Kentin yaşamı zenginleştiren kültür hayatını ve dolayısıyla zengin kent kültürünü planlar ve projelerden çok onu yaratmaya ve yaşamaya hevesli proaktif kentlileri kuracak.
İzmir Fuar’ı deyince akılda ekonomi, sanayi, mimarlık, tasarım, kent kültürü, eğlence kültürü tarihi alanlarına yayılmış birçok imge canlanıyor. Bunlar ulusal ve yerel anlamda İzmir’i anlatan şeylerin büyük bir bölümü.
Yıllardır İzmir Kültürpark alanında düzenlenen ihtisas fuar organizasyonlarının büyük kısmı, Büyükşehir Belediyesi’nin inşaatı bitirmesiyle artık yeni fuar alanına taşınıyor. Kültürpark alanında ise kentle özdeşleşmiş Enternasyonal Fuar ve kentli katılımcıları hedefleyen kitap fuarı ve benzeri organizasyonlar düzenlenmeye devam edecek.
Bazı mekanları doğrudan Büyükşehir Belediyesi, bazı mekanları da yine ona bağlı İZFAŞ (İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri) tarafından işletilen Kültürpark alanının bu değişimden nasıl etkileneceğine ve gelecekte nasıl işletileceğine dair tartışmalar yaklaşık iki yıldır sürüyor. Büyükşehir Belediyesi bu süreçte farklı meslek odaları, ticaret odaları, sivil toplum örgütleri, akademisyenler ve farklı bağımsız paydaşlar ile toplantılar gerçekleştirdi. Bu toplantıların basın bültenlerinde, Kültürpark alanının adına yakışır ve kurucusu, dönemin Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz’un vasiyeti doğrultusunda kültür ve sanat aktivitelerini odağa alan bir işletim senaryosu ile yeniden programlanmak istediğini anlıyoruz. Satır aralarında alanda kongre merkezi işlevlerinin yaratılabileceği, işletme stratejileri üzerinde çalışıldığı ve gerekli yapısal yeniden düzenlemeler için 1990 yılında “Uluslararası İzmir Fuarı Kültürpark Düzenleme ve Mimari Proje Yarışması” 1. Ödül müellifi Şükrü Kocagöz’ün yeni bir proje hazırladığı bilgileri var. Sürece dair araştırma yaptığınızda, farklı meslek odalarının kent merkezindeki bu çok önemli yeşil alanda yoğunluk arttırıcı yapılaşmaya ve kullanımlara dair itirazları da karşınıza çıkıyor.
Büyükşehir Belediyesi’nin geniş katılımlı arama toplantıları ile olabildiğince şeffaf olarak gerçekleştirmeye çalıştığı toplantılar uzaktan takip edenler için oldukça olumlu bir Kültürpark süreci yaşandığı izlemini yaratıyor. Ama alanın programlanmasına dair yapısal projelerin açıklıkla ortaya konmaması, benzer toplantı süreçleri sonunda büyük yatırımlarla gerçekleştirilmiş kentteki diğer kültür-sanat odaklı projelerin mevcut problemleri ve Kültürpark’ın kullanıcısı olan kentlinin sürece ancak seyirci ve anket grubu olarak dahil olması, sürecin sonunda önceki benzerlerinden pek de farklı olmayan vasat bir sonucun elde edileceğinin kanıtı gibi.
Hali hazırda Kültürpark alanında bulunan eğlence parkı, gazinolar, restoranlar, kültür merkezleri, müzeler ve galerin pek de davetkar olmayan durumu ortada. Restoran ve kafelerin kaderi işletmecilerinin nitelik tercihlerine bırakılmış durumda. Konser ve konferans yapılabilecek salonlarda etkinlik başladığında, gürültüyü engellemek için havalandırma sistemi kapatılıyor. Arkeolojik eserlerin ve sanat eserlerinin sergilendiği müze alanlarının varlığından kentlilerin ve kent merkezine gelen turistlerin haberdar olduğu bile şüpheli, çünkü haftaiçi de haftasonu da gitseniz sizden başka ziyaretçiye denk gelmeniz bir mucize. Belki böylesi daha iyi, çünkü aydınlatması çalışmayan sergi vitrinlerini ya da akan bir tavanın suyunu toplaması için vitrin içinde bırakılmış bezleri daha çok kişinin görmesini engelliyor bu durum. İZFAŞ, “kiralanabilir alan olarak dilekçede talep edebilirsiniz” dediği alanları yönetimsel mekanizmanın dertleri yüzünden kültür etkinliklerine kiralamayı reddediyor ama aynı alanda belediyenin çöp konteynırlarını depolamasını bir sorun olarak görmüyor.
Belediyeden her işi mükemmel şekilde yapmasını beklemek haksızlık olur. Kentin yaşamı zenginleştiren kültür hayatını ve dolayısıyla zengin kent kültürünü planlar ve projelerden çok onu yaratmaya ve yaşamaya hevesli proaktif kentlileri kuracak. Kültürpark farklı sosyoekonomik sınıflardan ve mahallelerden gelen tüm kullanıcıları kucaklayan onların kendilerine özgü mekanda var olma biçimleri ne ise onu yaşayabilecekleri, farklılıkların karşılaşmalarını kışkırtan bir mekan olabilirse kente mal olacak.
Plan yapmak, yapılar inşa etmekten önce, kentlinin Kültürpark’ta bulmak istediği kullanımın yaratılmasında kendisini sorumlu hissedeceği ortak bir hissin yaratılmasının öncelikli olduğunu düşünüyoruz.
Talep etmek için değil, olmasını istediğimizi bizzat yaratmak için 25 Nisan’da #kültürparktayız.
Şehrin ortasında koca bir park bizi bekliyor.
Kültürpark’ın adına yakışır şekilde Kültür & Sanat aktiviteleri için kullanılması en büyük arzumuz. Kültürpark’ta ne görmek istiyorsanız siz yaratın. Herkesin bulmak istediğini kendi getirdiği kocaman bir piknik… Müzisyen de, Sporcu da, Tiyatrocu da, Dansçı da, Tasarımcı da, Fotoğrafçı da sizsiniz…