Eskişehir’de yerel yönetim seçim sonuçlarının 1999 seçimlerinden beri Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen (önce DSP ve sonrasında CHP’den aday olarak) lehine sonuçlanması nedeniyle merkezi hükümetin şehre bir “üvey evlat” muamelesi gösterdiği yönündeki tartışmalar halk ve sivil toplum tarafından süregelmiştir. Bu tartışmaların bütçe ve hükümet yatırımları konusunda önemli ciddiyet payları olsa da Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Türkiye’nin tüm kentlerinde olduğu gibi Eskişehir’de de binlerce konut ve aynı zamanda okul, hastane, cami gibi hizmet yatırımlarında bulunmuştur. Bu yatırımlar aynı zamanda her seçim öncesi mitingler sırasında seçmen kitlesini AKP’ye kaydırmak amacıyla özellikle vurgulanmıştır.1
Bana kalırsa TOKİ’nin yapmış olduğu en geniş kapsamlı ve dikkat gösterilmesi gereken konut ve hizmet projesi Eskişehir Odunpazarı Belediyesi ile beraber yürütülen Karapınar Vadisi Gecekondu Dönüşüm Projesi’dir. 2010 yılında bir “prestij projesi” olarak gündeme giren ve dört mahalleden – Karapınar, Huzur, Alanönü ve Erenköy – bölgeler kapsayan 48 hektarlık projeyi dönemin AKP’li belediye başkanı Burhan Sakallı üstlenmişti, 2014 yılı yerel seçimlerine kadar da bu “prestij” sayısız habere konu olmuştu. Ben de gündeme girdiği ilk andan itibaren projeyi ve bölge sakinlerini günümüze kadar takip ettim.2
Peki bu prestij iddialarını dolduran sözler nelerdi? Öncelikle proje misyon ve vizyonunu, “Türkiye’ye örnek olacak”, “katılımcı” ve “yerinde dönüşüm” olarak sunmuştu. İki etaba bölünmüş olan projenin ilk etabı 50 milyon Türk lirasına mal oldu. Bölgede bulunan yaklaşık 780 hane tamamıyla yıkıldı ve bölgenin Karapınar, Huzur ve Erenköy semtlerinde, 8 katlı apartman bloklarından oluşan 1092 konut üretildi. İlk etabın 2013 yılı yazı tamamlanması beklenirken TOKİ projelerinde görmeye alışkın olduğumuz gecikmelere benzer olarak inşaatlar ancak 2014 yazında tamamlanabildi ve malikler Temmuz ayından itibaren evlerine taşınmaya başladı.
Resim 1: Karapınar bölgesinde inşaatı devam eden bloklar ve daha sonra yıkılmayı bekleyen gecekondular. (Cansu Civelek tarafından Ağustos, 2012’de çekildi.)
İlk etabın hemen ardından da projenin asıl prestij kaynağını oluşturacak olan 400 milyon liralık ikinci etabı başlayacaktı. İkinci etapla birlikte ise teras villalar, ticaret bölgesi, kültür-kongre merkezi, alışveriş merkezi, okullar, spor merkezleri, parklar vb. sosyal donatılar yapılacak ve bir de dönemin belediye başkanının görüşmemiz sırasında vurguladığı gibi “Türkiye’de bir ilke imza atarak bir gecekondu bölgesi beş yıldızlı bir otele” ve “boğazı ve hatta denizi olmayan Eskişehir’imiz bir de boğaz köprüsüne kavuşacak” idi (Ağustos, 2012). Bahsi geçen boğaz köprüsü ise Karapınar ve Erenköy arası vadinin yükseltilerini birbirine bağlayacak bir yaya köprüsü olacaktı. Tüm bu özellikleriyle belediyedeki proje sorumlularına göre “bir TOKİ tip projesi olmayacak” idi (Temmuz, 2012).
Bayraktar’a göre ise “bölge adeta beş yıldızlı bir tatil köyü gibi olacak” idi.3 Benzer prestij söylemleri 2011 yılı genel seçimler öncesi Başbakan Erdoğan tarafından da dile getirilmişti.4 Tüm bunların yanı sıra, yazının başında da belirttiğime paralel olarak, belediye başkanı ve yetkililer bunun aynı zamanda hem belediyeye hem de genel olarak AKP’ye siyasi prestijler getireceğini ve bunun seçim sonuçlarına da yansıyacağını açıklıyorlardı (Ağustos, 2012).
Resim 2: Prestij projesinin üç boyutlu bir görseli. (Kaynak: Eski Odunpazarı Belediyesi internet sitesinden 2011 yılında alınmıştı.)
Hatta bu öyle bir projeydi ki (!) gecekondu yıkımları yerel ve ulusal haberlere konu olurken yetkililerin pek çok fırsatta iddia ettiklerine göre “davullar ve zurnalar eşliğinde” başlamıştı. Bu yetkililere ve belediye başkanına göre “Türkiye’de yıkımlar sırasında görmeye alışkın olduğumuz ağlayan ve dozerleri taşlayan insan manzaralarının tam aksine adeta bir düğün havasında, halaylarla, zurnalarla yıkımlar gerçekleşiyor” idi (Ağustos, 2012).
