Bilenlerin bir süredir gündemindeydi ama mimarlar dışında, genel Türkiye gündemine de konu olması Ankara, Beştepe'deki bugün Cumhurbaşkanlığı Binası olarak kullanılan yapıyı tasarlamasıyla oldu.
Şefik Birkiye mimar, La Cambre Mimarlık Fakültesi’nin 1978 mezunu; Belçika’nın önemli okullarından Louvain’den 1981’de alınmış şehir planlama yüksek lisansı da var. 1979’da kurduğu Vizzion Mimarlık, kurulduğu günden bugüne Belçika merkezli olarak çalışıyor. Benim İTÜ’den mezun bir sınıf arkadaşım da yanında çalışıyor. Son 5 yılda en yakın arkadaşlarımdan birisi olan, içtiğimiz su ayrı gitmeyen başka bir mimar arkadaşım da bir süre yanında çalıştı… Türkiye’de AAU Mimarlık isimli bir başka şirketi var.
Esasında İstanbul Ticaret Odası sicil kayıtlarına göre İTO’da kayıtlı 13 şirketin ortağı. Bazıları 100 milyon TL’den fazla sermayeye sahip bu şirketlerin hemen hepsinin esas çalışma alanı gayrimenkul geliştirme.
Kendisiyle ilgili basında çok sayıda haber var, eskiden kendisiyle yapılmış söyleşiler de var. Ahmet Hakan’ın Klassis Otel ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı benzetmesi ile köşeye taşıması ile iyice tanınır olmuş. Yine de binalarını ve tasarımlarını hatırlamakta fayda var:
Bildiğim kadarıyla Birkiye’nin Türkiye’deki en eski yapısı. Cumhurbaşkanlığı Binası ile Klassis Otel’i aynı mimarın yapmış olduğu söylenmemiş de olsa, birikimli bir mimar tarzına bakarak bunu tahmin edebilir. Zaten mimara gerek kalmadan bir gazeteci bu tahmini yapmış.
Hikayeler muhtelif. Cumhurbaşkanına yakın bir geliştiricinin projeyi Şefik Birkiye’den çizmesini istediğini biliyoruz. Neyse ki o proje rafa kaldırıldı. Haydarpaşa öyle mi projelendirilmeliydi? Haydarpaşa’yı tasarlamanın yollarından birisi olabilir miydi gibi sorular komik kalıyor bile diyebiliriz.
Bayrampaşa’daki AVM, Türkiye gündemine daha çok Garanti Bankası’nın sorunu görmesi ve kredi vermemesini takiben Ziraat Bankası’nın yatırımı kredilendirmesi ve takiben AVM’nin zor günler geçirmesi ile geldi. Yatırım tutarı yüz milyonlarla ifade edilen bu AVM bugün halen kapalı.
Çok el değiştiren projede mimari proje müellifleri de değişti sanırım sonradan, inşa edilen ne kadar Birkiye projesi bilmiyorum.
“Anadolu ve Brüksel mimari sentezi” olarak tanımlanan cami bugünlerde tamamlanacak. Proje ve inşaatla ilgili ayrıntılı bilgiye www.selimiye.be adresinden ulaşılabiliyor.
Kendisi de bir Ordulu olan Şefik Birkiye’nin bu projeyi bir nevi memleketine borcunu ödemesi olarak görmek mümkün. Şahsen Türkiye’de belediyelerin projelere para ödeme güçlerini ve güçlerinden tamamen bağımsız olarak tasarıma ve mimari projeye verilen değeri bildiğim için bu projeden Birkiye’nin ofisinin zarar ettiğini düşünüyorum. Yani bu bir para kazanma işi olarak yapılmış değil bence. Memlekete vefa işte… (Yazdıklarımı gözden geçirirken, zaten projeyi Ordu Belediyesi’ne bilabedel yapmış olduğunun bir haberde geçtiğini gördüm. Gerçek durumu bilemeyiz ama açıklama bu yönde.)
Divan Oteli’nin hemen karşısındaki Şan Tiyatrosu, Ermeni Surp Agop Hastanesi Vakfı’na ait. Rant olur da bu toprakların cemaatleri eksik kalır mı! Hatırlanacak olursa 17 Aralık kasetlerinde Mecidiyeköy’deki Bulgar Kilisesi’nin arsası ve bu arsa ile ilgili yapılan görüşmeler de yerini almıştı. Şan Tiyatrosu’nun bildiğim, duyduğum bir kaseti yok, zaten şahsen yapılı çevre ile ilgili konularda çıkan ses kayıtlarıyla da ilgilenmiyorum. Kaset çıksa ne olacak kaset çıkmasa ne… İçinde yaşadığımız artık ucubeden de öte bir hal almış kentlerin nasıl şekillendiğini hepimiz biliyoruz. Bunun için kimin kasete ihtiyacı var ki. Sonuç da ortada zaten.
Bazen tanıdıklar, bazen gazeteciler “binanın salt mimarisi ile ilgili iki çift söz söyleyebilir misin” diyor. Nasıl söyleyeceğim?
Dolayısıyla binanın mimarlığını konuşmak manasız. Mimarlığından bağımsız görüşlerimi ise daha önce yazdım. Neresinden tutsak dökülen bir durumu var.
