Mimarlar Arena’ya Çıkarsa

28 Ocak 2011 tarihinde Kalebodur sponsorluğunda gerçekleşen ARKİV Buluşmaları Ankara, Altındağ'da bulunan Ankara Arena'da yapıldı.

On birinci kez düzenlenen Buluşma’da yapının mimarlarından olan Kerem Yazgan projeyi anlattı. Aynı zamanda proje, RAF Ürün Dergisi Ocak sayısında çıkış aşamasından nokta detaylarına kadar 16 sayfalık bir dosyayla tanıtılıyor.

Yazgan’ın liderliğinde gerçekleşen buluşmaların onbirincisine katılanlar arasında Erkal Mimarlık’tan Emre Erkal, Çatkı Mimarlık’tan Gönül Tavman ve Keriman Dilek Berberoğlu, Boyut Mimarlık’tan Berrin Chatzi Chousein, Damla Aslan, Farzam Lavaei, Okan Cücen, Zehra Soylu ve Serap Altay, Kalebodur’dan Pelin Özgen, Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Ömer Yılmaz ve Pınar Koyuncu vardı.

AMM’den Ömer Yılmaz’ın giriş konuşmasının ardından sözü Kerem Yazgan aldı. Yazgan, birçok tartışmaya yol açmış olan spor salonunun hikayesini “mimarca” anlattı.

Önceden spor alanı olarak planlanmış arsanın Ankara’nın göbeğinde ve çevresinde ilk Meclis Binası, Paraşüt Kulesi, Kore Anıtı, Demiryolu İstasyonu ve Gençlik Parkı gibi çok önemli yapılarla çevrelenmiş durumda olduğunu ve Ankara Spor Salonu inşaatından önce otopark olarak kullanıldığını anlattı. Özellikle hafta sonlarında bölgenin cıvıl cıvıl olduğunu belirten mimar, Arena’yı için kente açılmanın gerektirdiği zorluklarla baş edebilen bir proje olarak nitelendirdi.

Milli Komite kararıyla Dünya Basketbol Şampiyonası için FIBA tarafından arsaya çok amaçlı bir salon yapılması istenmiş. Yazgan Mimarlık işi aldığında süre olarak toplam 3,5 ay verilmiş. Sonuçta FIBA’nın verdiği 250 sayfalık bir kitapçığa uyan, çok amaçlı bir salon ortaya çıkmış. Farklı spor türlerine cevap veren sahalar arasından en büyük boyutlara sahip olan buz hokeyi sahasının ölçüleri temel alınmış. Bu yüzden Arena, basketbol sahasından buz hokeyi pistine dönüşebilen Türkiye’nin tek salonu.

Bina, voleybol, boks gibi temel spor aktiviteleri için tasarlanmış olsa da, konser ya da kongre gibi kültürel aktivitelere de ev sahipliği yapıyor. Teleskobik tribünler sayesinde kolayca işlev değiştiriyor.

Yapıyla ilgili sorunlardan biri arsanın verilen programa göre yeterince geniş olmamasından kaynaklanmış. Yazgan Mimarlık tasarıma kesitlerden başlamış. Salonun yüksekliği minimumda tutulmuş. Her bir seyircinin görüş çizgisi tek tek düşünülmüş, her bir çizgi teker teker çizildiğinde ortaya bir parabol çıkmış. Sadece bu amaçla büroda yaklaşık 20 kez kesitler revize edilip geliştirilmiş. Ancak bu kadar uğraşa değmiş, çünkü salonun içinde kesinlikle bir tane bile kör nokta bulunmuyor.

Tasarımı etkileyen bir başka sebep ise projenin Ankara’daki konumu. Kentle görsel ilişkiyi her yönde mümkün kılmak adına, şeffaf bir cephe ve belirli seviyelerde teraslar tasarlanmış. Teraslar çocuk tiyatrosundan siyasi parti kurultayına kadar hemen her farklı kullanımda adeta dolup taşıyor. Teraslar aynı zamanda yapının çevresini, bir ekrandan izliyormuş gibi bir etki bırakıyor kullanıcılarda.

Katmanlaştırma, yalın şeffaflık, olgusal şeffaflık aracılığıyla algının derinleştirilmesi, döngüsel tekrar, sistem kesitinin tekrarı ve döndürülmesiyle oluşturulmuş çok amaçlı mekan Ankara Arena’nın tasarlanmasındaki ana faktörleri oluşturuyor. Kerem Yazgan ise yapıyı “arsasına göre yapılmış bir yapı” olarak tanımlıyor.

Yapıda farklı mimari elemanlar dıştan içe doğru katmanlanarak, dışardan içerideki arka fuaye duvarlarına doğru mekansal derinliğin artmasını sağlıyor. Farklı renklerin kullanımı bu etkinin daha da fazla hissedilmesine yol açıyor. Cepheyi çepeçevre saran hem dikey hem de yatay güneş kırıcılar, mekansal derinliği arttırmakla kalmayıp, cepheye renk ve ritm kazandıryor. Bu elemanlar tıpkı 1980’lerin dekonstrüktivistlerinin yaptığı gibi farklı kotlarda bulunuyor. Fuayenin şeffaflığını korumak adına bu elemanlar belli bir yükseklikten sonra cephede beliriyor.

Salonun içine gün ışığının ulaşmaması için bir cidar yapılmış.

Yaklaşık 110 metre açıklık geçen bir çatının kesitleri yapılan hesaplar sonucu kalın çatı makasları ortaya çıkmış. Ancak mümkün olduğunca bunları kaybetmeye çalışmış mimari ekip. Yapı basık olduğu için çatının cepheden algılanmaması istenmiş. Uzun saçaklar ve saçak ucunda tıpkı uçak kanadı gibi incelmesi sağlanmış. Çatı kaplama malzemesi olarak ayna ve türevleri düşünülmüş olsa da sonradan bu fikir gerçekleşmemiş.

Binanın başka bir özelliği ise bodrum katının olmaması. Sadece otopark bölümü yerin 2 kat altında bulunuyor.

Yapı engellilerin, yaşlıların, çocuklu ailelerin erişebilirliği düşünülerek tasarlanmış. Çoğu spor salonunun aksine burada yürüyen merdivenler de bulunuyor.

Yapının erişim açısından başka avantajları da var. İdare, seyirci, sporcu ve malzemeler ayrı yerlerden giriş yapıyor. Çok amaçlı kullanımı mümkün kılan en önemli şey ise TIR’ların sahaya kadar ilerleyebilmesi. Ayrıca seyircinin mekanı rahatça kullanma sebeplerinden biri de salonun çok sayıda girişi olması.

Yapıda 2 sahadan diğeri ise ısınma sahası. Oyuncular maça ya da sahneye çıkmadan önce burada ısınıyorlar.

Ankara Arena, VIP localarının olduğu nadir salonlardan biri.

Özellikle basketbol şampiyonası zamanında yapının önünde bulunan dev ekranlar çok kullanışlı olmuş.

Ankara Arena, Ankara’nın gözde spor salonu olmaya şimdiden hazır gözüküyor. Kerem Yazgan ise yapının tıpkı Litvanya’daki örnekleri gibi 365 gün kullanılmasını can-ı gönülden istediğini belirterek konuşmasına son verdi.

Buluşma, yapının gezilmesinin ardından sona erdi.

ARKİV Buluşmaları Hakkında
Kapalı oturumlar halinde iki haftada bir düzenlenen buluşmalarda her oturumda farklı bir proje geziliyor ve tartışılıyor.

Buluşmaların kaydedildiği videolar, ARKİV’de ilgili projelerin başlıkları altında yayınlanıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın