“Sinan’ın mimari tasarımla ne ilişkisi var?”

Sinan'ın tasarımcı yönüne eğilerek araştırmasını gerçekleştirmiş, bu anlamda alanında fark yaratan Nicola Parisi ile "Mimarlık Tarihi Söyleşileri"mize bir yenisini ekledik.

Mimar Sinan eserlerine yapılan müdahaleler ve camilerinin taklitlerinin yapılması tartışmalarıyla tekrar mimarlık mirası ve koruma konularını gündeme getirdi. Nicola Parisi ise tarihçilerin aksine bir tasarımcı gözüyle Sinan’ı deneyimlemeyi ve anlamayı tercih ediyor. Sinan pratiğini paylaştığı “Mimarlık Tarihi Söyleşileri” serimizin bir parçası olan bu keyifli sohbeti beğeninize sunarız.

Betül Atasoy: Kısaca kendinizden ve çalışmalarınızın içeriğinden söz edebilir misiniz?

Nicola Parisi: 2002 senesinde Bari Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldum. Mimar Sinan üzerine çalıştığım doktora tezimi 2006 senesinde Prof.Dr. Doğan Kuban başkanlığındaki komiteye sunarak doktor ünvanını aldım. Şu anda Bari Teknik Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak görev yapıyor, birinci ve üçüncü dönem mimari tasarım stüdyolarına yürütücü olarak katılıyorum.

Bunun yanı sıra 2006 Venedik Bienali’nde Streotomic Architecture seksiyonunda “City of Stone” projesinde danışman olarak görev aldım. Ayrıca İtalyan Pavilyonu’nda sergilenen, Prof. Franco Purini yürütücülüğündeki “Vema, the city of future 2026” projesinin de tasarımcılarından biriydim. Bu projenin dışında birçok mimari tasarım, iç mekan, kentsel tasarım ve peyzaj tasarımı yarışmalarına da katıldım.

Türkiye ve diğer ülkelerde Mimar Sinan ile ilgili birçok konferansta konuşmacı olarak bulunmamın yanı sıra 2009 senesinde çalışmalarımı Aygül Ağır’ın küratörlüğünü üstlendiği “Sinan / Osmanlı Kubbeli Mekanlarının Tasarımı ve İnşası” isimli bir sergi ile ortaya koymuştum.

BA: Mimar ve tasarım projesi yürütücüsü olarak Mimar Sinan üzerine çalışmaya nasıl karar verdiniz? Sizi böyle Türkiye dışında fazla ele alınmamış bir konuyu çalışmaya iten ne oldu?

NP: Bence günümüzde bir kişi gerçek bir mimari tasarımcı olmak istiyorsa, tarihteki büyük tasarımcılar ile yüzleşmelidir. Mimari tasarım zaman kavramını aşan bir alan olduğu için günümüz tasarımcıları ile geçmişte yaşamış tasarımcılar arasında bir fark gözetmek de yanlış diye düşünüyorum. Malzemeler değişiyor, metodlar gelişiyor, toplum değişiyor, doğru… Ancak mimari tasarımın temel felsefesi tarih ile kesişiyor.

Akdeniz mimarlığını cesur bir şekilde işleyen bir okulda mimarlık öğrencisi olduğum (şimdi de öğrencilerime aynı anlayışı aktarıyorum) için şanslıydım. Sinan’ın tasarımlarıyla kısa sürede tanıştım ki, bölüm kütüphanesi Sinan’a adanmıştı. Sinan’ın işlerini incelemeye ve kütüphanede araştırma yapmaya başladığım ilk andan itibaren iyi bir tasarımcı ile karşı karşıya olduğumu anlamıştım.

Tarihçilerin sanat ve mimarlık tarihi çalışmalarında tasarımcılara verebileceklerinin dışında, sadece tasarımcıların tamamiyle diğer meslektaşlarının ihtiyaçlarını karşılayabileceğini düşünüyorum. Böylece her ne kadar Türkiye dışında, birkaç klasik tarih kitapçığında yer alıp, genel olarak çok az çalışılmış olsa da, doktora çalışmamı Sinan üzerine yapmaya karar verdim. Daha önce hiçbir mimar Sinan’ı tasarımcı yönüyle ele almamıştı. Bu konuda ilk olan benim.

BA: Konu üzerinde çalışırken neler deneyimlediniz? Bu çerçevede bize biraz çalışma yönteminizden bahsedebilir misiniz?

NP: Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Mimar Sinan üzerine çalışmak kariyerimdeki en önemli deneyimlerden biri oldu. Soruya gelecek olursak, Sinan’ın mimarisine yaklaşımım nasıldı? Çalışmaya yazarların da yaptığı üzere, genel olarak tasarımcılar nasıl yaklaşıyorsa öyle başladım: ürünleri tekrar tasarlayıp, tekrar inşa ederek…

Çalışmaya başladığım ilk aylar içerisinde oldukça yoğun bir programım oldu. Kuban’ın çalışmaları gibi birçok araştırmayı inceledikten sonra nihayetinde Kasım 2003’te Sinan’ın ürünlerini ilk defa deneyimlemek üzere Türkiye’yi ziyaret ettim. İstanbul’da Sinan’ın inşa ettiği, en büyük ölçekliden en küçüğüne tüm külliyeleri gezdim. Bu deneyimin sonucunda herşey açıklığa kavuştu. Sinan’ın usta bir tasarımcı olduğu fikri kafamda daha da güçlendi. Tüm işleri, bütün hayatı boyunca bir proje temasına odaklandığını gösteriyordu: Merkezi kubbeli mekan. Böylece kendi düşüncelerimi bu ana fikir üzerinde şekillendirmeye başladım.

