İKSV tarafından düzenlenen 17. İstanbul Bienali, 17 Eylül-20 Kasım tarihleri arasında ücretsiz gezilebilir.
Küratörlüğünü Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh’in üstlendiği 17. İstanbul Bienali’nde, 500’ün üzerinde katılımcının 50’yi aşkın projesi yer alacak. Bienal katılımcıları arasında sanatçı, düşünür, yazar, şair, araştırmacı, mimar, radyo programcısı, balıkçı, aktivist, stand-up komedyeni, şef, etnomüzikolog, ornitolog, deniz bilimci, kukla ustası ve müzisyenler de bulunuyor.
Bienal, Beyoğlu, Fatih, Kadıköy ve Zeytinburnu’nda yer alan 12 sergi mekânının yanı sıra, şehrin dört bir yanında sayıları 50’yi aşan sahaf, kitapçı, lokanta, sinema ve hastanelere ek olarak bir radyo istasyonunda izleyiciyle buluşuyor.
17. İstanbul Bienali, farklı coğrafyalarda, benzer konular üzerine düşünen ve üreten, çeşitli disiplinlerdeki katılımcıları bir araya getiriyor. Her biri uzun vadeli araştırmalar sonucu ortaya çıkan işbirliği temelli projelerin izleyicilere sunulduğu bienal, birlikte vakit geçirmek, düşünmek, konuşmak, dinlemek, okumak, izlemek, sorular sormak ve sorulara cevap aramak için bir davet niteliği taşıyor.
17. İstanbul Bienali, 13 Eylül Salı sabahı bienalin sergi mekânlarından Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’nde düzenlenen basın buluşmasıyla tanıtıldı.
Toplantıda 17. İstanbul Bienali küratörleri Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh, İKSV Güncel Sanat Projeleri ve İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer’in moderasyonunda, bir söyleşi gerçekleştirdi. Küratörler, bienalin hazırlık çalışmaları, kavramsal çerçevenin nasıl belirlendiği, sanatçı ve mekân seçimleri, kamusal program ve bienalin yaratmak istediği etkiden bahsettiler.
Basın buluşmasında, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, 2007’den bu yana Bienal’in sponsorluğunu üstlenen Koç Holding adına Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy da birer konuşma yaptı.
Buluşmanın ardından Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma (TÜMATA) grubu, bienal katılımcılarından Mariah Lookman’ın bienal için tasarladığı su bahçesinde, esere eşlik eden besteyi seslendirdi. Türk müzik terapisi ilkelerini kullanan geleneksel müzisyenler B. Kanıkey Güvenç Akçay (çeng), Halime Atalay (İstanbul kemençesi) ve Faysal Macit (bendir ve tabla) sanatçı Lookman’la birlikte aylara yayılan bir diyalog içinde besteledi. Lookman’ın bu mekân için özel olarak tasarladığı, eğreltiotları ve lotus çiçeklerini barındıran su bahçesi, bienalin ardından da ziyaretçilerin dinleneceği, tazeleneceği, düşüncelere dalacağı ve şifa bulacağı bir kamusal alan olarak burada kalmaya devam edecek.
Türkiye’de türünün ilk örneği olarak yaklaşık 14 dönüme yayılan Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi modern tıp ile çeşitli şifa gelenekleri arasında bir kavşak noktası olarak 700’ü aşkın tıbbi bitkiye ev sahipliği yapıyor. Bienal kapsamında Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’nde Lookman’ın su bahçesinin yanı sıra, Laura Anderson Barbata’nın Meksika’daki Yucatan yerlileriyle yaptığı kırmızı hamaklar da yer alacak.
