Anadolu'nun ve hatta Doğu'nun büyük göçü, 'taşı toprağı altın' bildiği İstanbul'a yerleşmeye geliyor. Resmi kaynaklara göre 10 yıl sonra Türkiye nüfusunun dörtte biri İstanbul'da yaşayacak.
Eski semtler yıkılacak; yeni merkezler ve mikro şehirler kurulacak; yeni okullar, teknoparklar, hastaneler, ulaşım hatları inşa edilecek. son günleri yaşayan şimdiki istanbul, 10 yıl içinde trilyon doları aşan bir yatırımla türkiye’nin ekonomik dönüşümünü de tetikleyecek. Fikirtepe bir yıl öncesine kadar 100 bin kişinin yaşadığı, şehrin merkezindeki varoşlardan biriydi. Doğru düzgün hastanesi, parkı, sosyal donatı alanları olmayan Fikirtepe’de geçen yıl ev almaya kalksanız, 200 metrekare üzerinde kurulu iki katlı bir binayı 200 bin liraya satın alabilirdiniz.
Son bir yılda köprünün altından çok sular aktı… Şimdi 100 metrekarelik bir arsa için milyon dolarlarla ifade edilen rakamlar pazarlık konusu ediliyor. Çünkü Fikirtepe’ye tam anlamıyla piyango vurdu. Sene başında İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde tüm siyasi parti meclis üyelerinin onayıyla imar değişikliğine gidildi. Fikirtepe, Dumlupınar, Merdivenköy ve Eğitim mahallelerinin bir bölümünü kapsayan 1 milyon 500 bin metrekarelik alan, fiziksel, sosyal çevreyi iyileştirerek yaşam koşullarını iyileştirme amacıyla “Özel Proje Alanı” lejantına alındı. Plana göre; “mevcut yerleşme dokusu içerisinde düzensiz ve sağlıksız yapılaşmış konut alanları sıhhileştirilecek ve donatı alanları artırılarak kentsel yaşam standartları yükseltilecek”. Parsellerin birleştirilerek daha fazla imar hakkı almaları üzerine kurulu sistem, Forbes’a konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ifadesiyle “İstanbul’un kurtuluş reçetesi” olacak.
Fikirtepe’nin kentsel dönüşüm kapsamına alınacağı söylentileri çıktığından beri bölgede, emlakçı ve inşaat şirketlerinin simsarları tam anlamıyla cirit atıyor. Alıcılar fiyatlar daha fazla artmadan daha çok bina toplamaya çalışırken satıcılar da en yüksek fiyatı alabilmek için işi sıkı tutuyor. Öyle ki bölgede ilginç bir örgütlenme şekli geliştirilmiş. Can Gayrimenkul’un sahibi Yavuz Can’ın anlattığına göre bölge halkı, ada bazında biraraya gelip parseli böldürmemek için birlikte hareket etmeye başlamış. Örneğin Yavuz Can’ın da içinde bulunduğu Mandra Caddesi’ndeki altı sokağı içine alan parsele “Yapı Adası” ismini vermişler. Bölgedeki tüm mülk sahipleri bu oluşumun içinde. Kimi toplantılar için dükkanını tahsis etmiş, kimi inşaat şirketleriyle görüşmeleri organize ediyor, kimi de işin hukuki boyutuyla ilgileniyor. “O parsel içinde yerini satmak isteyen biri çıkarsa parsel bölünmesin diye biraraya gelip satın alıyoruz” diyor Can. Bu inşaat şirketlerinin işini de oldukça kolaylaştırıyor. Daire ya da bina sahipleriyle bire bir uğraşmak yerine pazarlıklarını ada bazında sürdürüyorlar. Yapı Adası için Taşyapı, Teknik Yapı, Ağaoğlu, Sur Yapı, Dap Yapı gibi pek çok inşaat şirketinden teklif gelmiş. Yavuz Can, “Şu anda elimizde Teknik Yapı’nın sözleşme metni var. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden hocalara incelettiriyoruz” diyor. Teknik Yapı’nın Patronu Nazmi Durbakayım da bölgede dört adayla görüşme halinde olduklarını ve en az ikisiyle sözleşme imzalayacaklarını söylüyor.
İnşaat şirketleri Fikirtepe’de ada toplamak için dolaşırken İstanbul Şehir Planlamacıları Odası, İstanbul Mimarlar Odası ve İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası, 8 Mart’ta askıya çıkan imar kararının iptali için dava açtı. Gerekçeleri ise bu kadar önemli bir dönüşümün özel sektörün inisiyatifine bırakılamayacağı ve kamu yararının gözetilmediği yönünde. İstanbul Şehir Planlamacıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman, bu dava yüzünden Fikirtepe halkının kendilerine karşı cephe aldığını, “Fikirtepeliler bizi bir kaşık suda boğmak istiyor. Oysa bölge halkının menfaati için böyle bir dava açtık, ilerleyen yıllarda anlayacaklar” sözleriyle anlatıyor. Yavuz Can da, “Bu davayı geri çekmeleri için tüm yasal haklarımızı kullanacağız. Gerekirse toplu gösteri için meydanlara çıkacağız” diyor.
Dava sonucu ne olur bilinmez ama Büyükşehir Belediyesi Fikirtepe’de ‘imar bonusu’ vererek başlattığı pilot projeyi İstanbul’un genelinde uygulamaya hazırlanıyor. Bu proje, Maltepe Dragos, Kağıthane Cendere Vadisi ve tarihi mirasın korunmasına yönelik de Beyoğlu Perşembe Pazarı’nda devam edecek. Sırada ise Esenler, Güngören, Küçükçekmece, Zeytinburnu ve Okmeydanı var.
Fikirtepe’de başlayacak ve İstanbul’un diğer semtlerinde uygulanacak kentsel dönüşüm projesi, İstanbul için 2023 yılına kadar yapılacakların yanında devede kulak kalıyor. İstanbul seçimlerin de sonuçlanmasıyla tam anlamıyla bir şantiye alanına dönecek. Ama seçimler öncesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bahsettiği ‘Kanal İstanbul’ ya da ‘iki yeni şehir’ projeleri değil anlatacaklarımız. Zaten bu projelerin planları henüz hazırlanmadı. Kanal İstanbul için fizibilite çalışmalarının ancak bu yıl sonunda başlayacağı ve en az beş yıl süreceği tahmin ediliyor. Hükümet projeyi 2023’e yetiştirmeyi hedefliyor.
