Size bu satırları, benim de katılımcı olduğum Şişli Halide Edip Adıvar Külliyesi Yarışması sonuçları –zamanı geçtiği halde- açıklanmadan önce yazıyorum.
Biliyorsunuz bu aralar tüm ülkenin gündeminde Çamlıca’daki devasa olması düşünülen, gelenekten geleceğe, Osmanlı Uslübü falan filan gibi tariflenen cami ve onun devasa ölçütteki ödüllerinin duyurulduğu, garip gazete ilanı var. Sonrasında, garip şartnameyi görmüştük 200 TL olan şartname ücretini ödeyen 79 mimari büro varmış. Hayırlısı olsun bile diyemiyoruz, şartname, jüri, zamanlama ve tabii bu projeye aylardır çalıştığı gibi nasıl olacağı konusunda gazetelere demeçler veren mimardan sonra, beş mimari büronun da çalıştığı bilgisi geliyor. Hala daha “Bu yarışmadır” diyorlar. Şimdiden iki adet jüri üyesi istifa ediyor. Hemen apar topar birileri yerine koyuyor, garip bir süreç devam ediyor.
Diğer cami yarışması ise arka arkaya, açtığı mimari yarışmalarla göz dolduran Şişli Belediyesi’nin, Halide Edip Adıvar Külliyesi yarışması. Onun da 200 TL olan şartnamesi vardı 300’e yakın kişi şartnameyi aldı. Son şartname süresi konulması bana göre de saçmaydı. Kaldırıldı da herkes katılabildi.
Şimdi biz de sağa sola hatta ben bazı ulusal gazeteler demeçler verdik. Yazılar yazdık. “Bakın yarışma böyle olur” diye. Jüri belli ki kabul görmüş ve güvenilen kimselerdi.
Zamanında teslimler yapıldı. Bazıları 145 teslim oldu dedi. Bazıları 17.45 itibari ile fakslarla beraber 108 dedi falan filan. (Sonradan eklenen bilgi: Raporda 141 yazıyor teslim sayısı)
Soru cevapların yetiştirilmesi ve sitedeki telefonun bir hanımefendinin çıkması. Onun olayla ilgisi olmadığı halde biz mimarlar tarafından devamlı rahatsız edildiğini söylendi. Hatta biz raportöre “Siteden bu numarayı kaldırınız, çok rahatsız oluyor, her gün onlarca telefon alıyor, hanımefendiye ileteceğimi söz verdim” diye eposta dahi yazdık. Rapotör ise bize– nedense- biraz kızdı “Kendisinin işi olmadığını, neden hanımefendiye söz verdiğimi (ileteceğim diye verdim ben söz, kalkacak demedim ki). Onun siteyi değiştirme kudretinin olmadığından” bahsetti. Sesimizi çıkarmadık.
Arkasından yarışmanın duyurulan teslim zamanı geldi. Çıt yok. Bekle bekle. Yok. Bir açıklama da yok.
Bizde başladı bir korku. Neden korkuyorsun, kazanamayacağından mı demeyin. O kadar çok yarışmada ödül almadık ki, ondan korkacak değiliz. Bizim korkumuz, “işte yarışma budur” dediğimiz halde jürinin kavga etmesi olasılığıydı. O zaman sonuç da çıkmaz tutanak da. Jüride Can Çinici bazen ağzından kötü sözü fütursuzca çıkarıverir (yapmışlığı vardır), Mehmet Konuralp yılların verdiği tecrübe ile baskın olabilir (bazı toplantılarda yapmışlığı vardır). Doğan Tekeli bir şekilde jüri başkanlığı vasfı ile müdahil olabilir(Doğaldır).
Belki bunların hiç biri olmamıştır. Bizim hüsn-ü kuruntumuzdur. Asılsızdır inşallah. Aman ha töhmet altında kimse kalmasın. Bunlar tekil tahminlerdir. Zaten oldu da demiyoruz. Ha şa.
Ama korktuk yani. Çünkü bu saçma sapan Çamlıca Camii Yarışması’na kimse girmesin diye DOĞRULARI açıklarken, öyle bir muvaffakatnameye kimse, mimarlık etiği açısından imza atmasın derken, güvendiğimiz dağlara kar mı yağıyordu?
—Yazının bundan sonrası sonuçlar açıklandıktan sonra yazıldı—
Sonra sonuçlar açıklandı ama bu yarışma en azından raportörlük açısından sınıfta kaldı. Jürinin seçimleri hele hele 2. olan Proje konusunda bizi çok rahatlatmasa da, bir söylemi vardı belli ki. Kolokyumda çok konuşulur ve irdelenir. Biz kolokyuma katılamayacağız. Sebebi aşağıda.
Çeşitli sitelerden projelere devamlı bakıyoruz. Arkitera ve Kolokyum bu konularda iyi bir yayıncılık örneği gösteriyorlar. Anında haberler veriyorlar. İki oluşuma da teşekkür ederiz. Keşke beş adet olsa. Yarışmalar daha güçlenir.