Önceki bienallerden farklı olarak ortaya çıkan sonuçtan ziyade sürece odaklanan 17. İstanbul Bienali, katılımcılara ve izleyicilere, haber dolaşımı için kullanılabilecek alternatif araçlar, öğrenme yolları, arşivleme gelenekleri, insanların dünya üzerindeki etkileri, duyuların iç içe geçtiği deneyimler ve çok eski zamanlardan kalma uygulamaların bugüne nasıl taşınabileceği üzerine bazı sorular soruyor:
Bienal bir gazete olabilir mi? Yeniden tasarlanmış bir arşiv olabilir mi? Su gibi herkesin içinden akan bir duyular denizi olabilir mi? Eski şarkılardan, kuşlardan, çimenlerden, balıklardan, mandalardan öğrendiklerimizi paylaştığımız bir buluşma olabilir mi? Kuşlar ne düşünür? Denizin sahibi kim? Sessizliği nasıl dinleyebiliriz? Şiirler nasıl konuşur? Bir ağacın milliyeti var mıdır? Hakiki peynir üreticisi kimdir? Bir yemeğin milliyeti var mıdır? Konuşamayacağımız bir şeyi nasıl anlatırız? Mandanın rengi nedir, siyah mı beyaz mı? Toprak insanları bugüne dair ne der? Ekokırım ne anlama gelir? Biz mi hikâyeleri yazarız, hikâyeler mi bizi? Öteki diye bir şey var mıdır? gibi sorulardan yola çıkan…
17. İstanbul Bienali’nin Beyoğlu, Fatih, Kadıköy ve Zeytinburnu ilçelerinde yoğunlaşan sergi alanları, sadece birer mekân olarak değil bulundukları mahalleler ve o mahallelerle kurdukları ilişki üzerinden de öne çıkacak.
Beyoğlu’nda, bienalin film ve kamusal programlarına da ev sahipliği yapacak Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’yle birlikte uluslararası performans sanatı platformu Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı (PCSAA), 1999’dan bu yana kapalı olan İstanbul’un en eski Rum okullarından Merkez Rum Kız Lisesi, SAHA’nın sanatçı, küratör ve yazarları desteklemek amacıyla başlattığı SAHA Studio, farklı disiplinlerden güncel sanatçıların sergilerine, seminerlere ve atölyelere ev sahipliği yapan Büyükdere35 ile Taksim Gezi Parkı’nın altında yer alan, 257 metre uzunluğundaki Metro İstanbul Yaklaşım Tüneli Taksim bir yürüyüş rotası oluşturacak.
Tarihi Fatih ilçesinde, bu yıl ilk kez bienal ziyaretçilerine açılacak sergi mekânları yer alıyor. Uzun yıllar boyunca hat ve cilt sanatçısı Emin Barın’ın stüdyosu olan Barın Han’ın yanı sıra Mimar Sinan tarafından 16’ncı yüzyılda Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa için yaptırılan, 2023 yılında faaliyete geçmeden önce ilk kez bienal izleyicisine açılacak The Çinili Hamam bienal mekânlarına katılıyor. 15’inci yüzyılda, Fatih Sultan Mehmet döneminde inşa edilen en eski hamamlardan Küçük Mustafa Paşa Hamamı da bu rotadaki diğer sergi mekânı.
Kadıköy’de, İstanbul’un 130 yıllık bir geçmişe sahip endüstriyel miraslarından, 2021’de bir müze ve ortak alan olarak kazandırılarak, sergi ve müze mekânları, sahneleri, kütüphaneleriyle gençlere yirmi dört saat açık bir çalışma ve etkinlik alanı sunan Müze Gazhane ile savaş̧ yüzünden yerinden edilmiş̧ sanatçılar tarafından Yeldeğirmeni’nde kurulan arthereistanbul bienal ziyaretçilerini bekliyor.
Zeytinburnu’nda ise 14 dönümlük bir arazi üzerine kurulu Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi, bienal süresince sergilenen eserlerle birlikte çeşitli performanslara da ev sahipliği yapacak.
17. İstanbul Bienali sergi mekânlarıyla ilgili ayrıntılı bilgiye buradan, Bienal’in küratoryal metnine ise buradan ulaşılabilir.
Mimar Sinan’ın İlk Eserlerinden Çinili Hamam Kapılarını Ziyaretçilerine Açıyor