“Kanal İstanbul”un hatları ve başlangıç tarihi net değil ama İstanbul için kesinleşen kentsel dönüşüm projeleri, yeni kurulacak merkezler, ulaşım çalışmaları, köprü ve havalimanı yatırımları milyarlarca dolarlık ekonomi yaratacak.
Forbes’a konuşan Kadir Topbaş, 2011 sonunda İstanbul’da tamamlanacak altyapı, raylı sistem, kavşak, otopark ve kentsel dönüşüm projelerinin ekonomik değerinin 45 milyar doları bulacağını söylüyor. Şehir Planlamacıları Odası’nın hesabına göre sadece üçüncü köprü inşaatında oluşacak rant değeri 350 milyar dolar. GYODER (Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği) Başkanı Işık Gökkaya’ya ise İstanbul’da yapılacak deprem dönüşüm çalışmalarının maliyetinin 25 milyar doları bulacağını anlatıyor.
Büyükşehir Belediyesi, İstanbul’u 2023’te son halini alacak yeni çehresine kavuşturmak için çalışmalara belediye başkanlığına Kadir Topbaş’ın seçildiği yıl olan 2004’te başladı. Önce bünyesinde akademisyenler, şehir planlamacıları olan ve çalışan sayısı 500’e kadar çıkan “İstanbul Metropolitan Planlama Merkezi” kuruldu. Bu merkez sıkı bir çalışmayla İstanbul’un envanterini çıkardı. Daha sonra da 2006’da bir imar planı hazırlandı. Ancak sivil toplum kuruluşlarının, “envanter çalışmalarında elde edilen bilgilerle plan uyuşmuyor” itirazıyla açtığı dava sonrası plan iptal edildi. Sonra yeni bir çalışmayla şu anda yürürlükte olan İstanbul’un 1/100 bin ölçekli nazım imar planı ortaya çıktı ve bu plan doğrultusunda çalışmalar hızla başladı.
Plan hazırlanırken İstanbul için üç vizyon ön plana çıkmış: Deprem odaklı dönüşüm yapılarak daha sağlıklı binalara kavuşturmak; İstanbul’u kültür odaklı bir turizm kentine dönüştürmek ve İstanbul’u sanayiden arındırıp finans ve ticaret kenti yapmak. Fikirtepe’de başlayan ve İstanbul’un pek çok riskli semtinde devam edecek imar değişikliği deprem odaklı bir dönüşüm. İstanbul’un sur içinde kalan tarihi yarımadasında ve Haliç kıyılarında ise kültür turizmi odaklı değişim öngörülüyor. Karadeniz kıyıları ve İstanbul’un kuzeyi de ekolojik turizm alanı olarak belirlenmiş.
Yeni İstanbul projesinde finans ve ticaret kenti yaratmak vizyonu ise pek çok değişik noktaya dağıtılmış durumda. Detaylarını haberimizin devamında yer alan “Yeni İstanbul’un Yeni Merkezleri” başlığı altında bulabileceğiniz merkezlerin bir kısmı Silivri, Beylikdüzü, Orhanlı gibi henüz bakir sayılabilecek alanlara kurulacak. Bir kısmıysa Kartal, Topkapı, Kağıthane gibi ciddi bir dönüşüm geçirmesi gereken bölgelere… Bu kapsamda bazı bölgelerde imar değişikliği yapıldı ve epey yol alındı. Diğerleri ise sırasını bekliyor.
Bu dönüşüm için altyapı projeleri hariç tüm bu yatırımlar için devletin kasasından tek kuruş para çıkmaması hedefleniyor. Bu nasıl olacak? İBB’nin planı dönüşümü tamamen özel sektörün yatırımlarıyla gerçekleştirmek. Hükümet’in yapacağı tek şey, dönüşümü hızlandırmak için yatırımcıya ve mülk sahibine yasal mevzuat konusunda kolaylık sağlamak ve ekstra haklar vermek olacak.
Resmi rakamlara göre İstanbul’da 12 milyon insan yaşıyor. İstanbul’un nüfusu 15 milyonla sınırlandırılmak istense de 2023’te beklentiler bu rakamın 19 milyona çıkacağı yönünde. Şehir Planlamacıları Odası ise İstanbul’da inşaatlar planlanan hızda devam ederse nüfusun o tarihte 25 milyon sınırına dayanacağını öngörüyor. Çünkü Anadolu’da ekonomik olarak görece daha kötü şartlarda yaşayanlar, inşaat sektörünün yaratacağı istihdamla İstanbul’a göç edecek.
Hükümet kentsel dönüşümü hızlandırmak için Fikirtepe’ye özel bir model oluşturuldu. 5998 sayılı kanun çerçevesindeki model, “ne kadar büyük parselle gelirsen o kadar fazla imar hakkı alırsın” ilkesine dayanıyor. Seçim sonrasına kalan başka bir düzenlemeyle de kentsel dönüşüm çalışmalarına çözüm odaklı bir boyut gelecek. Hükümet yapacağı kanuni düzenlemeyle “Geçici İskan Belgesi” verecek.
Bu düzenlemeden iskan belgesi olmayan ve imar mevzuatına aykırı yapılmış yapılar, çalışma ruhsatı alamamış dükkanlar, işyerleri ve benzeri yapılar yararlanacak. Böylece iskan sorunu ortadan kalkacak, kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulabilecek.
