Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ziyaretçilerini antik çağ gemicilerinin yaşadığı döneme götürüyor, ortaçağ şövalyeleriyle tanıştırıyor!
Yeni açılan sikkeler salonunda antik çağda alım gücü ve enflasyonu gösteren tabletler, elbise süsleri sergileniyor.
Bodrum antik çağın en ünlü kentlerinden Halikarnassos’un üzerine kurulur. Saint Jean Şövalyeleri bölgeyi korumak için eski bir Türk kalesinin üzerine (1406-1522) Bodrum Kalesi’ni yapar. Dünyanın yedi harikasından biri olan Mausoleion taşlarının kullandığı, kuzey yönünden karaya bağlı bir kale. Savaşlar olur, topraklar el değiştirir, kaleye girmeye çalışan binlerce gemi, Ege’nin serin sularına gömülür. Rodos’un fethinden sonra kale Türklerin eline geçer, hapishaneye çevrilir. I. Dünya Savaşı’nda Fransız, İngiliz bombalarıyla bir kısmı yıkılır.
Bir gün birkaç araştırmacı bu tarihi merak eder, bir kazma vurur toprağa. Sikkeler, prenses kolyeleri-yüzükleri, kâseler, kandiller çıkar ortaya. Antalya-Gelidonia Batığı kazısından çıkan eserler Bodrum Müzesi’nde sergilenir. Kazılar arttıkça artar. Yüzyıllar öncesine ait gemiler, yüzlerce amphora, cam külçe vb. eser gün ışığına çıkar. Zamanla müze Sualtı Arkeoloji Müzesi adını alır, dünyanın sayılı arkeoloji müzeleri arasına girer.
Bugünlerde ziyaretçi akınına uğrayan müzede, küçük değişiklikler göze çarpıyor. Sikkeler daha önce sikke ve mücevherat salonunda sergileniyordu. 26 Nisan’da sikkeler için özel bir salon açıldı. Yakın çevrede bulunan dönemin altınları, elbise süslemeleri, antik çağda alım gücü ve enflasyonu gösteren tabletler parlak camların altına kondu. Bu salondaki en dikkat çekici eser, pazar yerinden gelen taban fiyatlarını gösteren yazıt. İmparatora (1. yy) ait eserle bir ayakkabıcının aylık maaşı bile hesaplanabiliyor.
Müze, pazartesi günleri hariç, 19.00’a kadar açık. İsteyenler www.bodrum-museum.com adresinden sanal gezi yapabilir.
Mezar taşları çöpe gidiyor!
Müzede küçük bir cam parçası bile ışıklı vitrinlerin arkasında özenle saklanıyor. Ancak kalenin üst tarafında namazgâh bölümünün hali perişan. Taş duvarlara yaslanmış 15.-16. yüzyıllara ait mezar taşları çöpe atılmayı bekliyor. Yirmiye yakın eserin yanına herhangi bir not düşülmemiş, Peygamber Efendimiz(sas)’in isminin yazdığı bir taş da kırılıp köşeye atılmış. Müzenin Müdür Yardımcısı Erhan Özcan, “Kazılar sırasında bulduk. Bizim koleksiyonumuza ait değil. Yerimiz olmadığı için kenara koyduk. Hangi döneme ait olduğu tam olarak tespit edilmedi. İnsanlar mezar sanmasın diye bir yere dikmedik.” diyor. Taşların kısa zamanda bakıma alınıp hak ettiği değeri bulabileceği bir müzeye taşınması gerekiyor.