Bölgesel Yarışmalar

Ankara, İstanbul ve bir ölçüde İzmir dışındaki mimarların, ulusal ölçekteki proje yarışmalarına pek ilgi göstermedikleri öteden beri bilinen bir gerçek.

Hatta, söz konusu büyük kentlerde mesleklerini sürdüren mimarların da, çok büyük çoğunluğunun, yarışmalarla pek ilgilenmediklerini kolaylıkla söyleyebiliriz. Ülkemizdeki mimarların çok sınırlı bir kesiminin , ağırlıklı olarak yarışmalarla ilgilendiği, deyim uygun düşerse geçindiği, geçen zaman ve gittikçe daha çok artan mimar sayısına bağlı olarak, isimler değişse de, yarışmaların söz konusu dar bir çevrede döndüğü biliniyor. Bu nedenle yarışmaların, farklı bir uzmanlık alanına da dönüştüğü söylenebilir. Bu durumu göz önüne alan çevre mimarlarının ulusal ölçekteki yarışmalara, pek ilgi göstermeme nedenleri olarak:

  • Yarışmalardan ödül alma konusunda yeterince şanslarının olmadığını düşünmeleri,
  • Sonuç alma şanslarının pek olmadığını düşündükleri bir iş için harcanan emeği, boşuna enerji ve zaman kaybı olarak görmeleri,
  • Serbest piyasa ortamına girdikten sonra, yarışmalar için ayrıca zaman ayırma şanslarının olmaması,
  • Piyasa ortamında, çoğunlukla sınırlandırılmış imar parsellerinde, kısıtlayıcı imar yönetmelikleri ve oldukça sınırlı bütçe ve düşük maliyetlerle iş yapmak zorunda olan çevre mimarlarının, bizdeki ulusal yarışma koşullarına ve seçici kurulların “değerlendirme ölçütlerine” uyum sağlama şanslarının bulunmaması… ve başka nedenler gösterilebilir.  Genel olarak, ülkemizdeki yarışmalardan yeterince olumlu sonuçlar çıktığını söylemek pek kolay değil.

Yıllar önce, kendisi de ödüller kazanmış ve Mimarlar Odası’nın “ulusal mimarlık büyük ödülü” verilmiş olan rahmetli usta Şevki Vanlı yıllar önce Türkiye’deki yarışmaları eleştirdiği bir yazısında şöyle yazmıştı:

Ülkemizde yarışmalar yoluyla elde edilip de, nitelikli sayılabilecek kaç tane yapı gösterebilirsiniz?.. Gerçekten bizdeki yarışmalarla ilgili, yapılış, değerlendiriliş ve uygulanış biçimleriyle ilgili çok şey söylenebilir. Ancak söylenebilecekler, yarışmaların daha doğru yöntemlerle, daha adaletli, daha nitelikli sonuçlar almaya , katılımların daha yaygın, çeşitli ve daha çok yapılabilmesine yönelik olabilir… Amaç, nitelikli yapıların çoğaltılması ve yaygınlaştırılmasıdır. Ülkemizde, yarışma yoluyla elde edilen yapılar, aynı yılda üretilen yapı stokunun kaçta kaçıdır acaba?

Bunun bir istatistiği yapılmış mıdır bilmiyorum. Ama, yüz binde birlerle diyebiliriz belki. Bu oranı artırmanın, daha çok ve daha yaygın yarışmalar yapmanın yollarından biri de “bölgesel yarışmalar” olabilir. Elbette, ayrıntılı programı, bütçesi, coğrafi-iklimsel verileri,değerlendirme ölçütleri, adil seçimi, zamanlaması vb. doğru koşullarda yapılması gereken bölgesel yarışmalar. Bu tür yarışmalar aracılığı ile bölge mimarları, yarışmalarla daha çok ilgilenebilirler. Örneğin geçen yıl, iki yüz mimarlık ofisinin bulunduğu Denizli’de, küçük metrajlı bir binanın yarışmasına yirmi civarında ofis katıldı ki bu iyi bir orandır. Bölgesel yarışmalarda, yöre mimarlarının içinde yaşadıkları -yapılaşmaya ilişkin her türlü koşulu- iyi bilmeleri, nitelikli ve gerçekçi yapılar ortaya çıkması açısında bir fırsat. Ayrıca bu tür yarışmalar:

  • Kendi kalitelerini test etme, ulusal ölçekte yapılanlarla kıyaslama,
  • Rekabet yoluyla kaliteyi ve mimarlar arası iletişimi artırma,
  • Daha çok katılımla farklı ve nitelikli çözümler elde etme fırsatı verme,
  • Bölge halkının, yaşamını ve içinde yaşadığı çevrenin geleceğini doğrudan ilgilendiren bir konuda daha çok dikkatinin çekilmesine, kalite bilincinin yükseltilmesine ve içinde yaşadığı çevrenin oluşumuna katılmasına vb. katkı sağlayabilir.
Etiketler

Bir yanıt yazın