İBB’nin amacı da artması kuvvetle muhtemel bu nüfusu şehrin değişik noktalarına dağıtmak. Bu insan göçünün yoğun olan şehir merkezine değil, yeni kurulacak mikro şehirlere yönlendirilmesi hedefleniyor. Örneğin Kartal, 4.5 milyon kişiyi barındıracak. Bu, neredeyse Ankara büyüklüğünde bir kent demek. Aynı şekilde yeni kurulacak merkezlerden Beylikdüzü – Esenyurt bölgesiyle Silivri’de 2023 yılına geldiğimizde iki milyon insanın barınması hedefleniyor. Bu hedeflerden bazıları uzmanlara göre çok da ulaşılır değil. Reha Medin Genel Müdürü Tamer Çiçekçi’nin görüşü, İstanbul merkeziyle arasında o kadar mesafe varken kimsenin kalkıp Silivri’ye gitmeyeceği yönünde…
İstanbul’un nazım imar planında üstünde durulan noktalardan biri de ormanların ve su havzalarının korunması. İstanbul’un kuzeyinde ormanlara zarar verecek noktalarda yapılaşmaya izin verilmeyecek. Yani yeni İstanbul doğu – batı ekseninde büyüyecek. Kuzeyde sadece eski taşocakları, Riva gibi orman vasfını kaybetmiş ya da düşük yoğunluklu yapılaşmaya izin verilecek ve buralarda ekolojik turizm faaliyetleri desteklenecek. Sivil toplum kuruluşları, Büyükşehir Belediyesi’nin bu planını destekliyor. Ancak burada karşı çıktıkları nokta, 2B arazilerinin yapılaşmaya açılması. Onların görüşü orman vasfını kaybetmiş arazilerin yeniden doğaya kazandırılması gerektiği yönünde…
İstanbul, büyük bir dönüşümün arifesinde… İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bu dönüşümü olabildiğince hızlı bir şekilde hayata geçirmeye kararlı. ‘Yarından sonra’ büyük bir şantiyenin içinde yaşamaya başlayacağız. Yeni bir şehir kuruluyor!
Kurulacak yeni merkezler arasındaki ulaşım sorunu çözmek için alt yapı çalışmalarına hız verildi. Ulaşım ağının omurgasını raylı sistem oluşturacak. Mevcut metro ve tramvay hatlarının yanında öngörülen güzergahlar ise şunlar:
• Kazlıçeşme-Bağcılar-İkitelli
• Ataköy-Havalimanı-Sefaköy-İkiteklli-Başakşehir
• Sefaköy-Beylikdüzü-Kuzy Marmara Limanları (Tekirdağ, Yeniçiftlik, Gümüşyaka)
• Beylikdüzü-Ispartakule-İkitelli
• Ambarlı-Ispartakule
• Beşiktaş-Kağıthane-Ispartakule
• Üsküdar-Ümraniye-Kozyatağı
• Kartal-Kurtköy-Tuzla-Gebze
Belediyenin planlarında raylı sistem hatlarının limanlara kadar uzaması ve limanların da yolcu trafiğinin önemli bir kısmını taşıması hedefleniyor.
Göçe dayalı çarpık büyüme nedeniyle İstanbul’un en çok hırpalanan, örselenen şehir olduğunu vurguluyor Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş. Bu nedenle belediye başkanı seçildiğinin ilk ayında tahribatın etkisini azaltmaya yönelik planlar geliştirdiğini anlatıyor. Topbaş ve ekibi, İstanbul’un deprem riski temelinde “kurallı bir şehir” olmaktan başka çaresi bulunmadığında hareket ederek “bozuk yapıları nasıl bertaraf edebiliriz” arayışına girmiş. Üniversitelerin de yoğun katkısıyla bir dizi araştırmadan sonra, İstanbul’un bazı semtlerinde uygulamaya başlanan, diğerlerinin de sırasını beklediği kentsel dönüşüm projeleri ortaya çıkmış.
İstanbul’daki kentsel dönüşüm çalışmalarının bir an önce yapılabilmesi için bir kanun çıkartıldı. Yeni kanun belediyelere, imar uygulaması yapmaktan taşınmazların değer tespitine, hasılat paylaşımını esas alan uygulamalar yapmaya kadar pek çok yetki veriyor. Belediyelerin kentsel dönüşüm konusunda birçok model geliştirebilir hale geldiğini anlatan Topbaş, bunların hayata geçirilmesinde hem hızlı yol alındığını hem de vatandaşların rızası noktasında çözüm üretmenin kolaylaştığını söylüyor..
Geliştirilen modelle vatandaşın rızası, özel sektörün organizasyon kabiliyetiyle birleştiriliyor. Topbaş, “Bu yeni imar – yapı modellemesinde ‘menkul kıymetlendirme belgesi’ adını verdiğimiz inşaat piyasasını hareketlendirecek yeni bir enstrüman olacak” diyor.
Yeni İstanbul’da, Türkiye’nin finans ve ticaret merkezi olan Levent – Maslak hattı konumunu koruyor, hatta daha geniş bir alana yayılıyor. Belediye’nin sektör temsilcileriyle yaptığı görüşmelerde şirketlere farklı yatırım alanları gösterilse de bu bölgede yer seçmeye devam edileceği eğilimi ön plana çıkmış. Ancak bölgenin artık daha fazla nüfus ve inşaat kaldırmayacağı göz önüne alınarak genişletilmesine karar verilmiş.
Buna göre Gültepe, Çeliktepe, Seyrantepe, Cendere Vadisi ve Kağıthane de “birinci sınıf” finans ve ticaret merkezi kapsamına girecek. Paralel olarak bu bölgelerde ‘birinci sınıf’ konut alanları, oteller, sağlık birimleri inşa edilecek. Ancak bu bölge nüfus, yerleşim ve imar açısından oldukça problemli ve karmaşık. Dolayısıyla özellikle Sanayi Mahallesi, Gültepe, Çeliktepe bölgesindeki C tipi konuttan bozma ofisler yerine A tipi rezidans ve ofislerin inşası öngörülüyor. Bunun için de imar değişikliği gerekiyor.
