Burada yapılacak arkeolojik çalışmalarla hem İstanbul tarihi hem de dünya tarihi açısından birçok bulguya ulaşılabileceği belirtildi.
2007 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yüzey araştırması yapılıp 2009 yılında kazılmaya başlanan Küçükçekmece Göl Havzasında bulunan Bathonea kazı sahası ve dünyanın en önemli mağaraları arasında gösterilen Yarımburgaz mağaralarına, bir inceleme gezisi düzenlendi.
Geziye; İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sabri Kaya, Avcılar Kaymakamı Savaş Tuncer, Küçükçekmece Kaymakamı Orhan Öztürk, Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Emre Bilgili, Kocaeli Üniversitesi Rektör Yrd. Prof. Dr. Hasret Çomak, KKTC Üniversitesi Rektör Yrd. Prof. Dr. Ülker Vancı Osam, Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer ve çok sayıda basın mensubu katıldı.
Geziye katılanlar, İstanbul’un yeni tarihi yarımadası olmaya aday olan Bathonea kazıları hakkında, kazının başkanlığını yürüten Kocaeli Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün tarafından bilgilendirildi.
Bathonea’da 2500 yıllık Bizans, Roma, Osmanlı imparatorlukları ilake ilgili pek çok kalıntı çıkacağının umulduğunu belirten yetkililer, burada yapılacak arkeolojik çalışmanın belki de 20 yıldan fazla süreceğini ve hem İstanbul tarihi hem de dünya tarihi açısından birçok bulguya ulaşılabileceğini belirtti.
Buradaki kazılar, uluslararası arkeoloji dünyasında da dikkatle izleniyor. Amerikan Arkeoloji Enstitüsü resmi yayını “Archaeology” dergisi, 2009 yılının en önemli arkeolojik keşifleri listesinde Bathonea’yı ilk on içinde gösterdi. Dergide, 2009 yılında Türkiye’den sadece Bathonoea kazısı yer bulabildi. Bunun yanında İngiliz “Heritage Key” adlı Kültürel Miras Kurumu ve Independent de, buradaki kazıları 2009 yılının dünyanın dördüncü büyük keşfi olarak gösterdi.
Yakındoğu ve Avrupa’nın da en eski buluntu yerlerinden biri durumunda olan Yarımburgaz Mağaraları, Türkiye’de insanla ilgili en eski buluntuları tabakalaşmış olarak vermesi bakımından büyük bir öneme sahip. Bugünkü veriler, Yarımburgaz Mağaralarının Ota Pleistones diye adlandırılan ve günümüz öncesi 730 bin ile 130 bin yılları arasını kapsayan dönemin ikinci yarısında, insanlarının burayı belirli bir süre barınak olarak kullandıklarını gösteriyor. Mağaranın değişik kesimlerinde yapılan kazılardan elde edilen bulgularda, alt paleotik çağdan Bizans dönemine kadar çeşitli zamanlarda yerleşmeler olduğu anlaşılıyor.
Uzmanlar, mağara duvarlarında bulunan gemi resimlerinin, çok eskiden burada yaşayan insanların denizcilikle uğraştığını gösterdiğini söylüyor. Bulgulara göre eskiden fırtınalı havalarda Küçükçekmece Gölü’ne giren tekneler, mağaranın yanına yanaşarak yüklerini buraya boşaltıyordu. Daha sonraları gölü denize bağlayan boğazın daralması ve mağaraya doğru sokulan dere ağzının dolmasıyla bu su yolunun önemini yitirdiği sanılıyor.
En eski insan yerleşimi olan mağara, göle kuzeyden inen bir vadi yamacında iki büyük galeri olarak başlıyor. Bu iki galerinin altta olanı vadi tabanından 15 metre yükseklikte. İki galeri birbiriyle, geniş ve eğimli bir koridorda buluşuyor. Alttaki galeriden kuzeydoğuya doğru uzanan mağara ileride iki kola ayrılıyor. Sağdaki kol daha uzun ve genişçe bir dehlizden sonra takip edilemeyecek şekilde daralıyor. Uzunluğu yaklaşık 1 kilometre olan mağaranın içinde, tavan yükseklikleri 15 metreyi bulan odalar bulunuyor. Salonlarının birinin duvarında kırmızı kille yapılmış dümenli kayık resimleri yer alıyor. Başakşehir ilçe sınırları içindeki birinci derece arkeolojik SİT alanında bulunan ve Avrupa’nın en eski yerleşim alanlarından olan Yarımburgaz Mağaraları’nın çevre şartlarının iyileştirilmesi ve bölgeye ilişkin dikkatin arttırılarak geziye açılacak duruma getirilmesi, ülke turizmi açısından da büyük önem taşıyor.