Resim 3: “Davullu zurnalı şenlikli” yıkım gününden eski Odunpazarı belediye başkanı balyoz vururken. (Eski Odunpazarı Belediyesi internet sitesinden 2012 yılında alınmıştı.)
Tüm bu söylemler bir tarafa, asıl bölgede yaşayan hak sahiplerinin düşüncelerini aktarmak önemli. Projeye dair yaşa, cinsiyete, gelir durumuna, siyasi görüşe göre farklılık gösteren çok çeşitli düşünceler ortaya çıkmıştı. İleride TOKİ ödemelerinde büyük sıkıntı yaşayacaklar bölgeden çekilmeye başladı. Ya da bahçesini ve komşularını bırakıp apartmana yerleşmek istemeyen yaşlılar, veya TOKİ’nin rant üretmeye çalıştığını düşünen bazı gruplar vardı. Fakat projeye yönelik ciddi bir tepki veya projenin durdurulması yönünde herhangi bir mücadele ortaya çıkmadı. Tersine, projeyi dört gözle bekleyen vatandaşlar da çoktu. Artık rahata ermeyi, sobanın pisliğiyle, sokağın kiriyle uğraşmak istemeyen genç kadınlar, ya da kömür taşımak istemeyen, evde kışın kısa şortuyla gezmek isteyen erkekler, ya da balkona çıkıp kravatıyla otururken kahvesini içmek isteyen amcalar da mevcuttu. Bunların yanında, evlerinin “bugün değeri elli bin ise yarın üç yüz bin” olacağını savunan, projenin “gelecek için çok iyi bir yatırım” olduğunu düşünen, apartmanlara taşınacaklarını umdukları “subay, öğretmen ve doktor kesimi ile komşuluk yapmayı” dört gözle bekleyen ve “modern evlerde oturmanın sadece zenginin değil herkesin hakkı olduğunu” savunarak hükümete şükranlarının sunan vatandaşlar da çoktu.
Sonra işler değişmeye başladı. 2014 yılı yerel seçimlerinde Odunpazarı Belediyesi yönetimi AKP’den CHP’ye geçti. Başkanlığın değişmesiyle de TOKİ ile yürütülen ortak proje sekteye uğradı, prestij söylemleri tamamen yok oldu. Yeni başkanlık bunun bir TOKİ projesi olduğunu belirterek aradan çekildi. Yeni başkan önceki yönetimin “TOKİ’yi, Karapınar’a adeta bir hançer gibi soktuğunu” iddia ederek TOKİ ile kesinlikle herhangi bir iş yapmayacaklarını belirtti.5 2014 yılı yazında apartmanlara yerleşmeye başlayan vatandaşlar ilk gün heyecanlarının hemen ardından gerçeklerle yüzleşmeye başladılar. Kendini belli eden en önemli sıkıntı şehir merkeziyle ulaşımı sağlayacak toplu taşımanın ve alışveriş yapacak, ekmek alacak bir bakkal veya marketin bulunmamasıydı. Daha sonra Odunpazarı Belediyesi bir otobüs hattı ve Erenköy ile Karapınar konut bölgelerine konulan baraka bakkallar ile problemi hafifletti. Ama eğitim, ibadet ve yönetime yönelik daha büyük sorunlar da vardı ve bunlar hala günümüze kadar çözülebilmiş değil. Örneğin, okulların eksikliği, okulların yürüyüş mesafesinden uzak oluşu, okul servisi hizmetlerinin cep yakan rakamları özellikle annelerin en çok şikayet ettikleri durumlar. Çocuklarını otobüsle yalnız göndermek istemedikleri için her gün onları getirip götüren annelerin sayısı bir hayli fazla, tek istedikleri bölgede söz verilen okulların sonunda kurulması. Ya da, hala TOKİ’ye bağlı site ve apartman yönetimi, gelişigüzel hesaplandığı iddia edilen aidat tutarları, çevrenin bakımsızlığı ve apartman temizlikleri ile ilgili sorunlar ve buna bağlı olarak TOKİ’nin yönetimden çekilmesi talepleri gündelik hayatı sürekli meşgul eden sıkıntılar arasında. Bu sorunlar Odunpazarı Belediyesi’ne iletilmeye çalışıldı ve belediye belli başlı müdahalelerde bulunmaya çalıştı. Tabii bu müdahaleler sınırlı boyutlarda kaldı, zira bölgeye okul veya cami yapması gereken kurum belediye değil, projenin kendisidir. Ya da TOKİ yönetimiyle ilgili sıkıntılar belediyeye ait sorumluluklar değildir. Yine de belediye bölgeye yine barakadan bir mescit sundu, tabii barakadan olunca her yağmurda su basması gibi sorunlar süregeldi. Bunun dışındaki diğer ihtiyaçlara yönelik olarak belediye yetkilileri vatandaşların gidip TOKİ ile görüşmesi gerektiğini söylemeyi sürdürdü.6 Fakat “TOKİ kimdir?”, “nerededir?”, “nasıl bulunur?”, “Eskişehir’de iletişime geçilebilecek kanallar var mıdır?” gibi soruları kimse yanıtlayamadı. Elbette Eskişehir’de bölge ve TOKİ yönetimiyle ilgili sıkıntıları muhatap alacak bir kurum, ofis ve benzeri kanallar yok. Bazı vatandaşlar AKP il ve ilçe yönetimleriyle iletişime geçerek sorunları aktarmayı denediyse de bu yönetimler bölgeye gelip Odunpazarı Belediyesi yeni yönetimini suçlayıp görevlileri iş başına çağırarak siyasi arena yaratmanın ötesine geçmediler. Bu durumda TOKİ – AKP – CHP üçgeninde söz savaşları sürerken yine vatandaş kaderine terk edilmiş oldu. Kurumlar ve yönetimler arası mücadeleler sürerken kimse vatandaşın ihtiyacını ve uygulanan projelerin sürekliliğini düşünmedi.