İmar kararı yakın zamanda Belediye Meclisi’nin gündemine gelecek. Dönüşümün nasıl yapılacağı henüz net değil ancak genel kanı burada da tıpkı Fikirtepe’deki gibi imar bonusu verileceği yönünde. Yani ne kadar çok parselle gidilirse o kadar imar hakkı alınacak. Bu merkeze dahil edilecek Cendere Vadisi’yle ilgili karar ise bu yılın başında Meclis’ten geçmişti. 14 Ocak’ta alınan karara göre “Cendere Vadisi” olarak tariflenen bölge, “Eğitim, Bilişim ve Teknoloji Alanları” ile “Kentsel ve Bölgesel Yeşil ve Spor Alanları” olarak tanımlandı. Meclis kararının uygulanabilmesi için toplam alanı 350 hektar olan Cendere Vadisi’nde bulunan fabrikalar kaldırılacak ve yerine eğitim – bilişim ve teknoloji geliştiren merkezler kurulacak. Proje bittiğinde 30 bin kişiye istihdam sağlanması ve yeni yapılacak konutlarda 70 bin kişinin yaşaması öngörülüyor.
Kağıthane’deki fabrikalar ise Meclis kararını beklemeden kapanmaya ve yerlerine iş merkezleri yükselmeye başladı. Örneğin Beşler Sucuk, fabrikasını Silivri’ye taşıdı ve arsasında rezidans projesi başlattı. Dap Yapı, Polisan’ın fabrikasının bulunduğu alana ofis ve rezidans inşa ediyor. Artaş İnşaat da Evyap fabrikasının arazisi için sıkı bir pazarlık yürütüyor. Öte yandan Tekfen-Oz Gayrimenkul’ün Kağıthane’de A sınıfı ofis kompleksi olarak tasarladığı “Kağıthane Ofis Park” projesinin bu yılsonunda tamamlanması bekleniyor. Sur Yapı da bölgede 13 bin metrekarelik bir alanda alışveriş merkezi inşa edecek. 250 milyon dolarlık yatırım öngörülen projenin 2012’de tamamlanması planlanıyor.
Enkay Group iştiraki olan Enyapı da bölgede 10 dönümlük bir arazi üzerinde alışveriş merkezi projesi hazırlıyor. Bodrum Kempinski’nin sahibi Aysir Turizm’in kurucusu Orhan Yılmaz, Kazak ortağıyla birlikte Kağıthane’de 18 milyon dolarlık yatırımla kuracakları Sütlüce Ofis projesine başladı. Sinpaş’ın 2008’de inşa etmeye başladığı Çelik & Özer İş Merkezi ise faaliyete geçti. Ulaşım sorununun ise Kabataş – Mahmutbey arasında yapılacak metro inşaatının bölgeden geçirilerek çözülmesi hedefleniyor. Ayrıca yeni tüneller sayesinde bölgeye hem E-5’ten hem de TEM’den rahatlıkla ulaşılabiliyor.
Avrupa yakasının en merkezi konumundaki Topkapı da dönüşümden nasibini alacak. Belediye planlarında Topkapı – Maltepe – Bayrampaşa hattı, finans ve ticaret merkezi olarak işaretlenmiş. Ancak Avrupa yakasında öncelik Levent – Kağıthane ve Basın Ekspres Yolu’na verilecek. Buralardaki dönüşüm yol almaya başladıktan sonra Topkapı gündeme gelecek. İlk plan bölgedeki sanayi tesislerinin taşınması, ardından yerlerine rezidans ve iş merkezleri kurulacak.
Aslında bu hat, belki de dönüşümün en yoğun yaşanacağı bölge olacak. Çünkü Merter, Cevizlibağ ve Topkapı’da 10 binden fazla ruhsatlı işletme bulunuyor ve hepsinin yenilenme maliyetinin 500 milyar doları bulacağı hesaplanıyor. Bölgedeki hareketlilik Belediye Meclisi’nin kararı çıkmadan başladı. Gazeteler ve İnternet siteleri, Topkapı ve Cevizlibağ’da satılık fabrika ilanlarıyla dolu. İnşaat şirketleri rezidans projelerine başladı bile… Pek çok kuruluş da fabrikasını taşımak için harekete geçti. Örneğin Şişecam Topkapı’daki fabrikasını Eskişehir’e taşıyacak. Bu araziye ne yapılacağı ise henüz net değil.
Sinpaş da Topkapı’da erken davranan şirketlerden -Ülker Fabrikası’nın hemen yanında inşa ettiği Topkapı İş Merkezi projesini 2010’da tamamladı. Bölgede yatırım yapan şirketlerden biri de Garage Group. Şirket, “Garage Tower” ve “Garage Tower 2” adıyla iki ayrı proje yapıyor. İkinci proje için Topkapı’daki Fako İlaç’ın arazisi satın alındı. Projenin toplam maliyetinin 100 milyon dolar olması ve 2014’de tamamlanması planlanıyor. Yeşil İnşaat da Cevizlibağ’da Yeşil Kundura’nın bitişiğindeki arazide 2013’te bitireceği, içinde rezidans, ofis ve otel de olan bir kompleksin inşasına başladı. Konut sektörüne giren Kale Kilit ise Topkapı’daki eski MAN fabrikasının olduğu araziye ofis, alışveriş merkezi ve otel inşa etmeyi planlıyor. Bölgedeki en değerli arazilerden biri de kuşkusuz İstanbul Nakliye Ambarları’na ait 128 dönümlük arazi. Ambarlar, Hadımköy’de kendilerine tahsis edilen 217 dönümlük araziye taşınıyor. Topkapı’daki arsanın satışı zaman zaman gündeme geldi.
Buraya önce Güney Koreli Hanjin & Tiger firması talip oldu. Pazarlıklar netice vermeyince bu kez devreye KİPTAŞ girdi. Yedi – sekiz yıl önce 100 milyon dolara razı olan 212 arsa sahibi şimdi fiyatı 500 milyon dolara kadar çıkardı. KİPTAŞ ile görüşmelerin devam ettiği ancak arazinin parçalı olması ve fiyatın artması nedeniyle pazarlığın tıkandığı söyleniyor. Öte yandan Topkapı’da üniversite ve hastane de kurulacak. Arçelik buradaki motor ve pompa fabrikasının arazisini 35 milyon dolara Koç Üniversitesi’ne sattı. Üniversite, bu arazi üzerinde 500 milyon dolarlık yatırımla üniversite ve hastane kompleksi kuracak. Temeli henüz atılmadı ancak 2013’te inşaatın tamamlanması planlanıyor. Çünkü tıp fakültesi bu yıl eğitime başladı. İlk üç eğitim yılında Rumeli Kampüsü’nde eğitim görecek olan öğrenciler, geri kalan üç yılda uygulamalı eğitim için Topkapı’ya gelecek.