Sonra projelere bakıyoruz. Hepsi bir kalitenin üstündeler. “Yahu bu da verilir mi öneri olarak” dediğimiz proje yok gibi. (Sadece yayınlananlara baktık) Ödül almadık ama ödül almadığımıza sevindiğim nadir yarışmalardan bu. Katılanları bir bir tebrik ederiz. Hepsini göremedik. Sanırım göremeyeceğiz de. Ancak görünen köy diyor ki, genç ya da tecrübeli, ekipler çıkardı mı, cami konusu gibi özel işte bile hoş şeyler ortaya dökebiliyor. Yaklaşık 30-35 projeyi gördük. Bunlar bu söylem için yeterli.
Şimdi gelelim raportör ve Jüri konusuna.
Eleştirilerim sert olacak, çünkü diğer yarışmamsı şeye verdiğim 8 sorudan sadece biri seçilmiş cevaplanmış. Gülüyoruz geçiyoruz kepazeliğe.
1- HEA Raportörlüğü, işte bu beğenmediğimiz ÇCY’nin yaptığı gibi bir web sitesi yapamaz mıydı? Sonuçlar ya da haberleri görmek için Şişli Belediyesi’nin web sitesinde duyurular ya da başkanın programına kadar inceleyip bir şeyler aramak zorunda mıyız? Çok mu zor?
2- Maket sınırı gibi önemli bir kıstas sonradan veriliyor. Nasıl yani?
3- Raportörlükle iletişime geçmek çok zor. Verilen numaralardaki kimseler ya tatilde. Ya da cep tele alakasız biri çıkıyor. Telefon vermeyin o zaman. Sadece eposta verin (doğrusu bu) ama gece gündüz yanıtlayın bu epostayı.
4- Sonuçlar neredeyse 2 hafta sonra açıklanıyor. Bu süreçte katılımcılar isyan ediyor da, ancak öyle web sitesine bir açıklama konuyor. Açıklama: Jüri çalışıyor. Bak sen!
5- Sonra Cuma günü birinciyi jüri üyelerinin aradığını (ki bu ritüeldir) ekipten birinin Facebook’tan duyurması ile öğreniyoruz. Sonrasında ise Pazartesi’ne kadar bekleniyor. Öyle sonuç açıklanıyor. Bizde ne heyecan kalmış, ne de bir şey.
6- Herkes bir işte çalışıyor. İstanbul’da olan var, olmayan var. 14 Ağustos’taki kolokyum yerine ilk açıklanan tarih için uçak biletleri alındı. Şimdi onlar yandı. Artık uçak biletlerinin tarihlerini değiştirmek yeni bilet almak kadar pahalı. Bunu hak edecek ne yaptık? Sadece hiçbir şey beklemeden, emek ve para harcayarak yarışmaya girdik. Neden katılımcılar düşünülmez. Ticari bir anlaşma yok ki aramızda. Garip!!!
7- Salı günü kolokyum mu olur? İzin mi alacağız çalıştığımız yerden?
8- Sonuçlar açıklanıyor. Jüri Raporu yok. Sonra konuyor.
9- Sonuçlar açıklanıyor. Kazananların adları doğru dürüst verilmemiş.
10- Web sitesi açsanız da oraya koysanız tüm projeleri, bu iki kuruluş yarışmacılardan gelenleri koymak ve bu kadar yazışma yapmak zorunda kalmasalar. Onlara da yazık.
11- Karşımızda mimarlık açısından çok üzücü ve garip bir yarışmamsı durum varken, alnımızın akıyla bir yarışmaya girsek, korkmadan, üzülmeden sonuçlarını öğrensek, kazansak kazanmasak bile gidip kolokyumda fikirlerimizi beyan etsek. Ele güne karşı “İşte gerçek mimarlar, böyle yarışır, böyle tartışır, zamanında çok ihmal edilen cami konusunda bile yaratıcı çözümleri böyle sorunsuz ortaya çıkartırlar” diyebilsek.
Bir de önerim var. Madem Salı günü kolokyuma gidemiyoruz. Bir alternatif jüri ve bir alternatif kolokyum yapmak lazım. Ha şa, jüri yetersizdir demiyorum. Onların seçtiğini kabul etmeyiz de demiyorum. Ediyoruz. Ödül alanları tebrik ederiz.
Kamuoyuna cami böyle yapılır sunması gibi bir alternatif tartışma ortamı yaratılmalıdır. Daha da genişletilmelidir. Böyle böyle bir şeyler kavranacak, yarışmaların değeri daha da anlaşılacaktır.
Hatta kim bilir alternatif jürinin sonucunu, yarışmacılar da benimserler.
Yarışmalı ve tasarım dolu günler dilerim.
Not: Bu yarışmada verilen bazı önerileri, CamiGOR! (www.camigor.com) Ekibi sitesinde gururla yayınlayacaktır. (Sadece müelliflerin yayınladıklarını)