Resim 4: Erenköy Bölgesi TOKİ Konutları ve solda Baraka bakkal. (Cansu Civelek tarafından Haziran 2016’da çekildi.)
Bugün insanlarla görüştüğümde hep aynı problemler dile getiriliyor. Apartmana taşınmayı sabırsızlıkla bekleyen kesimler bugün hayal kırıklıklarının sorumluları olarak siyasi görüşlerinin doğrultusunda yukarıda bahsettiğim üçgenin ayaklarından birini suçluyor. Fakat ortak düşünce hep aynı; “biz insan değil miyiz?”, “rahat yüzü göremeyecek miyiz?”, “yine mi kandırıldık?”, “Eskişehir’e yakışıyor mu böyle bir yer?”. Eskiden bahçeli ve 150 metrekarelik bir gecekonduda oturup tapusu veya tapu tahsis belgesi olmadığı için projeden sadece 75 metrekarelik bir konut gösterilen ve buraya eşi ve üç çocuğuyla taşınmak zorunda kalan bir hak sahibinin de net bir şekilde özetlediği üzere: “Hani bizim çevremizi, vizyonumuzu değiştireceklerdi? Nasıl değişecek vizyonumuz? ‘Size ev vereceğiz, ev veriyoruz’ diyorlardı, sanki biz daha önce evde değil de çadırda yaşıyormuşuz gibi. Apartmana taşındık, al bizi koydukları şu çöplüğe bir bak? Hayvanlar bile kendi doğal ortamında bundan daha iyi yaşıyorlar. Yaşanacak ortam mı burası? Bizim şimdi uykularımız kaçıyor, doğalgazı, aidatı, TOKİ’yi nasıl ödeyeceğiz diye hesap yapmaktan. Vizyonumuz bu yönde değişti”.
Resim 5: Taşınmalardan tam iki yıl sonra konutlar ve çevresi. (Cansu Civelek tarafından Haziran 2016’da çekildi.)
“Prestij projesi”, “davullu-zurnalı dönüşüm”, “beş yıldızlı tatil köyü”, “boğaz köprüsü” söylemlerinin hepsi artık çok geride kaldı. Bunların her birinin sadece söylemlerden ibaret olması, aslında insan odaklı bir projenin en başından beri hiç hedeflenmemiş olması, kurumlar ve yönetimler arası siyasi rant ve çekişmenin ötesine geçemeyen proje yapma mantığı ve halkın da hak mücadelesinin yollarını en baştan beri sorgulamamış, ya da yanlış sorgulamış olmaları projeyi bugünkü konumuna getirmiş bulunuyor. “TOKİ tip projesi yapmıyoruz” iddialarının tam aksine bugünkü durum TOKİ konut projelerinde karşımıza çıkan en “tip problemlerin” hemen hepsini bünyesinde barındırması açısından tam bir “tip başarısızlık” örneğidir, Eskişehir içinse büyük bir çirkinliktir.
1 Herhangibir örnek olarak, 2011 genel seçimleri öncesinde Eskişehir’e gelen Başbakan Erdoğan Eskişehirlilere şöyle seslenmiştir: “Eskişehir Adalet Sarayını biz tamamladık, hizmete açtık. Toplu konutta Eskişehir’e bugüne kadar 8 bin 67 toplu konut yaptık. 7 bin 971’ini sahiplerine teslim ettik […] Değerli kardeşlerim, bakın bu toplu konutta, Ihlamur Kenti ve Vadi Şehri Eskişehir’imize kazandırdık”. https://tr.wikisource.org
2 Link ile gösterilmemiş tüm konuşma alıntıları saha çalışmama dayanmaktadır ve alıntının yapıldığı tarih ay ve yıl olarak parantez içinde belirtilecektir.
3 http://www.haberler.com/karapinar-donusum-projesi-toki-baskani-bayraktar-2546729-haberi/