Sözcüğün tüm açılımları ile bir liman kentidir Zonguldak… Neresine giderseniz gidin, hangi yükseltiye çıkarsınız çıkın, yüzünüzü kuzeye döndüğünüzde, liman mutlaka görüş alanınız içindedir… Dahası, avuç içi kadar görünse de, her geçen gün daha da kararan sularında, kente dair büyük hikayeler saklıdır… Yoktan var olmaya çalışan bir ülkenin sanayileşme çabaları kadar, çokça hüzün, biraz da gurur bulunur bu hikayelerde… Hatırşinastır, kentte yaşayanlar kadar, yolu düşen herkesle hatıra biriktirir mutlaka… En önemlisi de, Liman bu kentin varlık nedeni, sebebi hikmetidir… Gönül gözüyle bakanlar görecektir ki, ihtiyar dalgakıranı iyice yıpranmış, Karadeniz deliren dalgalarla biraz yüklense yıkılıverecekmiş gibi dursa da, bir kenti var etmenin gururuyla bakar etrafına… Var ettiği, doğurduğu kent vefasızlık yapıp sakil yapılarla etrafını sararak onu bir büyük çirkinliğe mahkum etse de, göz alıcı güzelliğiyle odak noktasını oluşturur panoramasının… Dalgaları karşılayan rıhtımında martı çığlıkları, vapur sirenleri, sis düdükleri kadar vapurlara, mavnalara yüklenen kömürün tozdan kapkara olmuş gürültüsü de saklıdır. Baş aktör kömürü unutmamak gerekir elbette. Kömürle var olan Zonguldak’ta her şey olduğu gibi, liman da kömüre dairdir çünkü…
Osmanlı’nın En Bunalımlı Yılları
1800’lü yılların sonlarına kadar Ereğli livasının sağından solundan kömür çıkan köy irisi bir kazası iken, Mimar Yanko’nun limanı buraya kurmaya karar vermesiyle kaderi değişir Zonguldak’ın. 1800’lü yılların son dilimi, sanayi devrimine de yol açan buhar gücünün Osmanlı’da da kendini yakıcı şekilde hissettirmeye başladığı zamanlardır. Buhar en çok askeri gemiler ve yeni yeni kurulmaya başlayan fabrikalar için gerekli güçken, buharı sağlayacak olan tek şey de taşkömürüdür. O da Zonguldak’ta bulunmaktadır yalnızca. Uzun Mehmet’in bilinen hikayeyle (ya da efsaneyle) kömürü bulmasının ardından, Sultan Abdülmecid’in fermanıyla, havzanın idaresi, padişahın tüm özel malları gibi Hazine-i Hassa’ya verilir. Galatalı sarrafların, İngiliz şirketlerinin, Bahriye Nezareti’nin bir dönem de Yorgakı Zafirapulos’un idaresinde kalan ancak bir türlü istenen verimde üretim yapılamayan havza, Dilaver Paşa’nın “Ereğli Livası Kaymakamı ve Maden-i Hümayun Nazırı” olarak atanmasının ardından yeni bir yapılanma sürecine girer. Sonraları “Kumpanyalar Dönemi” olarak da adlandırılacak bu dönemde teknik bilgiden yoksun küçük üreticiye oranla daha bilimsel işletmecilik yapılsa da, en iyi damarlarda üretim yapılarak Zonguldak resmen yağmalanır. 1882’de verimi artırmak amacıyla Bahriye Nezareti’nin tekeli kaldırılır. Üretilen kömürün %40’ının yurtdışına ihraç edilmesine izin verilerek, yabancı yatırımcıların önü açılmaya çalışılır. Belli ölçüde başarılır da. Osmanlı hazinesinin Düyun-u Umumiye İdaresi’ne teslim edildiği o zor yıllarda, havzaya yatırım için birçok şirket gelecek, ancak Zonguldak Limanı’nı inşa etmek için kurulan Fransız sermayeli Ereğli Şirket-i Osmaniyesi (Société dUeraclée) diğer tüm şirketleri tasfiye ederek havzaya hakim olacaktır.
