Yaklaşık 150 yıllık tecrübeyle sıhhi tesisat ve vitrifiye sektörüne değer katan Geberit, Türkiye’deki 20. yılını özel bir gece ile kutladı.
Zamanın ötesinde tasarımlarını kapsamlı bilgi birikimiyle birleştirerek her dönem ilklere imza atma hedefiyle faaliyet gösterdiklerini belirten Geberit Türkiye Genel Müdürü Ufuk Algıer, tüm iş süreçlerini marka güvenilirliği üzerine kurmalarının kendileri için Türkiye’deki 20 yıllık sürecin en temel dayanaklarından biri olduğunu söyledi.
Temelleri 1874 yılında atılan İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, Türkiye‘deki faaliyetlerine başlamasının 20. yılını özel bir gece ile kutladı. Geçtiğimiz günlerde Mandarin Oriental Bosphorus Istanbul’da gerçekleştirilen davetin ev sahipliğini Geberit Türkiye Genel Müdürü Ufuk Algıer üstlendi. Geceye Geberit Group CEO’su Christian Buhl, Geberit Group Tasarım Stratejisi Başkanı Christoph Behling, İsviçre Başkonsolosu Julien Thöni ve çok sayıda davetli katılım gösterdi. Geberit Türkiye 20. yıl gecesinin sunuculuğunu ise Jülide Ateş gerçekleştirdi.
“Geberit, global pazarlardaki tutarlılığını ve yüksek hizmet kalitesini her zaman en yukarıda tutuyor”
Ev sahibi olarak gecenin açılış konuşmasını gerçekleştiren isim Geberit Türkiye Genel Müdürü Ufuk Algıer oldu. Global çapta pek çok markaya sahip olan İsviçre’nin, sıhhi tesisat ve vitrifiye alanında da dünyaya Geberit’i kazandırmış bir ülke olduğunu belirten Algıer, “Tam 20 yıl önce ülkemizin dinamizmine, gücüne, stratejik önemine, fırsatlarına ve modern bakış açısına inanan Geberit, Türkiye’deki faaliyetlerini başlattı. Yolculuğun başlangıcından bu yana 20 yıl geçti ve o günden bugüne dünya belki de pek çoğumuzun bugün dahi yetişemediği bir hızda değişmeye başladı. Tabii bu noktada değişime ayak uydurmak, onun gerekliliklerini yerine getirecek adımlar atmak, kendini geliştirmek ve bunu yaparken de büyümesini sürdürmek, Geberit için sürecin bir doğal bir parçası oldu. Ülkemizdeki vizyonunu, faaliyete başladığı ilk günden bu yana geliştiren Geberit, global pazarlardaki tutarlılığını ve yüksek hizmet kalitesini her zaman en yukarıda tutarak ilerledi. Pazarlama payını, bulunduğu ülke ve sektöre değer katma faaliyetlerini, ürün sunumunu, ürün geliştirmesini ve pazara yaklaşımını güçlü bir misyonla üstlenen Geberit’in bu anlayışı, ülkemizin de son 20 yıllık süreçteki sıhhi tesisat ve vitrifiye alanına olumlu katkılar sağladı” dedi.
“Türkiye’de yaşayan bir kullanıcı için güven unsuru, her zaman markaya bağlılıkta en üst sırada”
Sıhhi tesisat ve vitrifiye alanında yer alan her markanın başarı için tasarım sürecinden üretime, yerel dinamiklere uyumdan pazarlama faaliyetlerine, hizmet öncesi ve sonrasındaki destekten geleceğin sorunlarına karşı hassasiyeti odağına alması gerektiğini belirten Algıer, Geberit Türkiye’nin bu yöndeki stratejisini şu cümlelerle aktardı: “Günümüz dünyasında hemen hemen her marka, kullanıcısını etkilemek adına daha çok çaba sarf etmek durumunda. Bu da ister istemez tasarım sürecinden üretime, yerel dinamiklere uyumdan pazarlama faaliyetlerine, hizmet öncesi ve sonrasındaki destekten geleceğin sorunlarına karşı hassasiyet ve bu yönde yapılan çalışmalarla mümkün oluyor. Bu noktada Geberit’in tüm iş süreçlerini marka güvenilirliği üzerine kurması da Türkiye’deki 20 yılının en güçlü dayanaklarından biri oldu. Çünkü Türkiye’de yaşayan bir kullanıcı için güven unsuru, her zaman markaya bağlılıkta en üst sıralarda yer almıştır. Kullanıcılarımız kadar unutmamamız gereken bir konu da içinde yaşadığımız dünya. Dünyamız her geçen gün hızla değişirken bu durum geleceği de etkiliyor. Geberit olarak sürdürülebilirliği her zaman iş süreçlerimizin bir parçası olarak görürken bunu bir marka stratejisi olarak da sistemli biçimde uyguluyoruz. Şunu inanıyoruz ki dünyamızın geleceği tamamen bizim elimizde. Dünyamıza en iyi şekilde davranmamız ve kaynaklarımızın bilincinde olmamız son derece önemli.. Yıllardır bu anlayışla hareket eden Geberit, kısa vadeli 2023 ile orta ve uzun vadeli 2030 sürdürülebilirlik stratejisini de bu yönde planlıyor. Geberit, Türkiye’deki 20 yılında gelişerek ve sektörünü geliştirerek, imza attığı yeniliklerle kullanıcılarına yeni deneyimler yaşatarak ve en önemlisi ülkemize değer katarak büyümesini sonraki yıllarda da kararlılıkla sürdürecek.”
