CM Mimarlık tarafından tasarlanan Messy House Bodrum'da inşa edildi.
Tasarımcılar projeyi anlatıyor:
Bodrum Ortakent’te yaklaşık 4,3 dönümlük bir arazi, proje aşamasında 2300m² ve 2000 m² olarak ifraz edildi. Her iki parsel iki ayrı işveren için bir bütün vaziyet planı dâhilinde tasarlandı, projelendirildi.
Ortakent veya bir önceki bilinen ismiyle Müsgebi, Bodrum yarımadasının güney batısında, deniz boyu kısıtlı, daha çok kara yerleşimi yoğunlaşmış bir bölge. Proje alanı da kıyıdan geride, zamanında yoğun narenciye bahçelerinin bulunduğu bir lokasyonda yer alıyor.
Sezonluk değil, devamlı yaşayacak bir aile ve konukları için bir ev.
Proje çıkış noktası olarak gerek arazinin bir bütünden parçalanması gerekse de kullanıcılarının sürekli ve aile fertlerinin müstakil ama bir arada olmalarına imkân tanıyacak bir mekânsal organizasyonu kurmaya çalıştık.
Birkaç tipten oluşan karakteristik Bodrum evleri tanımlı bir geometri ve ebat taşımaktadır. Gerek çatıları oluşturan ahşap kirişler gerekse de kullanılan kâgir malzeme kısıtları bu ölçüleri tarif ederken Bodrum’a özgü kütlesel ilişkileri oluşturur. Özellikle Ortakent / Müsgebi’nin yerleşim kurgusu ve geleneksel yapılarında bu özellik net olarak görülebilir. Her ne kadar bugünün şartlarında konusu geçen strüktürel ve malzemeye dair kısıtlar söz konusu değilse de mekânların bu dolaylı ebatlanması, gündelik yaşama dair asgari şartları, gündelik konforu oluşturmaktadır. Akdeniz iklimindeki iç yaşam-dış yaşam dengesi hacimler arası ilişkiyi bugün de tarif etmektedir.
Coğrafyaya özgü, içerisi dışarısı arasındaki muğlak sınır, mekânların organizasyonunda bir girdi olarak kullanılmaya çalışılmıştır. Bu sınırsızlık/belirsizlik fiziki ve sirkülasyonla sınırlanmadan görsel olarak da olabildiğince geçirgen bir ilişkiler silsilesi ortaya çıkarmaya çalışmıştır.
Tasarım sürecinde ilk olarak evi oluşturan mekânlar/odalar müstakil olarak ebatlanmış ve sonrasında ilişkilenmiştir. Parçalama, ayrıştırmadan çok bir araya getirme gayesidir.
Yatay sirkülasyon tüm mekanları birbirine ilmekler, dış mekan da ilişkilenmeye dâhil olur.
Avlu, Akdeniz mimarisinin ana mekânlarından biridir. Avlular girilip çıkılan olduğu kadar içinden de geçilendir. Mevcut doğa ve proje ile eklenen doğa avlular ile ilişkilidir. Güney tarafında, yapının 3 taraftan geçirgen olarak sardığı ana avlu dışında bu avlu ile görsel ilişki kuran, iç mekanı kat ederek diğerine açılan başka avlular da vardır. İklime, günün saatine bağlı gölge ve/veya güneş talep eden avlular yapı kümelenmeleri ile oluşur.
Yapı malzemesi olarak çimento esaslı olmayan sıva ile kaplanan yapıda masif etki gayesiyle denizlik, harpuşta gibi yapı elemanları kullanılmamıştır. Yapının taş kısımları ikinci bir cidar olarak yörenin geçmiş uygarlıklarından Leleg’lere atfen tanımlanan Leleg örgü ile tamamlanmıştır.
Ev elektrik sarfiyatının %50’sini GES (Güneş Enerjisi Sistemi) ile sağlamaktadır. Güneş panellerinin kullanılmadığı çatılar dikime de müsait bir kesitte yeşil çatı olarak kullanılmaktadır. Doğal taş malzemeler, bitki toprağı ve bitkileri kendi bölgesindendir. Mevcut ağaçlar kendi alanında taşınmış, projeye yön veren, tasarımda etken olan yaşlı meşe ağacı muhafaza edilmiş ve doğuda yer alan yatma mahallerinin pencere boşluklarını da organize etmiştir.
Yapı kümesi içinde kısmi asma kat içeren ve ev ile ilişkisi dolaylı bir müzik stüdyosu bulunmaktadır. Diğer iki kata sahip kütle, konuk evi olarak tasarlanmıştır.
İç mekânlar kütlelere de yansıyan, kendi programına ait iç yüksekliklere sahiptir.