Gündelik Hayatın “Eksikhikayeler”ine Dair Bir Koleksiyon

"Takip Ettiklerimiz" söyleşi serimize, takipçilerini gündelik hayatın görsel havuzunda zaman yolculuğuna çıkaran Eksikhikayeler! ile devam ediyoruz:

Bir süredir ilgiyle takip ettiğimiz, geniş ve merak uyandıran arşivinden gözümüzü alamadığımız Eksikhikayeler! twitter hesabının ve bloğunun yaratıcısı Emrah Sayar ile konuştuk.

Burcu Bilgiç: “Eksikhikayeler!” twitter hesabını ilgiyle takip ediyoruz. Hesap, aynı isimli online derginin sosyal medya paylaşımlarını yapıyor. Esksihikayeler!’in kapsamı hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz, nasıl hikâyeler anlatıyorsunuz?

Emrah Sayar: Eksikhikayeler! sosyo-kültürel tarihimiz çerçevesinde hayatlarımıza bir şekilde dokunmuş, insanların bildiğini bilmediği, bildiğini unuttuğu ya da bildiğini hatırlayamadığını hikayeleri farklı bakış açılarıyla okuyucuları ile buluşturmayı hedefliyor. Eksikhikayeler!’i besleyen ana unsur Efemera.

Efemera; geçmişten günümüze gündelik hayatlarımız içerisinde kullandığımız, maddi anlamda küçük, manevi anlamda büyük anlamlar içerebilecek gelip geçici belgeleri, dokümanları, kartpostalları, kitapları, gazeteleri, dergileri, gravürleri veya farklı basılı malzemeleri ifade eden bir tanımlamadır. Bu kaynaklar eşliğinde geçmiş dönemlerde herhangi bir gazete veya dergide küçük bir kutu içinde yer almış bir metnin, aslında daha farklı okunabileceğini ve farklı alt hikayeler barındırabildiğini okuyuculara anlatabilmeyi amaçlıyorum.

Yönetmenliğini Woody Allen’ın yaptığı “Midnight in Paris” filminde bir söylem vardır; “Golden Age Thinking”. Bu “Altın Çağ Görüşü” sancılı, yoğun ve yorucu günümüz çağının inkarı olarak karşımıza çıkar. Geçmiş dönemlerin yaşadığımız zaman diliminden daha nezih, ferah ve mutlu olduğunu ortaya atan bu söylem aslında Eksikhikayeler!’in hissettirmeye çalıştığı bir duygu. Zaman, mekan, kişi ve olaylara göre bu görüş değişiklik gösterse de, geçmiş dönemlerin naif ve duygusal yaklaşımını okuyuculara hissettirebilmek benim için önemli. Eksikhikayeler!’in yayın politikası aslında toz tutmuş raflarda bekleyen efemera dünyasından yola çıkarak, kısa süreliğine de olsa okuyucuları geçmişe yolculuğa çıkarıp, küçükte olsa bir tebessüm yaratabilmek, öğretebilmek ve bilgilendirebilmek.

Eksikhikayeler!’e ne zaman ve nasıl bir motivasyonla başladınız? Toplamaya başladığınız ilk malzemeler nelerdi?

Eksikhikayeler!’in hikayesi ilk olarak 2005 yılında farklı bir blog alanıyla başladı. Bu dönemde blogger ve online dergi tarzında yayın yapan kişi sayısı azdı fakat etkileşim daha fazlaydı. Son 5 yıldır da Eksikhikayeler! ile yayın hayatına devam ediyorum. Koleksiyonerlik benim için uzak olmayan bir kavram. Filatelist (Pul Koleksiyoncusu) bir dedenin torunu olarak koleksiyonculuk kültürü ile erken dönemlerimde tanıştım ve bu kültürü farklı temalarda sürdürmeye devam ettim. Yükseköğretimim ile birlikte Efemera dünyasını metinlerimde buluşturmaya başladım. Koleksiyonunu yapacağınız alanı iyi belirlemediyseniz eğer bunun sonu yoktur. Koleksiyon yaparken hedefleriniz bazında planlı bir şekilde ilerlemeniz iyi olacaktır. Uzun ölçekli ve ileride projelendirmeyi hedeflediğim koleksiyon bazında çalışmayı seviyorum.

2013 yılında yayınlanan YAS “Kasım 1938” Milli Matem Günleri adlı bir kitabım var. Bu kitabı yaratma evresinde 8 Kasım 1938 ile 1 Aralık 1938 tarihleri arasında yayınlanmış Ulusal ve Uluslararası dergi ve gazetelerin koleksiyonunu oluşturdum. Ardından bu dönem fotoğraflarını ve efemeralarını topladım. Çok uzun dönemdir de bu döneme ait koleksiyonum farklı mekân ve zamanlarda sergileniyor.

Süreli yayın koleksiyonumun yanında kartpostal koleksiyonum benim için ayrı bir yer tutar. Bazen birkaç cümleyle anlatamadığınız durumu, kartpostalda yer alan görsel ile çok iyi anlatabilirsiniz. Ayrıca kartpostallar bir belge niteliğindedir. 19.yy’ın sonlarında popülaritesi artan kartpostallar ile konu edinilen görseller üzerinden birçok farklı detaya ulaşmak mümkün oluyor. Kartpostal ve fotokart ile görsel belgeleme, olayın gerçekliğine daha yakından bakış sunuyor.
Koleksiyonculuğun önemli diğer bir yaklaşımı günümüz ile kıyaslama imkânı sunması. Örnek vermek gerekirse 1900’lü yılların başında bir kartpostal İstanbul’dan Amerika’ya 20 günde ulaşabiliyordu. Avrupa’ya ise 2-3 günde gidiyordu. Günümüzde ise bu sürelerden bahsetmek pek de mümkün değil.