Aslında hareketlik Topkapı ve Cevizlibağ ile sınırlı değil. Bayrampaşa da değişimin hızlı yaşandığı bölgelerden. Forum İstanbul’dan sonra “Türkiye’nin kentsel eğlence merkezi” olarak tanımlanan “ORA İstanbul” kapılarını açmak için gün sayıyor. Burada kültürel, sosyal, spor, eğlence tesisleriyle otel ve kongre merkezleri birarada bulunuyor. Disneyland, Crown Plaza ve Holiday Inn gibi kuruluşlar bu projede yer alıyor. Bayrampaşa Cezaevi de altında otoparkların ve alışveriş merkezlerinin olduğu bir konut alanı haline getirilecek. Gıda Hali de İstanbul dışına taşınıp yerine konut projesi yapılacak.
Bugüne kadar İstanbul’un sayfiye ve tarım alanı olarak görülen Silivri’ye yeni bir misyon yüklendi: Kentin en batı noktasındaki 138 bin nüfuslu bu mütevazı ilçe, 2023 yılına kadar 2 milyon insanın yaşayacağı bir mikro kente dönüştürülecek. İstanbul’daki üçüncü havalimanın burada kurulacak olması, Gümüşdere’de inşa edilecek yeni liman, bu planın önemli parçaları. İş imkanlarının artmasıyla Silivri’nin İstanbul’a göç edeceklerin yeni adresi olması hedefleniyor. Bölgede havaalanı ve limanın dışında, büyük sanayi bölgeleri, lojistik köy, teknopark, fuar ve turizm alanları gibi yeni yapıların inşa edilmesi planlanıyor. Ayrıca Silivri Merkez, birinci derece ticaret merkezi olarak konumlandırılacak. Yalnız bölgede, İstanbul’a uzaklık göz önüne alınarak finans değil sadece ticaret merkezi oluşturulması öngörülüyor.
Ayrıca 80 bin dönümlük bir konut alanı belirlenmiş. E- 5’in altında kalan ve daha çok yazlık tarzı yapılaşma olan bölge için de imar değişikliği düşünülüyor. Bu alandan daha yoğunluklu yapılaşmaya imkan sağlanacak. Bölgede, tüm Trakya’ya hizmet verecek büyük bir teknopark kurulması da gündemde. Mevcut tarım alanları ise korunacak ve teknoparkta tarım ağırlıklı çalışmalar yürütülecek. Bölgenin kuzeyindeki kırsal yerleşim ise aynen muhafaza edilip tarım ve ekolojik turizm amaçlı kullanılacak.
Salı Pazarı ve Haydarpaşa limanları da rehabilite edilerek yük limanından kruvazör limanına dönüştürülecek ve yük gemileri Gümüşyaka’da kurulacak limana aktarılacak. Diğer taraftan Silivri’de eğitim üssü kurulması da plan dahilinde. İstanbul Üniversitesi ile Silivri Belediyesi arasında imzalanan protokolle, Belediye 168 dönümlük bir araziyi kampüs kurması için İstanbul Üniversitesi’ne devretti. Bu arazinin 450 dönüme kadar çıkarılması düşünülüyor. Yıllardır “Türkiye’de üniversite kuracak” denilen Türk – Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) için de Silivri’de yer tahsis edildi. Aydın Üniversitesi yerleşke kurmak için Belediye ile anlaştı. Fenerbahçe’nin Kavaklı Köyü’ndeki, Ulusoy Şirketler Grubu’nun da Silivri’deki 350 dönümlük arazisinde üniversite kurmak için çalışmalara başladığı konuşuluyor. Öte yandan Başbakan’ın seçim öncesinde açıkladığı “Kanal İstanbul” projesi de muhtemelen Silivri’deki merkezin doğusuna inşa edilecek. Kanalın yeri henüz net olmasa da hazine arazilerinin yoğun olduğu bölgeden geçeceği ve 2023 yılına yetiştirileceği ifade ediliyor.
İBB’nin Yeni İstanbul planına göre kentin kuzeyindeki su havzaları ve ormanlık alanlar muhafaza edilecek ve yerleşime izin verilmeyecek. Sadece bazı bölgelerde kırsal yerleşim olacak ve daha çok ekolojik turizm amaçlı kullanılacak. Bu bölgelerden biri de Avrupa yakasındaki taşocakları. Karadeniz kıyısındaki taşocaklarının rehabilite edilerek yerleşime kazandırılması planlanıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim öncesi açıkladığı İstanbul’a kurulması planlanan iki şehirden biri olarak da burası işaret edilmişti. Belediyenin planında ise bu bölgede ağırlıklı olarak günübirlik turizm tesisleri, sportif faaliyet alanları, film platoları kurulması öngörülüyor. Sadece uygun alanlarda düşük yoğunluklu konut alanlarına yer verilmiş.
Bölgede düşünülen yatırımlar şimdilik plandan ibaret. Çünkü burası imara açık bir bölge değil ve ortada imar için net bir tarih yok. Üstelik Şehir Planlamacıları Odası, bölgenin orman arazisi olarak göründüğünü söylüyor. Aslında orman alanı, taş ocaklarına verilen geçici ruhsatlarla kısmi olarak tahrip edildi. Ama ormanlarla ilgili devlet müdahalesi için anayasa değişikliği gerekiyor. Ya yeniden rehabilite edilerek doğaya kazandırılacak ya da tartışılan anayasa değişikliğine bölgenin yapılaşmaya açılması da dahil edilecek. İBB’nin planlarıyla örtüşmeyen bir diğer bölge de Riva. Planda bölgede düşük yoğunluklu yerleşim ve sadece turizm alanları, marina ile üniversite alanları görülüyor.