Sinan’ın camilerinin hepsi farklı uyarlamalara dayalı olduğundan dolayı camiler üzerinde odaklanmaya karar verdim. Tüm camilerde belirli bir sistemin varlığını araştırdım ve belirli tiplere göre yapıları sınıflandırdım. Sonrasında İstanbul’da yer alan 10 adet camiyi seçtim ve hepsinin mimarisini sanki benim görevimmiş gibi tekrar tasarladım, bununla genel yaklaşımları ve kompozisyonun hangi kararlar üzerinden ele alındığını keşfetmeye çalıştım.

Bu alıştırmanın sonunda Sinan’ın tasarım yönetimini kendi açımdan ifade etmiştim ama bu stratejiyi doğrulamam gerekiyordu. Bunu da başyapıtı olan Selimiye Camisi üzerinden keşfetmeye karar verdim. Bu sebeple Türkiye’ye ikinci ziyaretimde Edirne’ye gittim. Hatırlıyorum da cami içerisinde 3 uzun gün geçirmiştim. Gündüzleri, fotoğraflar çekip, binanın tüm detaylarını inceledim. Gece ise yapıyı tekrar tasarlamaya başladım. İtalya’ya döndüğümde Selimiye ile ilgili projem hemen hemen bitmişti ve teorimi doğrulamıştım.

Doktora çalışmamın son aylarında ise Selimiye’nin strüktürel bölümlerinin modüler örneklerini üniversite laboratuvarında, kağıt üzerinde inşa ettiklerimi tekrar inşa ettim. Bu süreçte bir şaheseri tekrar ayağa kaldırmaya çalıştım.

BA: Peki Politecnico di Bari’de mimarlık tarihi ve teorisi derslerinde nasıl bir yaklaşım izliyorsunuz?

NP: Mimarlık fakültemizde mimarlık tarihine iki farklı yaklaşımımız var. Birincisi, klasik olarak, mimarlık tarihçileri tarafından, geleneksel bir yöntemle, konu üzerine olan literatür birikiminin yansıtıldığı bir anlayış. İkincisi ise tamamen farklı bir yöntemle, tasarımcılar tarafından üç başlıkta sınıflandırabileceğim bir yaklaşım:

– Bina bilgisi, proje ve tekniğin ilişkisindeki gelişimin zaman içerisinde nasıl evrildiğini odak noktası alan mimarlıkta bina tarihi
– Yüzyıllar içerisinde tasarım yaklaşımlarındaki değişime odaklanan mimari tasarım tarihi
– Konunun uzmanları olan tasarımcılar tarafından işlenen İslam mimarlığı tarihi

Ayrıca şunu da eklemekte fayda var: Okulumuzdaki doktora programı “Akdeniz ülkelerindeki mimari tasarım” üzerine. Akdeniz bölgesinde çağdaş mimarinin iyileştirilmesi için de gerekli olduğunu düşündüğümüz bölgedeki mimarlık tarihi ürünlerini tanımlamayı da amaçlıyor.

BA: Mimarlık tarihinin sosyal, kültürel ve kent bağlamındaki geniş kapsamını düşünecek olursak mimarlık tarihçilerinin nasıl araştırma yöntemleri izlemeleri gerekiyor?

NP: Her hikaye, anlatıcısı ya da konusundan bağımsız olarak bir olay örgüsünü çeşitli yollardan anlatmayı amaçlar ancak hiçbir zaman doğrunun mutlak tanımı değildir. Soruyu cevaplarken işimden bahsetmek istiyorum. Bir tasarımcıyım, projeler üzerinde çalışıyorum ve öğrencilerime de bir tasarımcı olmayı öğretiyorum. İnanıyorum ki, bu çerçevede tasarımcı için en işe yarar hikaye, proje planının nasıl oluşturulduğu ya da proje arazisinin tasarıma etkileri gibi unsurlar değil, sadece “projenin hikayesi”dir. Bu da zaman ve mekandan bağımsızdır.

BA: Sanat ve mimarlık tarihi ürünlerinin pratikteki mimarlar tarafından nasıl deneyimlenmesini öngörüyoruz?

NP: Ben bu soruyu doktora çalışmamın başında Türkiye’yi ziyaret ettiğim sırada başıma gelen bir olayla cevaplamak istiyorum. Mimar Sinan üzerinde çalışmama rağmen, mimari tasarım programında doktoramı yapıyordum. İTÜ’yü ilk ziyaret ettiğimde, çalışma başlığı öğretim görevlilerinin ilgisini çekiyordu. Kendimi ve çalışmamı tanıttığımda her biri benim mimarlık tarihi programında doktora çalışması yaptığımı düşünüyordu. Ben mimari tasarım programında çalışmamı sürdürdüğümü söyleyince genellikle şu cevapla karşılaşıyordum: “Sinan’ın mimari tasarımla ne ilişkisi var?”

Tarihle ilişki, fakültemizdeki mimari tasarım öğretiminin önemli bir basamağını oluşturuyor. Benim inancıma göre, günümüzde mimari tasarım mutlaka uzak ya da yakın geçmişle olan bağını açıklamak zorunda. Tasarım projemiz geçmişle birarada süren ya da geçmişe antitez oluşturan bir anlayışta olabilir. Önemli olan akıllıca bir tercih yapmaktır.

Etiketler

Bir yanıt yazın