Kozlu İçin İmtiyaz Alındı, Zonguldak’a Yapıldı
Zonguldak’ın tarihinde çok özel bir yeri olan Ereğli Şirket-i Osmaniyesi 1892’de kurulur, havzaya ilk adımını atması ise bir hülle ile olur. Akçakoca’dan Azdavay’a kadar uzanan kömür havzası padişahın özel mülkü olduğundan o zamanki yasalara göre yabancıların yatırım yapması mümkün değildir. Üretilen kömürün dış pazarlara transferi için içinde yükleme tesisleri de bulunan bir limana şiddetle gereksinim duyulmaktadır. Ancak Osmanlı’nın hem maddi, hem de teknik olarak bunu yapacak gücü olmadığı için, yabancı sermaye ve teknoloji ile yapımı zorunlu görülmektedir. Osmanlı’da oyun bitmez, üretilen senaryoya göre bir Osmanlı vatandaşı olan Mimar Yanko Efendi’ye liman kurma imtiyazı verilir. O da bu imtiyazı kimi kaynaklara göre ortağı olduğu Ereğli Şirketi’ne devreder. Osmanlı Bankası ile sıkı ilişkiler içinde olan şirket sermaye bulmakta zorlanmayacak, hızla çalışmalara girişecektir. Yaklaşık elli yıl Zonguldak’ın tek sahibi olarak kültürel ve kentsel şekillenmesini sağlayan Fransız şirketin öyküsü de başlayacaktır böylece. Mimar Yanko’ya verilen imtiyazın süresi kırk iki yıldır. Limanın Kozlu’ya yapılması düşünülür ilkin. Bir halk sağlığı hekimi olmasına karşın havza üzerine yaptığı araştırmalarla bilinen BEÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferruh Ayaoğlu, “Emperyalizm Gölgesinde Zonguldak Kömür Havzasının Tarihsel Gelişiminde 1908-1923” başlıklı makalesinde, o sıralarda Gelik bölgesinde madencilik yapan Eseyan Şirketi ortaklarından Uncu Ahmet Efendi, Eseyan Efendi ve Karamanyan Efendi’nin Bahriye Nazırı ile anlaşarak limanı Zonguldak’a yaptırdıklarını yazar. Resmi tarh yazımlarındaysa, su derinliği, rüzgar yükü, dalga yönü ulaşım olanakları gibi nedenleri dikkate alan Abdülhamit’in, 25 Aralık 1893 tarihli bir başka ferman ile limanın Zonguldak’ta yapılmasını emrettiği yer alır.
Liman Yapmak Üzere Havzaya Giren Ereğli Şirketi Tüm Havzaya Egemen Oldu
Mimar Yanko ile Osmanlı hükümeti arasında imzalanan mukavele gereğince Zonguldak’ta inşa edilecek liman, Yanko Bey tarafından hazırlanan ve Şurayı Devlet ile Bahriye Nezareti’nce onaylanan projeye göre yapılacaktır. Limanın yapımından sonra müteahhit, limanı, kendisi veya kuracağı şirketle Osmanlı yasalarına uygun şekilde işletecektir. Liman, rıhtım veya binaların inşası için gerekli taşların çıkarılacağı yerlerde sahibi olmayan kömür damarları ortaya çıkarsa müteahhidin bu damarları işletme hakkı olacaktır. Padişah emri tarihinden itibaren iki yıl içinde Maden İdaresi Kozlu demiryolunu Zonguldak demiryolu ile birleştireceği gibi, Zonguldak’ı da Çatalağzı demiryoluyla birleştirmeye zorunludur. Kozlu, Zonguldak, Kilimli ve Çatalağzı demiryolları her ne yönden birleştirilirse birleştirilsin, bu işin yapımı sırasında bulunacak madenler müteahhit tarafından işletilebilecektir. Liman yapmak üzere Zonguldak’a gelen Ereğli şirketi, aldığı bu imtiyazlarla kömür işletmeciliğine de başlayacak hatta başlamakla kalmayıp Hazine’ye ait kömür ocaklarını, Tersane-i Amire’ye ucuz kömür vermek koşuluyla elde edecektir. 1900’de şiddetli bir fırtına sonucu, büyük para harcayarak yaptırmış olduğu Zonguldak Limanı’nın yıkılması şirketin sarsıntı geçirmesine yol açsa da hızla toparlanacak ve süreç içinde de havzaya tümüyle hakim olacaktır. Şirket, 362 metre taş yapıda oluşan rıhtımı ancak 1902 yılında tamamlayacak ve kesin kabulünü yaptıracaktır.
