PROJE RAPORU
Doğa ve tarihin birlikteliği bağlamında coğrafyanın tarihselliği üzerinden Söğüt’ü yeniden anlamaya çalışmak. Çeşitli kaynaklarda Osmanlı Tarihi’nin sıfır noktası olarak kabul edilen Söğüt, bu bağlamda kendisini 800 yıllık bir tarihsel sürekliliğe eklemlemiş olur. Bu biricik durum her ne kadar Söğüt’ü Osmanlı Tarihi’nin bir parçası haline getirse de 13.yy başlarında yerleşik hayata geçmeye başlayan erken Osmanlıların sahip oldukları konar-göçer gelenek bize sıfır noktasında farklı bir bağlam üretebilir. Konar-göçer bir topluluğu düşünelim, yaylak-kışlak hayatı, konar-göçerlere mahsus mamulatın temel ekonomik kaynak olmasını, kadınların toplumsal rolleri başta olmak üzere anlatılan gelenek ve görenekleri ve hepsinin ortak noktası coğrafyayla kurdukları güçlü bağları. Bu topluluğun yerleşim alanı seçerken uyguladığı ritüellerini, bunu defalarca yapmış olmanın getirdiği bilgiyi ve refleksleri düşünmeye başladığımızda Söğüt’ün bir yerleşim yeri seçimin ötesinde bir coğrafya seçimi olduğunu bu bağlamada tanımlanan sıfır notasının gücünü bu coğrafyada aldığı pekâlâ söylenebilir. Bugün bildiğimiz Söğüt’ün ötesinden geçmişle kurulacak tarihsel ilişki bir coğrafya kavrayışı ile ele alınmıştır. Bu bağlamda bir söğütlünün atalarıyla kurabileceği en güçlü bağ aynı söğüt ağaçlarının gölgesinde soluklanmak olmalı.
Hissettirilmeye çalışılan coğrafya kavrayışının tasarım düzleminde izdüşümü olan topoğrafya, programın talep ettiği mekanların varoluş düzlemi olarak görülmektedir. Ana yaklaşım mekanların talep ettiği boşluğun yere içkin olarak, hatta topoğrafyanın bir çeşit uzantısı olarak kendileri var etmeleri düşüncesidir. Doğal olan ve yapay olan olarak kodlanan iki ucun birbirini sarması, üst üste gelmesi, iç içe geçmesi ile ortaya çıkan gerilim tektonik bir arayışın izleri olarak ele alınmıştır.
Kente olan mesafesi ve içinde bulunduğu bağlam nedeniyle alana yalnızca vasıta ile erişim sağlanmaktadır. 510 nolu parselde +844 kotunda konumlandırılan otopark ana yaklaşım niteliğindedir. Otopark ile yapılaşma alanı arasında üretilen lineer karşılama boşluğu ile +844.00 ile +839.00 arasında %4 lük bir eğimle çok amaçlı salonun girişine erişilmektedir. Bu lineer boşluk aynı zamanda ulaştığı kotta restoran, etkinlik çayırı ve anıt boşluğuna ulaşımın sağlandığı bir dağılım hattını tarif etmektedir. En üst kotta dağılım hattına paralel olarak Söğüt-Eskişehir yolu tarafında yarı açık bir sergi alanı kurgulanmıştır. Alt kotlarda birbirleriyle ilişkili olarak farklı kotlara yayılarak yerleşen Etkinlik Çayırı, Restoran ve Çok Amaçlı Salon birbirinden bağımsız olarak çalışan birimler açık alan ve yarı açık alanlar üzerinden birbiriyle bağlanmakta ve farklı kullanımlara olanak sağlamaktadır.
+839.00 kotunda yer alan çok amaçlı salon ana girişini +844.00 kotundan %4 lük bir eğimle almaktadır. Farklı kullanımlarda etkinlik çayırı ve restoran yapalı ve yarı açık alanlardan beraber çalışabilmektedir. 690 m²’lik bir salon sahip olup optimumda 520 kişiye hizmet vermektedir.
+839.00 ve +834.00 kotları arasında işleyen restoran ana girişini +839.00 kotundan Fuaye ve etkinlik çayırına bakan yüzden almaktadır. Çok amaçlı salonu kısa kenarında çift taraflı servis veren mutfağın önünde uzayan döşeme çeper de çözünerek farklı kotlardan peyzaja açılmaktadır.
+839.00 ve +844.00 arasında çok amaçlı salonun açık alan etkinliklerinde alternatif kullanım alanı olarak ele alınan etkinlik çayırı çok amaçlı salonun fuayesiyle hem zeminden ilişkilendirilmiştir. Optimum 600 kişilik açık alan etkinliklerine uygun şekilde kotlandırılarak çözülmüştür. Yapısal çözümlerden kaçınılarak etkinlik dışı kullanım teşvik edilerek açık alan yaşantısının bir parçası olması amaçlanmıştır.
Anıt boşluğuyla ilişkili olarak konumlandırılan bu alanda Söğüt’ün geçmişten günümüze kronolojik gelişimi sergilenmekte ve bizi anıta ulaştırmaktadır. Aynı zamanda alanın Söğüt-Eskişehir yoluna bakan cephesini oluşturarak yapı imgesini güçlendirmektedir.
Yaklaşık 50 m bir kot farkını 2 (yürüyüş ve tırmanış) farklı rota ile kat etmektedir. Sadece 2 noktayı birbirine bağlamanın ötesinde kendi içinde duraklar oluşturarak coğrafyanın farklı şekilde deneyimlenmesini sağlamaktadır.
Kafeterya
Yakın çevrenin en yüksek noktasına ağaç ve çalı dokusunun seyreldiği bakı değeri en yüksek alana konumlanan kafeterya kütleleri Odak A bağlantısının bir anlamda son durağı niteliğinden kare bir formun araziye diyagonal şekilde oturarak panoramik bir seyir deneyimi sunmaktadır. Ayrıca üst kota çıkardığı iç merdiveni ile alternatif bir seyir deneyimini daha dingin olarak sunmaktadır.