PROJE RAPORU
Şehirler, yapılar vasıtasıyla bulunduğu çevreyi değiştirir ve şekillendirir. Kullanıcısı olan ziyaretçilerini, barındırdığı mekansal deneyimler ile yeni bir sürece hazırlar. Yapıların mekansal kurgularında fonksiyonlar ve çevreyle kurduğu ilişkilerle yapı katmanlaşır. Bu sayede mekanda başlayan süreç, mekan ile insan arasında etkileşim, sonrasında insanlardan kentlere ve şehirlere yayılır.
Süreç içinde tariflenen deneyim, kullanıcının bazen hiç tecrübe etmediği katmanlar barındırabilir. Bu deneyim kullanıcı üzerinde izler bırakır. Yarışma kapsamında verilen ihtiyaçlar, bulunduğu doğa ortamı ve tarihsel geçmişi bu izleri taşımak için uygun zemin hazırlamaktadır. Bu anlamda Söğüt, bu üç unsurun tek potada eridiği, mekan hafızasının güçlü olduğu bir yer olarak nitelendirilebilir.
Söğüt, barındırdığı kültürel miras ve tarihi önemi ile özellikle Türk tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Kayı boyu, Moğol istilasından kaçarak Ahlat bölgesine yerleşmiştir. Anadolu Selçuklu sultanı I. Alâeddin Keykubad bu sırada göçebe hayatı yaşayan Kayıları; Viranşehir, Halep ve Karacadağ yöresine yerleştirmiştir. Ertuğrul ile Dündar beyler Söğüt ve Domaniç yörelerine yerleşmişlerdir. Söğüt’ü kışlak, Domaniç’i yaylak olarak kullanmışlardır. Söğüt, tarihin kaydettiği en uzun soluklu devletlerden biri olan ve geniş coğrafyalara yayılan Osmanlı Devleti’nin de kuruluşuna mekân olması ve imkân sunması bakımından hayati bir role sahiptir. Bu nedenle Söğüt Türk tarihinin sıfır noktalarından biri olarak kabul edilebilir. Kuruluş temellerinde yer alan kayı boyu göçebe yaşam tarzının son bularak devletleşmeye burada başlaması da önemli bir husustur.
Kökenlerinde yer alan gezgin ruhun dinlenip mesken tuttuğu bu topraklarda, ziyaretçilerine de bu hissiyatı deneyimletmeyi amaçlamaktadır.
Söğüt, vadilerin kesişiminde, Yukarıdere kenarında kurulmuştur. Topografik şekli bakımından, eğim ve düzlüklerin arakesitinde suyun yönlenişine eklemlenerek gelişmiş ve sonrasında kentin büyüme sınırlarına ulaşıncaya kadar büyümüştür. Kentin girift yerleşim kurgusu kamusal hayatın temelini yaratmıştır. Şehir merkezinin hemen sınırında, kente hakim tepede yer alan proje alanı, belirlenen programların yanı sıra topografik özellikleriyle seyir ve vista noktası oluşturmaktadır.
Alandan yerleşimin ilk izleri, kentin gelişimi ve kent-doğa arasındaki girift ilişki gözlemlenebilmektedir. bu nedenle projeye ziyaretçi merkezi işlevinin ve gözlem alanlarının eklenmesi düşünülmüş ve bu bağlamda ele alınmıştır.
Yarışma kapsamında tasarımın sadece yapı üzerinden değil, kent ve doğa ile birlikte tanımlanması gerekmektedir. Böylece, kamusal yaşamda akışı ve kent ile entegrasyonu daha başarılı ele alınabilir. Kentsel odak noktaları ve bu odak noktalarını tanımlayan fonksiyonlar belirlenmiştir. Odak alanları birbirine bağlayan mevcut yollar ve tasarlanan patikalar ile Söğüt’ün sadece tek yapıda değil, rotalar vasıtasıyla bir bütün olarak deneyimlenmesi istenmiştir. Geliştirilen rotaların, tasarım ve etki alanlarına kimi zaman temas etmesi, kimi zaman içinden geçmesi, kimi zaman uzaktan algılanması düşünülmüştür.