Ancak 1/25 bin planlarına göre üçüncü köprü buradan geçecek. Ayrıca Başbakan’ın kurulacağını söylediği iki şehirden biri de Riva ya da Orhanlı bölgesinde olacak. Çünkü yeni şehirlerin üçüncü köprü güzergahında olması öngörülüyor. Belediye’nin imar planlarıyla üçüncü köprü projesinin örtüşmemesi de teknik olarak şöyle çözülmüş: İmar planı hazırlanırken üzerine, “Ulaşımla ilgili değişiklikler bu plana sonradan dahil edilir” diye bir not düşülmüş. Köprünün viyadükler üzerinde yükseleceği bölgenin imara açılmayacağı söylense de, Riva’nın köprüyle birlikte yeni bir yatırım ve cazibe merkezi olacağı konuşuluyor. İstanbul Şehir Planlamacıları Odası’nın hesabına göre Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapılırken izlenen yöntem uygulanırsa en az 50 bin hektar arazi yapılaşmaya açılacak ve İstanbul’un yeni kaçak semtleri oluşacak.
Köprü planlarında raylı sistemin olması Oda’nın bu savını doğrular nitelikte. Üçüncü köprü ihalesi 23 Ağustos’ta yapılacak. Geriye bir tek hukuk engeli kalıyor. Çünkü üçüncü köprüyü de içine alan Kuzey Marmara Otoyolu projesinin İstanbul, Kocaeli ve Adapazarı ayakları odalar tarafından dava edildi. Şehir Planmacıları Odası, kayıp ve kazançlar incelendiğinde geri dönüşümü olmayan kayıpların daha fazla olduğunu savunuyor.
Orhanlı’nın yıldızı Formula1 yarışlarının yapıldığı İstanbul Park’ın inşa edilmesiyle parladı. Hemen ardından bölgede lüks konut projeleri yükselmeye başladı. Sabiha Gökçen Havalimanı’nın daha etkin kullanılmasıyla bu bakir bölge yatırım için en cazip alanlardan biri haline geldi. F1 yarışlarının artık İstanbul Park’ta yapılmayacağı iddiaları ve bunun bölge ekonomisini nasıl etkileyeceği tartışıladursun, belediye yetkilileri herhangi olumsuzluğun yaşanmayacağı kanısında. İBB planlarına göre bölgenin değeri daha da artacak çünkü burası kentin göç alan bir merkezi olarak konumlandırılıyor. Hedef; düşük yoğunluklu yüksek nitelikli konut alanları inşa edilmesi. Ayrıca Orhanlı’da ‘kentin bilişim üssü’ misyonu verilen bir teknopark yapılması planlanıyor.
Ancak Orhanlı ile ilgili plan, Kartal, Pendik ve Tuzla’dan bağımsız olarak düşünülmüyor. O bölgeyi bir mikro şehir, merkezini de Kartal olarak düşünürsek Orhanlı konut ve bilişim bölgesi olacak; Tuzla ise lojistik köy olarak konumlanacak. Avrupa yakasında Hadımköy’e taşınacak olan lojistik firmaları, Anadolu yakasında ise Tuzla’ya gelecek. Tuzla’daki tersane alanı da aynen korunup daha modern bir yüze kavuşturulacak. Bölgedeki Organize Sanayi Bölgesi de korunacak ve şehir merkezinden çıkarılan sanayi tesislerinin büyük bir bölümü buraya taşınacak.
Tuzla yatırımcıların da yakından ilgilendiği bir bölge. Dünyanın en büyük pompa sistemleri üreticilerinden Alman menşeli WILO, Avrupa’daki ilk ‘yeşil binasını’ 10 Haziran’da Tuzla’da açmıştı. Yaklaşık 11 milyon dolarlık yatırımla dokuz dönümlük arsa üzerine kurulu 8 bin metrekare kapalı alana sahip olan tesis, pompa sektöründe Avrupa’nın ilk LEED (Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik Sertifikası) sertifikalı yeşil binası olma özeliği taşıyor. Baymak da Tuzla’ya 30 milyon dolarlık yatırım yaparak termosifon ve boyler üretim tesisi kurdu. Baymak’ın Tepeören’de 60 bin metrekarelik toplam alana sahip iki üretim tesisi daha var. Tuzla’ya “İstanbul’un eğitim üssü” misyonu da yüklendi.
Önümüzdeki yıllarda bölgedeki üniversite sayısının 10’a çıkacağı tahmin ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi, Sabancı, Okan, Piri Reis üniversiteleri ile Deniz Harp Okulu halihazırda eğitime devam eden okullar. Devlet üniversitesi olarak faaliyet gösterecek Medeniyet Üniversitesi de Tuzla’da kurulacak. Belediye’ye ait Akfırat Hizmet Binası ve etrafındaki 2 bin dönüm alan, 12 fakülteli olması planlanan Medeniyet Üniversitesi’ne tahsis edildi. Tamamlandığında Türkiye’nin en büyük kampüsüne sahip üniversitesi olacak.
Beylikdüzü – Esenyurt hattıyla ilgili plan kendine yeten bir mikro şehir kurmak temelinde şekilleniyor. Bu hat içinde Gürpınar, Kıraç, Beylikdüzü, Esenyurt, Yakuplu, Ambarlı semtleriyle Bahçeşehir ve Büyükçekmece’nin bir kısmı yer alıyor. Bu hattın en büyük avantajı, hala bakir ve yerleşimin – büyük konut projelerinin de katkısıyla- planlı olması. Dolayısıyla büyük çaplı bir kentsel dönüşüme ihtiyaç olmayacak. İBB planında, Büyükçekmece ile Küçükçekmece gölleri arasındaki bu bölgede 2023 yılında toplamda 2 milyon kişinin yaşayacağı öngörülüyor.
Son sayımlara göre Beylikdüzü’nün nüfusu 204 bin, Esenyurt’un da 446 bin – hesaba göre bölgeye neredeyse 1.5 milyon insan daha yerleşecek. İstanbul’da emlak hareketliğinin en yoğun yaşandığı ve fiyatların sürekli arttığı bölgede halihazırdaki yoğun nüfus göçünü karşılamak adına TOKİ, KİPTAŞ ve özel inşaat şirketleri, yıllardır yatırım üstüne yatırım yapıyor.
