“Türkiye’nin Gelecekteki Büyümesinde Yer Almayı Dört Gözle Bekliyoruz”

Türkiye'deki gayrimenkul marketiyle ilgilendiklerini belirten ABD'nin en büyük mimarlık ofislerinden Leo. A. Daly'nin başkanı Leo A. Daly ile bir söyleşi gerçekleştirdik

Betül Atasoy: Leo A. Daly’nin geçmişi ve çalışma sistemine dair kısaca bilgi verir misiniz? Daha çok hangi projeler üzerinde, kaç kişilik ekiplerle çalışıyorsunuz?

Leo A. Daly: Leo A Daly şu anda, dünya çapında 32 ofisiyle ve 1.000’den fazla mimar, mühendis, plancı, iç mimar ve proje yöneticisi ile çalışıyor. Portfolyomuzda, 77 ülkede ve Amerika’daki tüm 50 eyalette gerçekleştirdiğimiz farklı tipte projeler yer alıyor. Bu projeler içerisinde sağlık hizmetleri, havacılık, ofis binaları, çok amaçlı binalar, oteller, master plan, ulaşım ve altyapı uygulamalarının yanı sıra elçilikler, sağlık yapıları ve ordu yapıları gibi hükümet projeleri de bulunuyor.

Leo A. Daly, büyükbabam, mimar Leo A. Daly, Sr. tarafından 1915 senesinde Omaha, Nebraska’da kuruldu. İlk projeler genel olarak okullar, kiliseler ve şehir strüktürleri oldu. Büyükbabam projeler üzerinde sürekli çalışarak müşteri memnuniyetini azami seviyede sağlayacak mimarlar, mühendisler, şehir plancıları ve iç mimarlardan oluşan disiplinlerarası takımların oluşmasında öncülük etti. Bu konsept o dönemde Amerika’da bir devrim niteliğindeydi.

Babam ise American Institute of Architects (AIA) üyesi, tanınmış bir mimar, Leo A. Daly, Jr. Kendisi 1952 senesinde büyükbabamın şirketinin yönetimini devralarak, başkan ve yönetim kurulu başkanı oldu. Babam mimarlıkta sürdürülebilirlik açısından o dönemde öncülük etmiş bir isim. Ayrıca enerji korunumu ve sürdürülebilir mimarlık ile ilgili Amerika’da AIA için yapılan komitelerde yürütücülük yaptı ve 1976 senesinde Edward C. Kemper Ödülü’nü aldı.

Leo A. Daly, Jr. 1960’ta Asya ve Güney Amerika’da gerçekleştirdiği projelerle firmayı küresel bir boyuta taşıdı. Bunu ise, Suudi Arabistan’daki yeni kent alanları olan Yanbu ve Jubail ve savunma kentleri Al Hasa ve Al Qasim’deki master plan, tasarım, altyapı ve ulaşım gibi büyük projeler izledi. Bunun dışında, o dönemde Prens Abdullah’a (şimdi Kral Abdullah) 12 binadan oluşan güvenlikli bir kompleks olan Suudi Milli Muhafız Teşkilatı’nın karargahını da biz tasarladık ve mühendisliğini gerçekleştirdik.

Ben de AIA, Royal Australian Institute of Architects ve Royal Institute of British Architects üyesi olan bir mimarım. Firmanın başkanlığını 1981 senesinde devraldım ve firmayı 500 çalışandan 1.000 çalışana yükselterek, daha küresel bir firma olma yolunda ilerlemesini sağladım. Türkiye’yi ziyaret etmemin sebebi de bu.

BA: Firmanın disiplinlerarası ve uluslarası örgütlenmesini göz önüne alırsak, tasarım süreçleri nasıl şekilleniyor?

LAD: Projenin ilk evrelerinde bölgedeki mimar ve mühendislerden bir takım oluşturmayı tercih ediyoruz. Konsept tasarım sürecinde, yerel düzenlemeler, bina analizi, malzeme uygunluğu ve fiyatları konuları da dahil olmak üzere yerel takımlarımızın tam desteğini alıyoruz. Yani tasarımı onaya sunduğumuzda tamamen yerel düzenlemelerle uyum içerisinde oluyor ve bu da müşterilerimizin bina izinlerini almasını kolaylaştırıyor. Tasarımlarımız gerçekleşirken genellikle danışman olarak görev yapıyoruz, proje değerlendirmeleri, müşteri ve yerel ekiplerle düzenli çalıştaylar düzenleyerek projenin gerçekleştirilen tasarım uygun ilerlemesini sağlıyoruz.

