Mental Design Works'ten Salih Çıkman ve Taha Akyol'a WAF ile ilgili izlenimlerini sorduk.
Salih Çıkman: Gördüğünüz gibi genç bir ekibiz, hatta festivalin en genç finalistleriyiz. Ulusal mimari proje yarışmaları okuldan çıktıktan sonra mimarlık ortamına adapte olmak konusunda önemli bir tutunma dalıydı.
Taha ile ikimiz Türkiye’nin önde gelen mimarlık ofislerinde çalışırken de sürekli mimari proje yarışmalarına katılıyorduk. Kolokyumlara gidip, hem mimari anlamdaki üretkenliğimizi sorguluyor hem de yarışmaya katılanların proje önerilerini görebiliyorduk.
Bu etkinlik bizim uluslararası jüri karşısındaki ilk deneyimimiz. Burada olmak güzel çünkü herkesin ürettiklerini görebiliyorsunuz, onlar ile kendinizi kıyaslamaya başlıyorsunuz.
SÇ: Örneğin bizim sunumumuzdan sonra SOM’in sunumu vardı. Bu bizim için büyük bir tecrübe oldu.
Taha Akyol: Sunumdan önce SOM’in projesini sunan kişiyle karşılaştık ve sohbet ettik. Müthiş bir gelenek ve tecrübeleri var. Buna rağmen sunum yapacak kişi oldukça gergindi.
Ödül belki de bir Pritzker ya da Ağa Han değil ama paylaşım gerçekten üst düzeyde. O bakımdan bizim gibi bir şeyler yapmaya çalışan, mücadele eden kişiler için müthiş bir motivasyon. Bu bakımdan bizim üzerimizde pozitif bir izlenim bıraktı.
SÇ: Şu an proje belediye ve ruhsat aşamasından geçti. Hafriyat çalışmaları yapılıyor bir yandan da biz uygulama detaylarını çiziyoruz.
Projeyi, nokta detayına kadar çizip sunmak istiyoruz. İşverenle de bu şekilde anlaştık bu sebeple içinin ve dışının sürekliliği bizim için çok önemli. Bu proje uygulandıktan sonra yeniden uygulanmış projeler kategorisinde yeniden başvurmayı düşünüyoruz.
SÇ: Biz de ilk başta para veren kişi olarak eleştirdik. Böyle bir ortamda işin yapılması, sunulması ve hareket alanının genişletilmesi gerektiği kanısına vardık. Eleştirmek yerine desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
TA: Açıkcası ben farklı düşünüyorum. Biz ne yapabileceğimizi görmek adına katıldık. Ciddi anlamda yükünü almış bir mimarın bu ortamda bulunması çok doğru değil. İnşallah bunu bir on sene sonra yeniden sormazsınız (gülüşmeler).
Etkinliği düzenleyen kurumun katılımcının gururunu okşayan şeyler yapması gerekiyor.
TA: Aslında öyle değil. Bu bizim için böyle bir platform olabilir demek istiyorum. Zaha Hadid, Norman Foster buraya gelmiyor. Bunun bir sebebi olmalı. Bu da işin ne kadar ciddi olduğunu uzaktan baktığımız zaman görebiliyoruz.
Ben WAF’ın ticari yönünü kaybedip biraz daha mimarların yaptığı işlere odaklanmasını tercih ederim.
TA: Bildiğiniz gibi Singapur, 1900’lü yılların ortasından beri kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir şehir devleti. Genel yapısı ve çabasını takdirle karşılıyorum. Gördüğünüz gibi hiçbir avantajı, doğal kaynağı olmamasına rağmen 50-60 yıllık bir geçmişe nasıl oturduklarını ve bunu nasıl bir avantaja dönüştürdüklerini, nelere soyunduklarını gördüğümüz zaman imrenmiyor değilim.
Şehrin merkezinde Çin Mahallesi’nde yürüdüğünüz zaman kendinizi bir an için New York’ta gibi hissediyorsunuz. Bir mimar tarafından kesinlikle görülmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum.
SÇ: Taha’nın dediklerine kesinlikle katılıyorum. Burada mimar olarak dikkatimizi çeken, içlerine girdiğimiz yapılar oldu.
Örneğin etkinliğin yapıldığı ve şu an için içerisinde bulunduğumuz Marina Bay Sands’in yapılmış olması, içinde gezinmemiz, hacimleri hissetmemiz bir mimar olarak heyecan verici.
Bunlar dışında benim dikkatimi esas çeken şehir planının çok düzgün olması. Kentsel çalışmaları, stratejik planlamalarını doğru yürütmeleri ve bu vizyonda kendilerini sürekli geliştirmeleri.