PROJE RAPORU
“Katman”
Anadolu coğrafyası, tarihsel sürecinin başlangıcından bu yana ona sığınan her soluğa nefes, üzerinde yaşayan her topluma yuva olmuştur. Bu bağlamda Anadolu toprakları, Dünya’da eşsiz bir geleneğe ev sahipliği yapar. Bu gelenek şöyle özetlenebilir: Anadolu’da her medeniyet, kendinden önceki tarihselliğe saygıyla yaklaşarak barınmaya, geleneğe eklemlenmeye ve reddetmeden daha ileriye taşımaya özen göstermiştir. İçerisinde bağlamsal ve anlamsal katmanlar barındıran Anadolu, yakıp yıkmayı değil üst üste koyarak birikmeyi ve ilerlemeyi temsil etmektedir. Bu katmanlar bir bakıma Anadolu’nun ve Söğüt’ün bir ifadesine karşılık gelmektedir. Böylelikle üzerine yerleşilen topraklar birçok farklı inanış, ırk ve devlete ev sahipliği yapmıştır. Bir örnek vermek gerekirse Söğüt’le özdeşleşen Ertuğrul Gazi ve onun nesli, her inanışı kendi himayesinde özgür kılmış, yurt yaptığı toprakları yakıp yıkmadan kullanmış hatta gelecek nesillere aktarmıştır. Ya da bir diğer örnek olarak Sinan’ın kubbesi de düşünenler için böyle değil midir?
Söğüt, Kayı Boyu’nun Orta Asya’dan 400’e yakın çadırla göçerek Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna ev sahipliği yapan, köklü bir arka plana sahip kıymetli bir yerleşim yeridir. Tarihsel olarak ise sırasıyla Thynler, Mısır, Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Makedonya, Bitinya Krallığı, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu gibi medeniyetlere ev sahipliği yapar. Geçmişten günümüze süregelen ve katmanlaşarak iç içe geçen bu durum, tasarım için önemli bir unsur teşkil eder. Bu tasarım bağlamında genel anlamda “Toprak Ana”, daha özelde ise “Anadolu” toprağıyla tasarımda kendisini hatırlatan ve geleceği yaşayan bir metafora dönüşür. Söğüt’te yaşamı dönüştüren, biriktiren ve üreten toprak bu yapıda sıkıştırılmış toprak malzemesiyle bir yapı elamanı olarak işlenmiştir. Çünkü toprak, birçok yönüyle beraber var olmanın bir sembolü ve kendini yeniden ve yeniden üretmesiyle ‘bellek sahibi’ olarak ortaya çıkar.
Çevresel Yaklaşım
Yarışma alanının ilçe merkezine doğru inen arazinin bir bölümünde bir patika yol devam eder. Bu yol bir tasarım kararı olarak Söğüt merkezine doğru uzatılır ve başlangıç noktası ortaya konur. Bu yol önce Odak A’ya ulaştırılarak daha sonra iki farklı yolla Odak B’ye doğru uzatılır. Bunlardan ilki orman içerisinden diğeri ise Eskişehir-Söğüt yolu kenarında devam edip Odak B’ye doğru yönlendirilir. Eskişehir-Söğüt yoluyla devam ettirilen bu yaya yolu ayrıca Gölete kadar uzayarak bir rota çizer. Söğüt ilçe merkezinden başlayıp gölete kadar uzayan bu yaya aksı kullanıcılarına kent-doğa arasında bir deneyim sunmaktadır.
Çadır
Türklerin geçmişte bir yaşam alanı olarak çadırı kullanan konar göçer bir toplum olması, referans alınması için önemli bir detaydır. Bu çadır formu geçmişle kurulacak bir ilişkide yapının kotlara oturan bölümlerinde manzara yönü doğrultusunda açılarak bir strüktür ortaya koymaktadır.
Kotla Kurulan İlişki
Katmanları kendine referans olarak alan bu yapı, Odak A’da Çok Amaçlı Salonu eğimle beraber bir kısmını toprağa gömüp, yarı açık terasını manzara yönüne doğru açığa çıkarır. Odak A’nın mevcut yürüme kotundan hemzemin olarak restoran çok amaçlı salonun üst kotunda yer bulur. Restoran bir kısmı toprağa gömülen Çok Amaçlı Salonun üzerinde yarı açık alanıyla beraber kurgulanır. Yapı bu konumlanışıyla kesitte de katmanlı bir görüntüye ulaşmaktadır.
Manzaraya Yönelim
Odak A’da Çok Amaçlı Salon ve Restoran yönelimini Söğüt manzarasına doğru yerleştirilir. Kurgulanan teraslamalarla beraber bu yarı açık alanlar da Söğüt manzarasını deneyimleme imkanı verir.
Peyzaj Kararları
Yarışma alanının peyzaj öğeleri ele alınırken yaya yollarında Bilecik Kayrak Taşı ve çakıl taşı kullanılmıştır. Ayrıca peyzaj elemanları olarak mevcut arazi dokusunda yer alan irili ufaklı kayalara da yer verilmiştir. Alanın yeşil doku tasarımında iklim ve yetiştirilme şekilleri dikkate alınarak Oya Ağacı, Dişbudak Yapraklı Akçaağaç, Karaçam ve Söğüt ağaçlarına yer verilmiştir. Peyzajda ayrıca bitki olarak Bahar Dalı, Alev Çalısı, Kasımpatı ve Gaura Çiçeği kullanılmıştır.