“Su, Geberit DNA’sının büyük bir parçası”
Algıer’in ardından konuşmasını yapan isim Geberit Group CEO’su Christian Buhl oldu. Geberit’in Türkiye’deki 20. yılında İstanbul’a gelip burada olmaktan dolayı mutlu olduğunu kaydeden Buhl, “Türkiye’de yer aldığımız 2002 yılından bu yana bizler için elbette önemli dönemler oldu ancak Türkiye pazarına sunduğumuz yeni vitrifiye ürünlerimizle de devamlılığımızı sağlamak bizim için çok kıymetli. Biz Geberit olarak kendimizi zamanın akışı içinde geliştiriyor ve yerel dinamiklere uyumu oldukça önemsiyoruz. Uzun yıllardır yer aldığımız Türkiye, şu anda ve gelecek için var olmak istediğimiz bir ülke. Buradaki. 40. Yılımızı da hep birlikte kutlarken daha önemli bir rolde yer almayı planlıyoruz.”
Gecenin sunucusu Jülide Ateş’in, Buhl’e sürdürülebilirlik sorusu üzerine konuşmasında bu konuda devam eden Buhl, şu anda dünyadaki en popüler konulardan biri olan sürdürülebilirlik, Geberit için de oldukça önemli ancak bu bizim için yeni veya sadece popüler bir konu değil” dedi. .İlk sürdürülebilirlik müdürü için iş ilanlarını 1990 yılında açtıklarını kaydeden Buhl; “ Kurulduğumuz günde bugüne suya değer veriyor ve sürdürülebilirlik başlığı altında birçok projeyi hayata geçiriyoruz. Su, Geberit DNA’sının büyük bir parçası” ifadelerini kullandı.
“Geberit’in Türkiye’deki varlığı, İsviçre ve Türkiye arasındaki güçlü ikili ekonomik ilişkileri de iyi bir şekilde yansıtıyor”
Gecenin konukları arasında yer alan İsviçre Başkonsolosu Julien Thöni ise konuşmasında Geberit’in Türkiye’deki 20 yıldaki entegrasyonuna dikkat çekerek şu açıklamalarda bulundu: “Geberit’in Türkiye’deki varlığı, İsviçre ve Türkiye arasındaki güçlü ekonomik ilişkileri de iyi bir şekilde yansıtıyor. İsviçre ve Türkiye’nin sağlam ekonomik ilişkilerini rakamlar da doğrular nitelikte. Türkiye, İsviçre’nin dünya çapındaki en büyük 24. ticaret ortağı konumunda yer alıyor. 2021 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 4,6 milyar dolar seviyesindeydi. İsviçre hükümeti, gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 3,15’ini ayırarak Ar-Ge’ye her yıl 23 milyar dolar yatırım yapıyor. Bunun yanı sıra hükümetimizin önem verdiği konuların başında da sürdürülebilirlik geliyor. Bu noktada Geberit, İsviçreli şirketlerin inovasyon ve yenilikçi ürünler açısından neler gerçekleştirebileceğinin de canlı bir örneği. Başkonsolosluğumuzun düzenlediği projelerin güçlü bir destekçisi olan Geberit’e tekrardan teşekkür ediyorum.”
Geberit’in mottosunu zamansız tasarımlara imza atmak oluşturuyor
Geberit Türkiye 20. yıl lansmanının bir diğer konuğu Geberit Group Tasarım Stratejisi Başkanı Christoph Behling ise yaptığı konuşmada ürün tasarım süreciyle ilgili bilgiler paylaştı. Ürünlerinin sadece estetik tasarıma sahip olmasını değil, aynı zamanda yaşamı önemli ölçüde kolaylaştırmasını düşünerek tasarladıklarını paylaşana Behling, “En önemli mottomuz, kullanıcılarımızın 1. günde de, 1. yılda da, 10. yılda da seveceği kalitede yani zamansız tasarımlara imza atmak. Bunun için de kullanıcıların her gününü daha iyi hale getirmek için tasarımda inovasyon yaratıyoruz. Yaşam alanlarının içinde ve dışında mükemmellik doğrultusunda ise İsviçre kalitesinden ödün vermiyoruz. Her günü daha iyi hale getiren ve her yüzeyde kalitesini gösteren Geberit inovasyonu bu anlayıştan ortaya çıkıyor. Patentli yeniliklerimiz yaşam alanlarına değer katarken hayatı kolaylaştıran tasarımlar da her seçime uyum sağlıyor” dedi.