Ancak bölge, konum olarak ‘eski şehre’ uzak olduğu için iş, barınma, sosyal faaliyet gibi tüm gereksinimleri karşılayacak bir yapılanma gerekiyor. İBB planında bu amaçla şehir merkezinden çıkartılacak sanayi tesislerinin bir kısmının bölgeye taşınması ayrıca yeni sanayi ve ticaret merkezlerinin kurulması öngörülüyor. Örneğin Kıraç – Hoşdere Sanayi Bölgesi, Hadımköy Sanayi Bölgesi, Ambarlı Sanayi Bölgesi ve Beylikdüzü Sanayi Bölgesi’ne şehir merkezlerinden çıkarılan sanayi tesislerinin taşınması planlanıyor. Ayrıca Esenyurt ve Beylikdüzü’nde ticaret ve finans merkezi olarak konumlandırılan alandaki sanayi kuruluşları da tasfiye edilecek. Özellikle TEM’in üst kısmına denk gelen E-5 aksı sanayi alanından hizmet merkezine dönüştürülecek.
Ambarlı Sanayi Bölgesi’ne yakın bir alanda kurulacak lojistik köye de şehir merkezindeki lojistik firmaları yerleştirilecek. Ambarlı Limanı’nın da daha aktif kullanılması ve yapılacak raylı sistemle limanla sanayi bölgeleri arasındaki ulaşımın daha kolay sağlanması planlanıyor. Ayrıca Metrobüs hattının Beylikdüzü’ne kadar uzatılmasının yanı sıra Sefaköy – Beylikdüzü – Kuzey Marmara limanları, Beylikdüzü – Ispartakule – İkitelli ve Ambarlı – Ispartakule raylı sistemlerinin yapılması planda yer alıyor.
Kartal’ın bir merkez olarak inşa edilme fikri, İBB’nin nazım imar planları hazırlamasından çok önceye dayanıyor. İstanbul’un iki yakası arasındaki dengeyi sağlamak için Kartal’ın sanayiden hizmete dönüştürülmesi fikri, ilk olarak 1995’te ortaya atılmıştı. 16 yıldır Kartal ile ilgili değişik senaryolar gündeme geldi. Önce teknokent üssü olmasına karar verildi. Hatta dünya devi teknoloji şirketlerinin Kartal’da yatırım yapacağı konuşuldu. Bu söylentiden öteye gitmeyince bölge, ticaret ve finans merkezi olarak konumlandı ve karar, Belediye Meclisi’nden 2008’de geçti.
Irak asıllı İngiliz Mimar Zaha Hadid ortalama 5 milyar dolara mal olması beklenen bir kentsel dönüşüm projesi tasarladı. Hadid’in projesine göre kuzeyden güneye ulaşım aksı boyunca yüksek ofis binaları, konut blokları ve marina yer alıyor. Sosyal ve kültürel donatı alanları bu aksın doğusunda toplu bir biçimde yerleştirildi. Eski taş ocağındaki göl, rekreasyon alanı olarak belirlendi ve etrafına kafe, restoran yerleştirildi. Sahile bir marina inşa edildi ve çevresine oteller ve rekreasyon alanları konumlandırıldı.
Hal böyle olunca Kartal’daki yatırımlar diğer bölgelerden önce yapıldı ve fiyatlar da bir hayli yükseldi. Özellikle E-5’in üzerindeki arazilerin metrekare fiyatı 3 bin dolara kadar çıktı. Genel kanı fiyatların daha fazla artmayacağı yönünde. Zaten artık Kartal civarında yatırım yapmak için arsa bulmak pek mümkün değil. Çünkü bölgenin yarısı zaten büyük şirketlerin elinde. Kartal’da üretim tesisi bulunan kuruluşlar, fabrikalarını taşıyıp arazilerini bölgenin yeni siluetine uygun yatırımlara dönüştürme yoluna gitti. Şimdi imar haklarının netleşeceği kararı bekliyorlar. Kartal birinci derecede finans ve ticaret merkezi olarak konumlandırılırken Pendik ise ikincil merkez olarak tanımlandı. Pendik’in güneyindeki sanayi alanının dönüşümü sağlanacak ve merkeze dönüştürülecek. Diğer sanayi tesisleriyse korunacak.
Yeni İstanbul’un Avrupa Yakası’ndaki en önemli finans merkezlerinden biri Yenibosna – Basın Ekspress aksı olarak planlanıyor. Buradaki hareketliliği FORBES’un mayıs sayısında “Yeni Maslak” başlığıyla anlatmıştık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin şubattaki Meclis toplantısında aldığı karara göre bölge, sanayiden hizmet ağırlıklı bir yapıya dönüştürülecek; finans şirketleri buraya taşınacak ve konut imarına açılacak. Ancak Belediye’nin aldığı kararın Ayamama Deresi’nin güneyini ilgilendiren iki etabı için geçerli olduğunu hatırlatalım. Belediye’nin planlarında bölge 11 etaba ayrılmış durumda. Kuzey aksındaki dokuz etap için yılsonuna kadar Belediye Meclisi’nden imar kararının çıkması bekleniyor. Aksın güney yakası daha çok finans ve ticaret merkezi olarak konumlandırılırken kuzeyi konutların geliştirildiği bir alan olacak.
İmar planının geçtiği kısımda inşaatlar epey yol almış durumda. Ayamama Deresi’nin ıslah çalışmaları tamamlanmak üzere. Fabrikalar da birer birer yerini iş ve yaşam merkezlerine terk ediyor. Örneğin Boyner Holding, Yenibosna – Güneşli kavşağındaki Altınyıldız fabrikasının arazisine rezidans yapıyor. Fer Yapı ile kat karşılığı anlaşma yapan holding, ‘ISTWEST’ ismini vermeyi planladığı konut projesini 2013 ortasında bitirmeyi hedefliyor. 69 bin metrekarelik arsa üzerinde binden fazla konut ve 50 mağaza inşa edilecek.