Liman Etrafında Şantiye Görünümlü Bir Kent Ortaya Çıkıyor
Mimar Yanko’nun rıhtımı tamamlaması, limanın etrafında hızlı bir yapılaşmanın başlamasına neden olur. Yeni oluşmaya başlayan kentin etrafında faaliyette olan ocaklarla limanda çalışanların kalacağı barınaklar yapılır önce, ardından da diğer yapıların yapımına başlanır. Artan nüfusa koşut olarak bir yandan ticaret de gelişmektedir. Ereğli şirketi bir yandan da demiryolu ve şimendifer hatlarının yapımına başlar. İstenilen hızda yapılmasa da bu tesislerin devreye girmesi, kömür üretimini artırır ve etrafındaki şantiye görünümlü bir kentin gelişimini hızlandırır. Yerli ve yabancı nüfus hızla artar. Yurtdışıyla kömür ticaretinin artması şehre canlılık getirir. Yabancılarla gelişen ilişkiler kentte Fransız ve İtalyan konsolosluğunun açılmasını sağlayacak boyutlara ulaşır. Maden Mühendisi Hüsrev Güleman’ın 1911’deki ziyareti sonrasında, “Deniz tarafında Ereğli Şirketi’nin idare merkezinden başka hiçbir enteresan yapı yoktur. Caddenin kara tarafındaysa limandan itibaren sakin manzaralı beş on kulübe ve sayvanla aralarında bazen döküntü gibi görünen ufak tefek bir takım ahşap ve kagir yapılar göze batıyordu” dediği Bolu livasına bağlı kaza, 1920’de Bolu’dan ayrılıp Ereğli, Bartın, Devrek kazalarından mürekkep müstakil bir liva olacak, 1924’te de il ilan edilecektir.
Cumhuriyet Sonrası Millileştirme Politikaları
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Zonguldak madenlerine bakış açısı da değişir. Hızla bir millileştirme süreci başlatılır. İş Bankası, Etibank aracılığıyla şirketler kurularak kimi ocaklar satın alınır. 1930’ların ikinci yarısından itibaren imtiyaz alanı oldukça genişleyen Ereğli Şirketi’ni satın alma çalışmaları başlatılır. 28.11.1936 tarihli, “Satın Alma Mukavelesi” ile diğer tesisler gibi liman imtiyazı da Ereğli Kömürleri İşletmesi’ne devredilir. Birçok kez onarılıp ilave tesisler yapılarak 1950’lere kadar kullanılan limanın hızla artan üretim nedeniyle ihtiyacı karşılayamaması üzerine limanın ve tesislerin genişletilmesine karar verilir. “EKİ Amenajman Programı” adıyla başlatılan ve yer altı ve yer üstünde birçok projeyi kapsayan çalışma 1948 tarihinde, “Marshall Planı” çerçevesinde sağlanan dış parasal kaynakla başlatılır. Programda 3 milyon ton kömürün Zonguldak Limanı’ndan deniz yolu ile sevk edilmesi planlanır. Bu kapsamda, yer altı yatırımlarının yanı sıra yer üstünde Zonguldak Limanı ve seri yükleme tesisleri, Zonguldak ve Çatalağzı Lavuarları ile bu tesislerin demiryolu bağlantıları yapılacaktır. Hollanda Kraliyet Liman Şirketi’nin yapını üstlendiği liman ve yükleme tesislerinin yapımı Ağustos 1953’te bitirilir. Limana entegre olarak yapılan Zonguldak Lavuarı ve yeni yükleme tesisleri 6 Ağustos 1957’de işletmeye açılır. Zonguldak Deresi’nin ıslahının yapılıp demiryolu bağlantılarının da kurulmasından sonra, kesintisiz şehir trafiğini ve kesintisiz kömür naklini sağlamak üzere şehrin iki yakasını birbirine bağlayan, İnönü (Fevkani) Köprüsü’nün yapılmasıyla yatırımlar tamamlanır. Kent bu yatırımlarla üç aşağı beş yukarı bugünkü görünümünü kazanır.
