenen yeni bir devlet olarak demokrasi yolunda, hukuk devleti yolunda kararlı adımlarla ilerleyen sağlam bir cumhuriyet olarak kendi tarihindeki yanlışlarla yüzleşme cesaretini gösteriyor.”
Diyarbakır Cezaevi için çalışmaların yapıldığını söyleyen Günay, ”Yassıada’yı da bir müze, demokrasi ve özgürlükler adası haline getiriyoruz. Madımak’taki kebapçı ayıbına da son verdik. Türkiye’nin neresinde geçmiş yıllarda birileri tarafından suç işlenmişse, onlarla yüzleşme, onlardan ibret ders çıkarma ve bir daha olmasın diye yeni ibret mekanı yaratma niyeti ve gayreti içindeyiz” diye konuştu. Günay, tutukluların getirildikleri alanları gezerken de ”zulümleri batsın” diye konuştu.