Boyner Holding’in inşaat alanının hemen karşısında -derenin öbür yakasında- da Erdemoğlu Holding bir rezidans inşa etmeye hazırlanıyor. Merinos markasıyla dünyanın en büyük parça halı üreticisi olan Erdemoğlu Holding, bu projeyle inşaat sektörüne girmiş oldu. Şirket, Sefaköy Oto Pazarı kurulu olan arazisinde 80 ila 100 bin metrekarelik inşaat alanı olan bir rezidans ve ofis inşa edecek. Ayamama Deresi’nde bir inşaat da Saruhan Şirketler Grubu’na ait. 2009 Eylül’ünde temeli atılan Saruhan Plaza, 10 katlı bir ofis projesi. Dere yatağının hemen yanında Ağaoğlu Şirketler Grubu tarafından inşa edilen “Ağaoğlu My Office 212” projesindeki ofislerin satışı devam ediyor. Projedeki ofisler metrekaresi 3 bin 700 liradan satılıyor. Teknik Yapı da bölgede yatırım kararı alan inşaat şirketlerinden. Firma İkitelli Mahmutbey bölgesindeki fabrika arazisinde bir rezidans, konut ve alışveriş projesi geliştiriyor.
Bu bölge, konum olarak şehrin merkeziyle ‘yeni şehir’ olarak planlanan Beylikdüzü – Esenyurt hattının tam ortasında. Yenibosna Basın Ekspres aksıyla Beylikdüzü arasında kalan Küçükçekmece – Halkalı ve İkitelli bölgelerine de kentin dönüşümünde önemli bir rol biçildi. TOKİ ve özel inşaat şirketlerinin desteğiyle düzenli bir şekilde büyüyen bölgede Sinpaş’tan Ağaoğlu’na, Avrupa Konutları’ndan Soyak’a kadar pek çok inşaat şirketinin konut projeleri yükseliyor.
TOKİ Kayabaşı’na 65 bin konutluk yeni bir şehir kuruyor. Halkalı’da 500 bin metrekarelik alanda ‘yerli Disneyland’ olarak tanımlanan Tema Park kurulacak. Amerikalı mimarların tasarladığı projenin inşaatının beş – altı ay sonra başlaması bekleniyor. Bölgede Avrupa Konutları markasıyla pek çok konut projesi geliştiren ve Tema Park’ın yüklenici ortaklarından biri olan Artaş İnşaat Yönetim Kurulu başkanı Süleyman Çetinsaya’nın verdiği bilgiye göre Tema Park için ayrılan arazinin yakınında 600 bin metrekarelik bir alanı da sağlık kenti kurulmak için tahsis edildi.
Ataşehir’in, İstanbul’u dünyanın önemli finans ve ticaret merkezi haline getirilmesi projesinin merkezi olacağı uzun bir süredir gündemde. Halihazırda Ankara’da kamuya ait finans kuruluşlarının taşınma süreci de bu yıl itibarıyla Vakıfbank ile başladı. Merkez Bankası, SPK, İMKB ve BDDK da bölgeye gelecek. Emlak Konut GYO’ya ait 250 bin 500 metrekarelik arsa bu kuruluşlara ayrılmıştı. Bir ay içinde mimari projenin bitirilmesi ve inşaatların başlaması planlanıyor.
Ancak kamu finans kuruluşları için tahsis edilen arsa, Ataşehir ve Ümraniye belediyeleri arasında sınır ihtilafına konu olan bir bölgede. Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin iddiasına göre topografik ve ulaşım açısından tamamen Ataşehir’in bir parçası olmasına rağmen burada ruhsatlar Ümraniye Belediyesi tarafından veriliyor. Büyükşehir Belediyesi’nin planlarında Ataşehir, finans ve ticaret merkezi (Haritada M1- birinci derece merkez) olarak belirlenirken buraya Ümraniye ve Kozyatağı da dahil edildi. Bu üç semt bir bütün olarak düşünülüyor ve gelişiminin Levent – Maslak – Kağıthane hattı gibi olması öngörülüyor. Kamu bankalarıyla iş yapacak ve lokasyon olarak yakın olmak isteyen özel kuruluşlar Ümraniye ve Kozyatağı’na yönlendirilecek. Bu bölgelerin imar durumlarıysa kamu kuruluşlarının bölgeye taşınmasıyla netleşecek.
Ataşehir henüz olgunlaşmamış bir ticaret merkezi. Ümraniye’de ise finans ve ticaret ağırlıklı bir yerleşim var. Kozyatağı ise daha çok bir yerleşim bölgesi. Ümraniye’nin Ataşehir’i destekleyecek şekilde doygunluğa ulaşana kadar finans ve ticaret ağırlıklı büyümesi öngörülüyor. Burada herhangi bir imar değişikliğine gerek duyulmayacak. Kozyatağı’nı ise büyük bir imar değişimi ve dönüşüm bekliyor. Henüz Ataşehir ile Kozyatağı’nın bağlantısının nasıl kurgulanacağı kesinleşmediği için imar değişikliğinin ne yönde olacağı net değil. İlk etapta bölgedeki sebze meyve halinin kaldırılması gündemde.
Bölgeye ulaşım şu anda sadece karayolundan sağlanıyor. Ulaşım sorununu çözmek için de burada Marmaray’la entegre bir raylı sistem inşa edilecek. Bu hat Üsküdar – Ümraniye – Çekmeköy raylı sistemleriyle bağlanıp Bostancı’ya kadar uzayacak. Ayrıca Kadıköy – Kartal hattıyla da bağlantı sağlanacak. Belediye’nin üzerinde çalıştığı Ulaşım Mastır Planı’nda Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri arasında raylı sistem ya da tüp geçit yapılması konuşuluyor. Ancak bu fikrin uygulanabilir olup olmadığı net değil. Eğer olumlu yönde karar çıkarsa İstanbul’in iki önemli finans merkezi (Ataşehir ve Levet – Maslak hattı) raylı sistemle birbirine bağlanacak.