BA: Firma olarak “sürdürülebilirlik” kavramına hangi doğrultuda yaklaşıyorsunuz?

LAD: Daha önce de söylediğim gibi babam Leo A. Daly Amerika’da 1970’lerde sürdürülebilir mimari konusunda öncü isimlerdendi. Firmamızın ilk sürdürülebilir tasarım projesi 1981’de tamamlanan Lockheed Missles & Space Company’nin (şimdi Lockheed Martin) 46.000 metrekarelik ofis ve araştırma kompleksiydi. O zamandan itibaren firmam birçok LEED sertifikalı proje gerçekleştirdi. Bu açıdan en son gerçekleştirdiğimiz proje ise Platinum LEED sertifikası alan, Florida’daki iki üniversitenin araştırma binaları. Firmamda 200’ün üzerinde LEED akreditasyonlu profesyonelin bulunmasıyla oldukça gurur duyuyorum.

BA: 2009 senesinde Türkiye’de de bir ofis açtınız. Türkiye’de büyüyen gayrimenkul sektörünü göz önüne alırsak, ülkedeki marketten beklentileriniz nelerdir?

LAD: Türkiye’deki ofisimizi 2009 senesinde kurmuş olsak da, son zamanlara kadar Rusya, eski Sovyetler Birliği ülkeleri ve Kuzey Afrika’ya odaklanmış durumdaydık. Müşterilerden yabancı profesyonel talebinin artmaya başlaması ve hükümetin yeni bir sağlık hizmeti programı ortaya koyması itibariyle, yani son aylarda, Türkiye üzerinde odaklanmaya karar verdik. Bizim de uzmanlarımızın olduğu, sağlık hizmeti, kentsel ulaşım, yüksek katlı binalar, sürdürülebilir mimarlık, çok kullanımlı projeler, havacılık ve turizm konularında büyüme ve potansiyel görüyoruz.

BA: Türkiye, özellikle İstanbul çerçevesinde, tasarım ve gayrimenkul sektörü potansiyellerine dair görüşleriniz nelerdir?

LAD: Trafik birçok büyük kentte en önemli sorunlardan birisi olduğundan, hem ikamet edip hem de çalışabileceğiniz, alışveriş yapabileceğiniz ve sosyalleşebileceğiniz çok amaçlı yapılar için daha büyük bir talep söz konusu. Böylece trafik problemiyle karşı karşıya kalmıyorsunuz. Bizim de yer aldığımız uluslararası marketlerde en son trend bu doğrultuda. İstanbul sürekli her yöne doğru büyüyor ve altyapı, toplu taşımacılık ve trafiğin bu büyümeyi yakalaması gerekiyor. Yeni iş alanlarının geliştirilmesi, varolan merkezleri biraz rahatlatacaktır.

BA: Dünya çapında bir tasarım ve mühendislik firması olarak “ödül endüstrisi” ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

LAD: Firmamız bugüne kadar çok fazla ödüle layık görüldü ancak bizim için odak noktası müşterimiz için ideal çözüm üretmek. Deneyimlerimiz bize, tasarım ödülü almak için proje yapmaktansa, müşterimize uygun, zamanında ve bütçeyi aşmadan geliştirilmiş projeler üretmek olduğunu öğretti.

BA: Türkiye’de ileride gerçekleştirmek istediğiniz projeler neler?

LAD: Uzmanlarımız, konferanslara katılarak, Türkiye’deki mimarlar ve geliştiriciler ile deneyimlerini paylaşacaklar. Türkiye, Rusya, eski Sovyetler Birliği ülkelleri, Kuzey Afrika ve dünyanın çeşitli yerlerinden yatırımcılar ve yerel mimarlarla özel sağlık hizmeti, havacılık, otel, çok amaçlı, master plan, altyapı, ulaşım projelerinde yer almayı sürdüreceğiz. Türkiye’nin ekonomik istikrarı ve gelişimi son derece etkileyici. Ülkenin gelecekteki büyümesinde yer almayı dört gözle bekliyoruz.

Etiketler

Bir yanıt yazın