'Türkiye'de en fazla SİT sorunu nerede yaşanıyor' diye sorulsa cevap bellidir; İzmir. Çünkü, bizim kentte binlerce hektarlık alan SİT kapsamında.
Çoğu da doğal sittir…
Çünkü karar vericiler, ender bulunduklarını, özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli diye düşünmüşlerdir o yerleri.
Düşünmüşlerdir de düşünemedikleri bir durum vardır.
Köylüler
O doğal SİT kapsamındaki milyonlarca metrekare alanların hatırı sayılır kısmında köyler vardır, köylüler vardır.
Arazisi SİT olduğu için köylü çivi bile çakamaz.
Tarım yapıyorsa ürününü saklayacağı bir depo kuramaz örneğin.
Bağı varsa, kulübe dikemez mesela.
Hayvancılık yapıyorsa dam kuramaz.
Çünkü karşısında koskoca SİT durur.
Kurmak istese, köylüye ‘koruma amaçlı imar planı yaptır getir’ derler.
Karnını zor doyuran köylünün planın parasını nereden bulacağı düşünülmez.
Parayı bulsa bile kendi arazisi kadar koruma amaçlı plan yaptırılması istenmez. SİT alanının bütününde plan yaptırması zorunlu tutulur.
Çünkü mevzuat hazretleri böyle emreder.
Oysa uzmanının anlattığına göre çözümü basittir.
Köy yerleşik alanlarındaki SİT sınırlarını belirleyen ve kurumlar tarafından yapılan 1/25 bin ölçekli koruma planlarına, tarımsal faaliyetlerin önünü açacak detaylı plan notları yazmak yeterlidir.
Ankara’nın belirleyeceği bu plan notlarının uygulanması yetkisi bölge kurullarına bırakılmalıdır.
SİT ile başı belada olan köy yerleşik alanlarındaki yapılaşma izinlerinin Ankara’dan değil de bölge kurullarından verilmesi gerekir.
Gerek duyulursa tüm SİT alanın değil de köylünün sahip olduğu arazi kadar alt ölçekli koruma planı istenmesi de bir çözümdür.
Hem koruma, hem de köylünün tarımsal faaliyetlerini sürdürmesini bir arada sağlamak doğru olanıdır.
Mevzuat hazretleri değiştirip, köyleri, köylüyü kurtaracak isim de Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dır.
Benim tanıdığım Bakan Günay, bu sorunu çözecek hem iradeye, hem de güce sahiptir.