-söğüt hafıza rotası
-büyük rota
-göl rotası
– vadi rotası
-köy ratası
Söğüt Hafıza Rotası: Yarışma kapsamında belirlenen iki odak alanı birbirine bağlar. Bu sayede birbirinden kopuk bir konumda olan odak a ve b noktalarının tasarımsal olarak birbirini tamamlaması istenmiştir.
Büyük Rota: Kent merkezi ve tarihsel odak alanı olan Ertuğrulgazi türbesi ve etkinlik alanıyla başlayan rotanın, göl ve çevresine kadar tüm odak alanları kapsaması amaçlanmıştır.
Göl Rotası: Bungalov ve kamp alanlarını kapsayan, mevcut göl çevresinde şekillenen rotadır.
Vadi Rotası: Yukarıdere vadisinin başlangıcından, Söğüt’e dökülene kadar uzanan ve ilk yerleşimi şekillendiren aksı tanımlar.
Köy Rotası: Merkez dışında kalan etki alanı sınırındaki yerleşim yerlerine uğrayan rotadır.
Proje alanının, Söğüt merkezinden algılanması, kentin kimliğini yansıtması ve tepenin üzerinde, yapının heykele dönüşmesi istenmiştir. Böylece kenti deneyimleyen ziyaretçinin ilk durağı olan merkez ve sonrasındaki ulaşım aksında alana yaklaşılırken, farklı perspektifler vermesi ve merak uyandırarak kullanıcıyı kendine çekmesi istenmiştir. Bu noktada tasarımın doğa içinde yeşille var olma hali ve birlikteliğinde bir bütün olarak tanımlanmasına özen gösterilmiştir. Yeşilin ve yapının birbirinden bağımsız tanımlanmaması için, yapı içindeki mekansal doluluk ve boşlukların, yeşil ile olan ilişkisi sorgulanmıştır.
Etki noktasında yer alan yoğun ağaçlıklı doku, ziyaretçi merkezi olarak tasarlanması düşünülen alanda bir bıçak gibi kesilmektedir. Bu sebeple yeşil dokunun, kent merkezine doğru lineer olarak sürdürülmesi düşünülmüştür. Bu lineer yönleniş sonrasında peyzajı ve yapıyı oluşturacaktır.
Alan yüksek eğim üzerinde yer alması ve hakim noktada olması sebebiyle eğime paralel olarak Söğüt kent merkezine yönlenmektedir . Heykelsi plastik etkiyi oluşturan ve yeşili içine alan lineer duvarlar tasarlanmıştır. Bu duvarlar kimi zaman peyzajı oluştururken, kimi zaman mekansallaşarak açık ,yarı açık ve kapalı alanları tarifler . Duvarların bir araya gelmesiyle gelişen mekanlar, manzara yönüne doğru akslanmaktadır.
İhtiyaç programı kapsamında istenen restoran ve çok amaçlı salonun, bir arada ve doğayla olma halleri önemsenmiştir . Lineer duvarlar ve doğa ara kesitinde etkinlik meydanı tasarlanmıştır.
Böylece ziyaretçilerin her an doğaya temas edebilmesi istenmiştir. Ziyaretçileri karşılayan meydan, ortak ve özel teras alanlarıyla kamusal alan tanımlar. Eğime paralel olarak topraktan çıkan kütleler, yeşil çatısıyla peyzajın sürekliliğini sağlarken, doğanın içinde kaybolma çabası içindedir. Manzaraya açılan kütleler, tepe yırtıklarıyla ışığı daha fazla alması istenirken, gökyüzü ve doğa ile baş başa kalma halini hissettirir. Restoran ve çok amaçlı salon teraslarını adeta saçak gibi örten ve meydanı tanımlayan lineer kütle ise hem kullanıcılar için sürprizli mekanları tariflerken hem de doğa ve tarih arasında köprü kurmaktadır.