Limana Yapılan İlave Yatırımlar
Mimar Yanko’nun o zamanın teknolojisine göre taş yapı olarak projelendirdiği ve arkasındaki tahkimatı da taş bloklarla inşa ettiği dalgakırandan ibaret liman, yüzlerce badire atlattıktan sonra, 1953’te bitirilen çalışmalarla yepyeni bir çehre kazanır. Rıhtımın arkasındaki taş tahkimatın beton bloklarla yenilendiği bu çalışma sonucunda, limana, 460 metre uzunluk ve 25 metre genişliğinde kuzey mendireği ile 412 metre uzunluk ve 12 metre genişliğinde güney mendireği eklenir. Aynı anda yedi gemi doldurma ve boşaltma yapabilecek şekilde planlanan seri yükleme limanına yolcu gemileri ve feribotlar için de bir rıhtım yapılır. Uzun yıllar yeraltındaki ağaç tahkimatın tahmil tahliyesi için kullanılan ancak ülkedeki değişen ulaşım stratejisine koşut olarak taşımacılığın karayolu öncelikli hale gelmesi nedeniyle atıl hale gelen Direk Rıhtımı, 1996’dan itibaren “Gümrük Sahası” ve TIR’lar için otopark olarak tahsis edilir ve “Ro-Ro Taşımacılığı” seferleri başlatılır. 2004 yılında tamamlanan çalışmalarla Kargo Rıhtımı yaklaşık 200 metre uzatılarak Ereğli’den üretilen demir çelik mamulünün demiryolu ile İç Anadolu’ya naklini sağlayacak bir tren ferisi yapılır. Ancak sonraki süreçte Erdemir vapur seferlerini durduracak, feri de atıl hale gelecektir.
Sonuç Yerine
Kentin hafızasında kapladığı derin yer nedeniyle bir bellek mekan olan Zonguldak Limanı, esasen kentin de çekirdeğini oluşturmaktadır. Liman kuruluncaya kadar haritada esamisi bile okunmayan, kimi zaman Ereğli, kimi zaman Çarşamba (Çaycuma)’ya bağlı bir kıyı kasabası olan Zonguldak, limanın yapımıyla birlikte delibozuk bir mimari ile azmanlaşarak bugünkü halini kazandı. Mimar Yanko’nun inanılmaz güçlüklerle yaptığı ve hikayesi 120 yılı aşan liman ise uzun yıllardır hiçbir bakım yapılmaması nedeniyle güçlükle ayakta duruyor. Karadeniz’in dev dalgaları yapısında yatay çatlaklar oluşturmakla kalmadı, arkasındaki beton bloklardan oluşan tahkimatı dağıtarak tümden savunmasız hale getirdi. Kentin üretim kültüründen uzaklaşmasına koşut olarak, limanın faaliyetleri de azaldı. Zonguldak Limanı, kömür yüklenen değil, pıtrak gibi çoğalan termik santrallerle Karabük Demir Çelik Fabrikası’na gelen ithal kömürün boşaltıldığı yer haline dönmüştü. Termik santral sahibi şirketin kendi limanını yapması üzerine bu özelliği de yok oldu. Yok etme süreci öylesine boyutlara ulaştı ki, güney mendireğin içinde kalan karo sahasına bir büyük cami yapılıyor şimdi. Yapımı tamamlanacak o camide kentin ruhuna Fatiha okunacaktır herhalde…
Kaynaklar
1. Yrd. Doç. Dr. Şerife Yılmaz (Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü)Türkiye’de Kömürün Keşfi ve Kömür İşletme İmtiyazları (1829-1937), http://www.maden.org.tr/resimler/ekler/7e87c2f4fc7f7c9_ek.pdf
2. http://www.taskomuru.gov.tr/index.php?page=sayfagoster&id=8
3. Erol Çatma, Zonguldak Taşkömürü Havzası Tarihi Ereğli Maden-i Hümayun İkinci Kitap (1865-1908), Yorum Matbaacılık, Ankara 2018
4. http://www.maden.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=4550
5. Prof. Dr. Ferruh Ayaoğlu (BEÜ Öğretim Üyesi), Emperyalizm Gölgesinde Zonguldak Kömür Havzasının Tarihsel Gelişimi 1908-1923, Toplum ve Hekim Dergisi, Temmuz 2006