Cumhurbaşkanlığı için Şefik Birkiye neden seçildi? Yurtdışında yaşıyor olmasından mı? Herhalde evet. Türkiye’den başka mimarların da Cumhurbaşkanlığı binası (O vakitler Başbakanlık) için teklif hazırladığını biliyoruz. “Bu teklifler neden açıklanmaz?” sorusu, bu yazının konusu değil ama sormadan da edemiyorum…
Bu bir mimarlık eleştirisi denemesi değil. Güncel politika ya da ağzımızdan düşmeyen rant kelimesini gündemine öncelikle oturtan bir yazı da değil. (Vizzion Grubu’nun bu tür ilişkileri açık olduğu halde.) Beni daha çok ilgilendiren Birkiye mimarlığının kapalı ilişkiler ağı ve de bizlere yerel olarak sunuluyor olması. Bunu kim yutuyor mesela?
Brüksel’deki cami inşaatı için “Anadolu ve Brüksel mimari sentezi” deyimi kullanılmış. Bu ne demek? Anadolu mimarisi diye bir mimarlık mı var? Brüksel mimarlığı mı var? Daha bunlar yokken sentez nasıl oluyor?
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla nitelikli işler yapmak isteyen çalışkan bir isim. Bir logo yarışması yaptı ve mesela Ordu bugün logosu iyi az sayıdaki kentimizden birisi. Mesele mimarlık olduğunda neden çakma Amerikan mimarlığını Karadeniz Mimarlığı olarak yutuyor?
Birkiye mimarlığı kendi içinde tutarlı, özellikle otel ve konut projelerinde bu mimarlığın bir alıcısı olduğunu da biliyoruz. Ama kamuda nasıl geliştiğini bilmediğimiz ilişkilerle, bugün Cumhurbaşkanlığı binası olarak kullanılan binayı tasarlamaya giden kapalı süreç çok sorunlu. Önceki iktidarlarda süreçler açık mıydı? Orada bazı cemaatler kendi ilişki ağları aracılığı ile özel ayrıcalık kazanmıyor muydu? Eminim ki kazanıyordu, hep bu tip eleştiriler olmuştur. Bugünkü durumu farklı kılan bize yutturulmaya çalışılan geleneksel mimarlık: Osmanlı & Selçuklu.
Hayır, bu geleneksel bir mimarlık değil, olsa olsa eklektik diyebiliriz. Yemiyoruz bunları.
4 yorum
Klasis otel ile dikkatimi çekmişti miladi takvimin kaçıncı yılıydı hatırlamıyorum bir de Ora İstanbul AVM ye bakmıştım bilmem hangi dergide ona da yorum yapmış Bayrampaşa değil Çarşamba pazarına benzetmiştim. Yıllar sonra miladi takvimi bir kenara bırakıp hicri takvime geçeceğimiz bir devre yaklaşırken bir bina gördüm çok konuşulan mimarlardan çok siyasilerin konuştuğu bina. Aaa ben bunu tanıyorum adını çıkaramadım mimarın ama binalar zincirini tanıdım. Franchising (frençayzing hepsine lugattan baktım. Adamlar her mesleğe göre yeni yeni kelimeler üretiyorlar sonra da milyon kelimelik alfabeleriyle öğünüyorlar haksız da değiller biz lugattan seçersek) çalışan firmalar zinciriydi sanki.
Şu da dikkatimi çekti. Entel dantel gözüken biz mimarlarda siyasetin göbek deliğine kamp kurmuşuz (korunaklı diye olsa gerek) nereden mi çıktı? 15.05/22.22 itibarıyle 7800 defa okunmuş bu yazı.
Neden Birkiye seçildi diyor. Belli değil mi? Biz yeni aşına olduk ama Klasis Otel ile Selçukî dönemini başlatmışlar. Ekol yani.
Ordu belediye binası CHP’li başkan Seyit Torun zamanında yapıldı. Yapının olduğu yerde biri 60 larda, diğeri Şevki Vanlı tarafından 1980’lerde yapılmış iki bina vardı. Eski bina sıradan bir yapıydı. Bu yapıyı yıkıp, Şevki beyin binayı kullanan bir yapı yapmak istiyorlardı. Bir şekilde bana sordular, ne yapalım diye. Ben Şevki beyin vefat ettiğini, ama oğlu Selim Vanlı’nın da mimar olduğunu ve telif sorunu da yaşamamaları için Selim ile çalışmalarını önerdim. Selim ile görüştüler, anlaştılar ve projeler tamamlandı. Yanılmıyorsam 2009 veya 2010 yılında İhaleye çıkıldı. Belediye yaklaşık 3.5 milyon TL bir bütçe ayırmışken ihale yaklaşık 5 milyon TL ye sonuçlandı. Bunun üzerine ihaleyi iptal ettiler. Kendi başlarına eski binayı yıktılar, Şevki beyin binayı da tadilata kalktılar. Bu arada Vanlı tarafından tasarlanan binada takviye yapılması gerekiyordu. Onu da yapmaktan vazgeçip, bu binayı da yıktılar. Böylece ortada binasız kaldılar. Şefik Birkiye tarafından yapılan yeni binayı CHP’li bir belediyeye yakıştıramıyorum. Maliyetin de 5 milyon TL den çok çok daha fazla olduğunu da belirtmeliyim.
beğeni kişiseldir….ancak ben stilini beğenemedim….hayret ve beğeni uyandırmadı bende….doğayla bütünleşik bulamadım…tek deyimle dört duvar olarak açıklayabilirim…ben yapsam iyisinimi yaparım derseniz hayır ancak daha iyi yapanı tanıyabilirim…bu bir yaratıcılıktır herkeste olmaz..ayrıca bu mimarlık ın sitesine girerseniz türkçesi olmadığını görürsünüz, ingilizceniz yoksa zorlanacaksınız…neden türkçe dili eklemeyi uygun görmemişler merak ettim