Hafıza rotası aksında bulunan uzun rampa, girişi tanımlarken, kullanıcıyı tarihsel ve doğal deneyime de hazırlamaktadır.
Söğüt geçmiş izlerini barındıran sergi alanı ile başlayan masif kütle, sirkülasyon aksında açılan yırtıklarla doğaya çerçeve oluşturmaktadır. Deneyimin sonunda yapı, Söğüt kent manzarasına açılarak kullanıcıya ilk yerleşim yerlerini okutur.
Hafıza mekanın sonrasında, kullanıcı dikey sirkülasyonla etkinlik avlusuna ulaşır. Doğa ile yapının buluştuğu avlu, mekanları kamusal alanda tanımlamaktadır. Etkinlik avlusu yapı içinde kentli için buluşma noktasıdır. Aynı zamanda bünyesinde barındırdığı ya da barındıracağı etkinlikler için yarı açık mekan sunar.
Lineer duvarların kesişiminde ortaya çıkan boşluklar, meydana açılan küçük sokakları oluşturmuştur. Sokaklar ile farklı kotlardan meydana erişim sağlanabilmektedir. Kotlar arasındaki bu farklar setlenerek, seyir amfisini oluşturmaktadır.
Dönüşebilir Esnek Sahne
Etkinlik avlusuna takılı olan birim, farklı etkinlikleri bünyesinde barındırması için modüler sahne düzeninde tasarlanmıştır. Görsel ve işitsel temalara göre sahne düzeni, birimsel modüler platformlar ile dönüşebilmektedir. Avluyla ve doğayla görsel olarak bağlantılı olan mekan, doğramaların açılmasıyla meydanla bir bütün gibi çalışabilmektedir. Çok amaçlı sahne gereksinimlerinin mekansal olarak büyük hacimler kaplamasından dolayı, doğal çevre ve silüete etkisi düşünülerek eğime paralel ve toprak altında tasarlanmıştır. Yeşil çatılı kurgusu ve peyzajla bütünleşmesiyle, çatısı doğal bir teras ve gözlem alanı olarak kullanılabilmektedir.
Restoran
Etkinlik avlusuna takılı olan restoran birimi, açık, yarı açık ve kapalı mekanlar ve farklı teraslar ile kullanıcılara hizmet vermektedir. Topraktan çıkan ve yeşil çatılı mimarisi ile doğa içinde kaybolur.
Kafeterya
Kafeterya için belirlenen B noktası ise, Söğüt içindeki en yüksek noktalardandır. Mevcutta bulunan yoğun ağaçlık doku içerisinde hafıza rotasına eklemlenerek manzaraya doğru uzayan yapı, topraktan çıkarak teraslanmaktadır. Ağaçsız boşluklara göre yerleşen yapı, ağaçlara göre girift olarak kurgulanmıştır. Lineer duvar etkisi ve manzaraya açılan açık ve yarı açık mekanların hiyerarşik sıralandığı kütle, ziyaretçi merkezinde olduğu gibi boşluklar ve aralıklar gibi mekansal sürprizler yaratmaktadır. Yeşil çatılı teraslı çatı kurgusuyla, topografyada eriyerek yok olması amaçlanmıştır.
Kafeterya ve ziyaretçi merkezi yapılarının ayrı ve bağımsız yapılar olmaması gerektiğini savunan proje hafıza aksını omurga olarak ele alır ve bu omurgaya eklemlenir. Yapıların içinden geçen hafıza rotasıyla da ağaçların içinden patika oluşturarak, Söğüt kent merkezine kadar uzanır.
Topografyanın eşik oluşturduğu Söğüt’te, ekolojik sürdürülebilirlik, doğayla bir olma hali, ağaçlara göre şekillenerek mimari kurguyu oluşturmuştur.
Doğa ile karşılaşma ve buluşma mekanlarını sadece yapısal bazda değil kentsel ölçekte sorgulayan proje, rotaların yapıya dönüşmesiyle tam bir deneyim kurgusu yaratmak istemektedir.