Arkitera Seyahat Bursu gezgini İrem Korkmaz, San Francisco’ya yaptığı geziyi “2 İleri 1 Geri” başlıklı sunumu ile aktardı.
Temmuz ayında Amerika’nın San Francisco kentini deneyimleyen, Geberit sponsorluğundaki 2018 yılı Arkitera Seyahat Bursu kazananı İrem Korkmaz, daha önce Kayseri AGÜ Ünversitesi ve ODTÜ’den yaptığı sunumlardan sonra, 24 Ekim’de de İTÜ Taşkışla Nezih Eldem konferans salonunda, yaptığı seyahatte öğrendiklerini aktardı.
Yıllar yılı farklı kimliklerden grupların hak mücadelelerine tanıklık eden, kamusal alanı sürekli kazanıp kaybetmiş ve özellikle 21’inci yüzyıldaki kentsel (ve daha nice) teknolojilerin öncüsü olmuş San Francisco kentine odaklanan İrem Korkmaz, “2 İleri 1 Geri” başlıklı sunumuna, seyahate başlamadan önce, insanlar ile kuracağı temaslar üzerinden lineer olarak kurguladığı programın vardıktan sonra nasıl bir düğüme dönüştüğünü aktararak başladı.
İrem Korkmaz, Arkitera Seyahat Bursu 2018’in “Ortaklık” teması kapsamında “Bu kentte nasıl bir ortaklık var?” sorusunun cevabını araştırarak başladığı yolculuğunun ilk durağı MoMa San Francisco’dan bahsetti. Kentin P.O.P.S (Özel Mülke Ait Kamusal Alan) alanlarını incelediği bu girişimde, San Francisco’nun farklı toplumsal grupları yüksek rant bölgelerinde bir araya getirme çabalarına dair öznel deneyimlerinden bahsetti.
Sunumuna ikinci durağı olan, ne kamusal ne de sivil olarak adlandırılabilecek, San Francisco için çalışan bir kentsel denetleme kuruluşu olan SPUR ve onun yıllar yılı kentleşmeye olan etkisinden bahsederek devam etti. SPUR’un nasıl da halk ile kentleşme arasında bir arabulucu olarak çalıştığını aktardı.
İrem Korkmaz konuşmasına San Francisco’nun farklı gelir gruplarını barındıran, bambaşka geçmişleri olan çeşitli mahallelerine yaptığı gezi ile devam ederek, kentin sıra dışı çeşitlilikteki sosyal ve kentsel peyzajına dair değerlendirmelerde bulundu.
Arkitera’da daha önce söyleşisini de yayınladığımız, mahallelilerin ve yayaların sokakları geri alması için ilham verici çalışmalar yürüten, Livable City’nin etkinliklerinden bahsetti. Ve yine Arkitera’da söyleşi olarak yayınladığımız CMG Landscape Architects ofisi ile yaptığı görüşme sonucunda, Amerika’da mimarların rant odaklı eylemlerden kaçınmak üzere nasıl yöntemler aradığından bahsederek sunumuna devam etti.
Son durağı olan Silikon Vadisi’ne dair, seyahate başlamadan önceki olumsuz ön yargılarının nasıl dönüştüğünü anlatan İrem Korkmaz, kentin konut sorunu konusunda sürekli hedef gösterilen teknoloji dünyası çalışanlarının da aslında evsiz olduğu ve asıl sorunun kentteki sosyal dönüşümün arsa fiyatlarına olumsuz yansımasını iyi karşılamayan beyaz yerli Franciscolular olduğu üzerinde durdu.
Arkitera Seyahat Bursu gezgini İrem Korkmaz sunumunu, kentten ayrılmadan önce fotoğrafını çektiği bir reklam panosunda yer alan “Let’s talk about what is possible” (Neler yapabiliriz onu konuşalım) sloganı ile bitirdi. 20’inci yüzyılın son çeyreğinden günümüze, 68 hareketi, silikon vadisi, bugünün ve geleceğin devleri haline gelmiş inovasyon şirketlerinin, nasıl olup da kaynağı olmayı başarmış San Francisco’nun, para veya ilişkileri değil en çok fikirleri önemseyen bir kent olduğundan bahsetti.