Foto 2

Koleksiyonunuzda, tanzimat sonrası dönemde İstanbul’da yaşamış Levanten nüfusun günlük hayatına dair oldukça fazla görsel veri (kartpostal, fotoğraf, restoran menüsü ve türevi) var. Üzerinde yoğunlaştığınız belli bir zaman dilimi veya konu var mı?

Eksikhikayeler!’de yer alan içerikleri günümüz okuma alışkanlığına yönelik hazırlamaya çalışıyorum. Anadolu’nun ve İstanbul’un bir zamanlar çok kültürlüğünü ortaya koyan parçaları okuyucularla paylaşmaya çalışıyorum. Amerika’nın Illinois Eyaletinde yer alan Hemingway Müzesi ile Hemingway’in 1922 yılında gerçekleştirdiği 1 aylık İstanbul ziyareti üzerine bir proje yürütmüştüm. Bu proje esnasında şunu bir kez daha anladım: İstanbul tarih boyunca sadece jeopolitik konumuyla değil kültürel ve çok renkli yaşamıyla da bir dünya kenti markası olmuş. “Constantinople” başlı başına bir yaşam şekliydi.

İstanbullu Levantenlerin kent tarihi ve kültürü açısından büyük katkıları vardır. Etkileşimde bulundukları diğer tüm tebaalar ile birlikte kentin kalkınmasında büyük rol üstlenmişlerdir. İstanbul’da yaşayan Levanten, Rum, Ermeni kartpostal editörlerinin hazırladığı yüzlerce kartpostal var. Farklı konu ve konseptlerde hazırlanan bu kartpostal, kimi zaman kurgusal anlamda hazırlanmış gibi, oysaki bunlar sadece o dönemlerin gündelik hayatının bir fotoğraf karesine yansıması… 1800’lü yılların sonu ile 1900’lü yılların başında etkili ve üretken bir dönem yaşamış olan Art Nouveau akımının etkisinde hazırlanmış kartpostallar farklı bir tarz. (foto-2)

19. ve 20.yüzyılda Anadolu coğrafyasında Arkeolojik alanlar üzerine yapılan yayınlar ve çalışmalar üzerine daha detaylı çalışmalar yürütmek istiyorum. Kimi zaman Eksikhikayeler! twitter adresi üzerinden 1900’lü yılların başında seyyahların kartpostal olarak dünyanın farklı birçok coğrafyasına gönderdikleri kartpostalları paylaşıyorum. Bu kartpostallar aslında bu kültür turizmi tarihi üzerinde detaylı çalışma imkânı sunuyor.

Koleksiyonunuzdan bizim için 5 parça seçebilir misiniz?

1.

1914 yılında İstanbul’da Galata Havyar Han’da ticaretle uğraşan George Gh. Zahmanidis tarafından Karadeniz Ereğli’de ticaretle uğraşan Halil Ağa Zade’ye gönderilen şirket antetli yazışma. Bu belge dönemin iki nokta arasında taşıdığı ticari bilgi kadar, el yazısı bakımından da görsel zenginlik sunuyor. Müthiş bir el yazısı.

2.

10 Kasım 1938 Perşembe gününe ait 2 gazete. Yeni Sabah, 10 Kasım Perşembe günü sabah yayınlanan gazete. Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının ardından çoğu gazete, öğleden sonra 1:30 civarında 2. baskılarını yaptılar ve Atatürk’ün ölüm haberini duyurdular. Anadolu gazetesi de İzmir’de öğleden sonra ikinci baskısını yaparak yayınladığı nüshası.

3.

1900’lü yılların başında Kadıköy’deki Saint-Joseph Fransız Lisesi öğrencileri kartpostalı.

4.

1900’lü yılların başında Kadıköy’deki Saint-Joseph Fransız Lisesi öğrencileri bilardo oynarken kartpostalı.

5.

8 Mart 1900 tarihinde Efes Antik Kentini ziyaret eden seyyahlar tarafından postalanan Efes Antik Kenti tiyatrosu kartpostalı.

Okuyucularımız için önerebileceğiniz, sizin de takip ettiğiniz hesaplar var mı?

Bu konuda biraz seçiciyim. Arkeoloji, edebiyat ve görsel sanatlar üzerine yerli ve yabancı birçok hesabı takip ediyorum. Takipçi sayısı bakımından yeterli etkileşimi yakalayamamış, içerik bakımından zengin hesaplar da var.

Bertan Rona @BertanRona, Aktüel Arkeoloji @AktuelArkeoloji, kültüristanbul @kulturistan, Magma Dergisi @MagmaDergisi, Özcan Yüksek @ozcanyuksek, #tarih @tarihdergi takip ettiğim hesaplardan bazıları. @arkiteracom‘un paylaşımlarını da ilgi ve merakla takip ediyorum.

Ayrıca sizlere Eksikhikayeler!’e göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı çok teşekkür ederim.

Biz teşekkür ederiz bu keyifli söyleşi için.

Etiketler

Bir yanıt yazın